“Böcek!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ofisine “böcek” tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili dava başladı.
Sanık, eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel:
“-Başbakan’ın bütün konuştuğu yerlerde böcek araması yaptık, ancak ikametlerde düzenli arama yapılmadığını soruşturma aşamasında gördük...”
Diye savunma yaparken... Eski Yakın Koruma Müdürü sanık Zeki Bulut mahkemede hâkime şöyle dert yanmış:
“-Beyefendiye, 4 buçuk yıl hizmet ettim. Sabah erken saatte gittim. Gece yarısı döndüm. Amiyane tabirle Sayın Erdoğan’ı yataktan aldım, yatağa bıraktım. En son adamdım. Çocuklarımın hangi sınıfa gittiğini unuttuğum oldu. Çocuklarımın büyüdüklerini hiç görmedim...”
“Böcek” mahkemesi devam ediyor.
Bu “böcek” işiyle “Yüce Divan” meselesi arasında ilgi yokmuş gibi görünse de, bal gibi de var. Onun için önce hafızaları tazelemek gerekiyor:
17-25 Aralık 2013’te Türkiye bazı ses ve görüntü kayıtlarına şahit oldu. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış hakkında Başsavcılığın görevlendirdiği savcı Celal Kara ev ve iş yerlerinde aramalar yaptırdı, ele geçirilen kasalar, içi döviz dolu ayakkabı kutuları, para sayma makineleri ve bazı eşyalara el konuldu.
Ses ve görüntü “tapelerinin” baş aktörü İranlı iş adamı Rıza Sarraf’tı.
Muammer Güler, Egemen Bağış, Zafer Çağlayan ve Erdoğan Bayraktar görevlerinden istifa ettiler, daha doğrusu ettirildiler. Erdoğan Bayraktar, “Ne yaptımsa talimatla yaptım” dedi ve talimatı verenin de istifa etmesini istedi. Milletvekilliğinden de istifa ettiğini açıkladı.
Ardından Meclis’te Güler, Bağış ve Çağlayan için Araştırma Komisyonu kuruldu. Bayraktar taca atılmıştı.
Komisyonda tuhaf gelişmeler oldu. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı değiştirildi. Ardından soruşturmayı fiilen yürüten savcı Celal Kara, ona bu görevi veren Zekeriya Öz ve bu soruşturmada kendilerine yardımcı olan iki savcı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından görevden alındı.
Rıza Sarraf, “Hayırsever bir iş adamı” olarak ilân edildi. Sarraf’ın el konulan paraları ve ayakkabı kutusundan çıkan paralar faizi ile birlikte çıktıkları yere iade edildi. Bu görüntüleri savcı emri ve mahkeme yetkisiyle tespit eden bütün polisler sürüldü, görevden alındı. Üç Bakan için kurulan komisyonun çalışmaları için “Yayın yasağı” getirildi. Bir sürü engellemeden sonra bir şekilde sürecin sonuna gelindi.
Bu arada Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildi, Davutoğlu Başbakanlığa getirildi.
Yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu düne kadar “Hırsızlık yapan kardeşim de olsa kolunu keserim” falan diyordu. Millet de 2015’teki seçimler için bu bakanlar Yüce Divan’a gönderilecek umuduna kapıldı.
Bugün 5 Ocak!
Konu Meclis’te oylanacak. “Yüce Divan’a gitsin” isteyen AKP’li vekiller günlerdir yandaş medya tarafından “Tarafınızı belirleyin” tehdidine tabi tutuluyor.
Bu işin ucu bu dört bakanda bitmez yukarılara uzanır korkusu yürekleri kemiriyor. Yukarılardan “Sakın ola ki Yüce Divan’a göndermeyin” emri alındığına dair söylentiler ortalıkta dolaşıyor... Kulaklarına, “bu yönde kamuoyu oluşturun” diye kar suyu kaçırılmış olmalı ki dolmakalemler, kedilere her zamanki “Millet aklasın” pilavı pişirmek için gazete mutfaklarında boncuk boncuk terliyorlar.
Yani onca ses ve görüntülü yolsuzluk iddialarına rağmen ufukta Yüce Divan yok gibi.
Niye böyle yaptınız denildiğinde; “Millet aklasın” diye yaptık denilecek. 2015’teki seçimleri AKP kazanırsa da, “Gördünüz mü, yolsuzluk yokmuş, olsaydı millet AKP’ye oy verir miydi?” kurnazlığına yatılacak.
Peki, bunun anlamı ne?
Bunun anlamı, “Hukuka gerek yok. Yöneticiler suç işlediğinde hâkim ve savcılar devreden çıkar. Ceza yahut beraat kararını sandık verir” demek... Peki, mahkemeler ve ceza kanunları ne için?
Tabii ki toptan “makul şüpheli” olan yazarı, çizeri, sivil toplum örgütü ve siyasi partileri ile cümle muhalefet için... Yani, efendilerimizin gözünde hepimiz “böcek” iz... “Yandaş” lar lehte kamuoyu oluşturmak için sesli ve görüntülü medyaya yerleştirilmiş “böcek” ler iken...
Muhalifler de; istenmeyen ses ve görüntü verdiklerinde TOMA gazı ve hukukla ezilecek “böcek...”