Bize özgü tuhaflıklar
Bugün bize özgü tuhaflıklardan bir demet sunalım. Bir ilde bir partinin il başkanlığı yöneticileri Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin'e yönelik başlattığı 'Zeytin Dalı Harekâtı'na destek için vergi borçlarını ödemiş.
Demek ki bu arkadaşların vatandaşlık görevlerini yerine getirmeleri için vatandaş olmaları yetmiyor ülkenin savaşa girmesi de gerekiyor. Bu durumda her vergi döneminde Türkiye'nin bir yerlere savaş açması zorunluluk haline gelmiş oluyor.
İstanbul'da hırsızlar, bir döviz bürosunda bir dakika içinde 2 milyon değerinde döviz ve bir kilogram altın olan kasayı çalıp kaçmış. Olay yerine gelip büroda 'delil' toplayan Olay Yeri İnceleme polisi T.S. de çekmecede gördüğü 5 bin dolar ve 5 bin TL'yi çalmış.
Günümüz Türkiye'sinde soyguncuların eksik bıraktıklarını onlarla mücadele etmekle görevliler tamamlayabiliyor. Bu olgudan çıkarılacak sonuç; bu ülkenin hırsızlarının işini birinci sınıf yapmadığı ya da hırsızın tenezzül etmediğine bile tenezzül edenlerin var olduğudur.
Bindir zam, indir zam!
Maliye Bakanı yaptığı açıklamada, binek otomobillerin Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne yüzde 40 zam geleceğini söyledi. Ancak bu rakam yüzde 25 olarak gerçekleşti. Avrasya Tüneli geçiş ücretine de 24 saat içinde önce büyük bir zam ardından da "küçük" bir indirim yapıldı.
Bu ülkenin yetkilileri vatandaşları için istediği kadar vergi öngörebiliyor. Sonra yine kendi istedikleri kadar indirime gidebiliyor. Burası Türkiye, burada vergi dâhil hiçbir şey kesin değil. Uygulamaya bindir zam, indir zam yöntemi adı verilebilir.
Diyanet "sol elle şeytanlar yemek yer" fetvası vermiş. Bunun üzerine İsmet Özel "Hak yemek, sol elle yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede" diye bir değerlendirme yapmış.
Vatandaşlar da "şeytan'a benzetilmekten üzülen doğuştan solaklara ne denilecek," diye soruyor. Bugün yarın onlar için de ayrı bir fetva verilebilir. Diyanet bütün meseleyi sağ elle yemek yemeğe indirgemiş durumdadır. O halde sağ elle ye de ne yersen ye!..
Tamam da bizim Diyanet hiç olmazsa şimdilik "meleklerin cinsiyeti" ile ilgilenmiyor.
Diyanet'ten söz açılınca Diyanet İşleri Başkanı'nın Adnan Oktar için "Tamamen akli dengesi bozulmuş" sözlerine Oktar, "Kerhanelerden alınan vergilerle maaşlarınız ödeniyor." Diye kelalaka ve terbiyesizce bir cevap vermiş. Diyanet-Sen de bu sözleri "Yüzyılın hakareti" olarak tanımlamış. Yüzyılın her şeyi vardı bir hakareti eksikti, onu da Oktar tamamlamış oldu.
Tuhafın da tuhafı!
Bilgi Teknolojileri Kurumu'nun düzenlediği Güvenli İnternet Günü programında sunum yapan robot, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ın sık sık sözünü kesince Arslan, görevlilere seslenerek, müdahale edilmesini istemişti.
Robotun birkaç kez üst üste sözünü kesmesi üzerine Arslan, "Robotun kafası karıştı. Buraya mı hitap edeyim, oraya mı, doğrusu benim de kafam karıştı. Robotu kim kontrol ediyorsa gereğini yapsın lütfen" demiş. Bunun üzerine robot uzaktan kontrol edilerek sahneden uzaklaştırılmıştı.
Bir gün sonra bir televizyon kanalının bulduğu robot, Bakan Arslan'dan özür dilemiş!
Bakandaki, pardon robottaki nezakete bakar mısınız?
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde 82 yaşında bir adam, boynuna kemer bağladığı köpeğe tecavüz ederken yakalandı. Boşuna biz bu ülke insanlarının dinsel, cinsel iktidar açlığı olduğunu söylemiyoruz!
İstanbul Yedikulespor'un lisanslı futbolcusu Yunus Emre İzol, Moldovalı E.D.'ye şiddet uygulayan Ayhan A.'yı durdurmak isterken bıçaklanarak öldürülmüş. Demek ki Türkiye'de şiddetin de cinsiyeti yokmuş!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasının ardından Bahçeli, "Gerekirse seve seve Afrin'e en önde gitmeye hazırım." demiş.
Bir kentten diğerine koruma ordusuyla giden Bahçeli'nin bir de Afrin'e gittiğini düşünebiliyor musunuz?