Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Bölücü terör, Türk kimliği yok edilerek mi önlenecek?

Gül; “Modern bir devlet bu işleri nasıl hallediyorsa, biz de öyle halletmeliyiz... Başımızı kuma gömmeyelim” demiş. Ne güzel, değil mi? Ah bir de samimi ve doğru olsa!..
Neden böyle söylüyoruz? Açık değil mi, söz başka, öz başka.
Önce soralım. “..bu işlerden” kasıt nedir? Bölücü terör mü, yoksa, iktidarın benimsediği gibi “Kürt sorunu mu?” Ne farkı var demeyiniz, zira dünya kadar fark var.
Neyse, biz sözün özüne gelelim. “Modern devletler” bu işleri nasıl halletmişler bakalım.
1968-1970’li yıllara gidelim. Bir çok ülkede terör aynı anda patladı. Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, Japonya gibi ülkelerde sokaklar birden karıştı, kan akmaya başladı. Üzerinden şaşkınlığı hemen atan bu ülkeler tam bir kararlılıkla terörün üstüne gittiler. Önce olağanüstü hal ilan edip kanunları ağırlaştırarak, aralıksız bir mücadele verdiler ve terörü yendiler. İtalya biraz gevşek davrandığı için, sorun uzun sürdü. Hatta “Kızıl Tugaylar” terör örgütü, 1978 yılında Başbakan Aldo Moro’yu kaçırıp öldürdü. İtalya geç de olsa, terörü yendi, kanun hakimiyetini sağladı.
Daha yakın zamandaki anarşi ve terör olaylarını da hatırlayalım. Sarkozy, İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı iken Fransa iki defa karıştı. Paris’in altı üstüne getirildi. Anarşi ve terör diğer şehirlere de yayılmaya başladı. Hayat adeta durdu.
Benzeri durum İngiltere’de de görüldü. Hükümetler ne yaptı? Önce olağanüstü hal ilan edildi. Yasalar süratle değiştirildi, gözaltı süreleri uzatıldı. Polisin, şüphelilere ateş açma dahil yetkisi artırıldı. Terör örgütünün renklerinin kullanılması, görüşlerinin savunulması, elebaşçıların fotoğraflarının yayımlanması, beyanatlarına yer verilmesi ve propagandaları yasaklandı. Nefes alamaz hale getirilen terör örgütü, kararlılıkla yapılan mücadeleyle yenildi, kanun hakimiyeti sağlandı, normale dönüldü.
İspanya da böyle yaptı. İlave tedbirler de aldı. Terörü kınamayan Batasuna partisini kapattı, sorumlularını cezaevine koydu. Şu anda İspanya meclisinde bölücü terörü destekleyen, bölücü terörün siyasi uzantısı olan bir parti yoktur. Olması da düşünülemez. Bir kişi öldürüldüğünde bile, Hükümet başta milyonlar, Madrid meydanında toplanıp terörü kınadı. Teröre karşı tam bir ittifak sağlandı. Terör iyice zayıflatıldı, ülkede kanun hakimiyeti sağlandı. İspanya’da terör 40 yılda 800 kişinin canını aldı. Bu sayı bizde, 25 yılda 46 bin kişi.
Evet “Modern devletler bu işi nasıl halletmiş” özetin özeti bilgiler.
Bizde ise bunun tam tersi yapıldı. “Olağanüstü hal” in telaffuzundan bile korkuldu. Kanunlar terörle mücadeleyi zorlaştıracak şekilde değiştirildi. Mesela; dağbaşında giden ve şüphelenilen kamyonlar, savcıdan izin almadan aranamıyor. Dağlarda görülen teröristler, silahlı olduğu açıktan belli değilse üzerleri aranamıyor. Terörist bir ilin sınırından ötekine geçince, validen izin almadan takip edilemiyor. Bölücülük propagandası gibi suç sayılan filler, suç olmaktan çıkarıldı. Terör örgütünün başı, yıllardır örgütü alenen yönetiyor, devletle pazarlık yapıyor. Örgütün renkleri ve bayraklarıyla, teröristbaşının posterleri ve sözleriyle, meydan meydan gösteriler yapılıyor. Güvenlik güçleriyle çarpışılıyor. TBMM dahil her yerde, egemenliğimize isyan yaşanıyor. Kanunları açıktan çiğneyenlerin çoğu hakkında soruşturma bile açılamıyor.
Hasılı yürürlükteki kanunlar doğru dürüst uygulanmıyor, değiştirilen mevzuat terör ortamını beslemeye yarıyor. Sorumlular, bunun adına “özgürleşme” ve “demokratikleşme” yoluyla terörü önleme diyorlar. Hatta bir ara Gül, terörle mücadelede demokrasiyi genişleterek, batılı modern devletleri geride bıraktığımızı söyleyebildi.
Evet, netice olarak işte “Modern devletler” , işte Türkiye, işte 2002’de dibe vuran terörün geldiği yer.
Gerçekler böyle ise Gül, iktidarlarının 7. yılında yukarıdaki sözleriyle ne demek istiyor? Bu sözlerin muhatabı kim veya kimler diye sormaya gerek var mı?
Yok. Çünkü hep böyle yapıyorlar. Sözler başka, uygulama başka. Yani, sözler millet için, icraat kendi amaçları için yapılıyor. Genel tablo böyle.
Hükümet sözcüsü Çiçek, “Bu sorunu biz çözeceğiz. Biz çözmezsek başkaları çözer..” demiş. Vay, vay, vay... Nasıl çözeceksiniz sayın Çiçek. Apo’nun şartlarını kabul ederek değilse, nasıl? Türk kimliği yok edilerek mi?

Yazarın Diğer Yazıları