Boşta param var ne alayım?..
Bir değil iki değil belki de yüzlerce kişiden aynı soru geliyor.
Biraz boşta param var ne alayım?
Mevduat faizleri çok düşük ev mi alayım, araba mı yoksa arsa mı?
Neden illa bir şey almak istiyorsun?
Neden paranı tasarruf amaçlı tutuyorsun?
İlla bir şey almak zorunda mısın?
İlla tüketmek zorunda mısın?
Bazı kişiler hemen şöyle diyecek arsa, ev ve araba yatırım aracı değil mi?
Elbette değil!
Dünyanın hangi normal ülkesinde insanlar parası daha da artsın diye ev ve araba alır ki?
Bu ancak Türkiye gibi ülkelerde oluyor.
Hemen arkasından şu örnek geliyor:
200 bin liraya aldığım ev bugün 500 bin lira.
Ne güzel işte paran enflasyonun üzerinde kazanmış daha ne bekliyorsun? 1 milyon olmasını mı?
Yine bir başka örnek 6 ay önce 60 bin liraya aldığım ikinci el otomobil şimdi 100 bin lira.
Tam bir akıl tutulması ve çılgınlık yaşanıyor Türkiye'de.
Avrupa'da otomotiv satışları yüzde 40 düşerken bizde yüzde 60 oranında arttı.
Konut satışları düşerken yine bizde tarihi rekor kırılıyor.
Bunun sonu iktisat bilimi açısından hiç hayırlı değil.
Açık bir manipülasyon var.,
Artık bu manipülasyona kitlesel katılım var.
Yıllar önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Tarih olarak pek hatırlamıyorum ama 80'li yıllardı. Bozuk 25 kuruşun içinde gümüş olduğu iddia edilmiş ve herkes çılgınca 25 kuruş topluyordu. Bir süre sonra 25 kuruş o kadar azaldı ki 50 kuruşa satın alan bile oldu.
Tabii ki sonu hüsranla bitti.
Bu toplumun zaman zaman yaşadığı bir psikoloji.
Tıpkı hisse senedi gibi.
Hisse senedini spekülatör 1 liradan alıyor ve 2 liraya yükseltiyor. Gerekçesi yüzde 100 yükselmiş olması. Ama spekülatör fiyatı 10 liraya çıkartıyor biraz alıcı gelmeye başlıyor. 1 liralık hisse senedini 10 liradan alan adam onu 15 liraya satıyor. İşte o zaman kopuş oluyor.
Herkes o hisse senedini almak istiyor.
Senet 30 lira oluyor ve birleri şirketin değerinin o kadar olmadığını söylüyor. Sonrası facia.
Bugün piyasalarda aynen bu yaşanıyor. Mevduat faizinin düşmesi halkı tasarrufunu illa bir şey almaya yöneltiyor. Bir de kamu bankalarının bol keseden verdiği ucuz kredi bunun tam kopmasına neden oluyor.
300 bin liralık evler kredi faizi düştü diye 500 bin liradan satılıyor. 60 bine satılmayan 2. el otomobil yine düşük faizli kredi ile 100 bin liraya kapış kapış gidiyor.
Kredileri veren kamu bankaları. Özel bankalar çok az kredi veriyor.
Gelelim asıl can alıcı soruya: Elimizdeki parayı ne yapacağız?
Tasarruf yapacağız. Bu geçici bir durum. Belki mevduata yatan para enflasyondan arındırıldığında zarar ediyor gibi görünüyor ama sonu hiç öyle olmayacak.
Çünkü yine nakit kazanacak! Nakit kraldır. Paranın en sağlıklı adresi kısa vadeli mevduattır. Çünkü bu iktidarda bu ekonomi politikası olduğu sürece faizler burada kalmayacaktır.