Biz her şeyiz: Milliyetçi, liberal, muhafazakâr, İslamcı, kısaca ne gere
Canakkale Üniversitesi rektörlüğüne atanan Sedat Laçiner’i ilk tanıdığım zaman Londra’da öğrenci idi. ASAM’da çalıştı ve çok başarılı bir araştırmacı olduğunu ortaya koydu. Ermeni meselesinde Türkiye’nin en iyi uzmanlarından birisidir. Öncü bir ruh ile USAK adlı düşünce kuruluşunu geliştirdi ve Türkiye’nin en geniş imkanlara sahip kuruluşu haline getirdi. Laçiner, AKP iktidarına yakın bir duruş sergiledi. AKP’ye ideolojik destek veriyor.
Laçiner’in Star’da 1 Mart 2011’de çıkan “Türk Milliyetçiliğinin farkı” yazısını yaşadığımız döneme hakim olan zihniyet konusunda üzülerek okudum. Yaşadığımız döneme hakim olan zihniyet ikinci tek parti dönemi zihniyeti. AKP’ye yakın aydınlarda tek parti zihniyetinin aydınlarına benzer bir zihinsel tutum hakim. Laçiner’in zihniyeti, tek parti dönemi Ankara valisi Nevzat Tandoğan’ın bir komünisti sorgularken takındığı tavra çok benziyor. Tandoğan, komünist gence şöyle diyormuş: “Sana ne oluyor? Eğer bu ülkeye komünizm gerekir ise biz komünist oluruz.” Laçiner, “Komünist de biz oluruz, İslamcı da biz oluruz, liberal de biz oluruz, hatta Türk milliyetçisi de (üstelik seçimler yaklaşırken) biz oluruz” diyor. Ancak bu iş hiç kolay değil.Türk milliyetçiliği Türkiye’de on yıllardan bu yana MHP tarafından temsil edilir. Laçiner, önce MHP’yi milliyetçi değil de “ırkçı” olmakla suçluyor.
MHP’nin temsil ettiği Türk milliyetçiliği zihniyetine karşı “ırkçı” suçlaması 1944 yargılamaları sonrasında CHP tarafından üretilmiştir. CHP’nin resmi tek parti aydınları yıllarca Türk milliyetçiliğine ırkçı-Turancı saldırılarını yapmışlardır. Bu makaleler toplanmış ve CHP rejimi tarafından “Irkçılık-Turancılık” adlı bir kitap dahi yapılmıştır.
1960’larda siyasal bir program olarak Türk milliyetçiliği A. Türkeş’in liderliğinde büyük bir atılım içine girmiştir. Bu Moskova’yı çok rahatsız etmiştir. Çünkü artık adı Ülkücü Hareket olan Türk milliyetçi hareketi, Kızıl Ordu işgali altında olan Türk ülkelerinin bağımsızlığını savunmuştur. Moskova’da psikolojik savaş merkezleri Türkiye’deki ideolojik yandaşları aracılığı ile Ülkücü Harekete karşı 1960’lardan başlayarak “ırkçı-faşist” suçlaması ile ağır bir saldırıya geçmişlerdir. Ancak tarih Ülkücü Hareketi haklı çıkarmış ve Sovyet Bloğu yıkılmış, Türk ülkeleri bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Bu arada ekleyelim, 12 Eylül askeri rejimi Ülkücü Harekete en sert şekilde saldırırken, AKP’nin sosyal tabanına politik ve ekonomik destek vermiştir.
Şimdi de AKP ideologları MHP’yi ulusalcı ve ırkçı olmakla suçlamaktadırlar. Bu konuda Yeniçağ gazetesinde yazdığım “Türk milliyetçileri ve Ulusalcılar Arasındaki Farklar” başlıklı yazım konuya yeni başlayanlar için aydınlatıcı olacaktır.MHP’nin hiçbir zaman ırkçı olmadığını tarih, gerçekler ve belgeler yazmaktadır. 1965’de CKMP’nin “Temel İlkelerimiz Ana Davalarımız İcraat Planımız” adlı broşürde Türk milleti şu şekilde tanımlanmaktadır: “Biz ‘Ben Türküm’ diyen herkesi Türk sayar, her insanı Türk kabul ederiz;ırkçılığı reddederiz.”
Ülkücü Hareketin önemli fikri liderlerinden birisi Seyyid Ahmet Arvasi’dir. Arvasi Ağrı/Doğu Beyazıt doğumludur. Arvasi Hoca şöyle der: “Ben Afrika” nın ortasında dünyaya gelmiş ve bu akla da sahip olsaydım, tereddütsüz Türk Milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Türk Milletinin de, İslam Âleminin de, mazlum milletlerin de kurtuluşunun Türk milliyetçilerinde, Türk - İslam Ülkücülerinde olduğuna ‘Amentüye iman ettiğim’ gibi inanıyorum.” AKP’nin rahmetli Arvasi’nin sahip olduğu akla sahip olmadığı malumdur. Irkçı olan bir MHP, 1977’de Bingöl’de belediye başkanlığı kazanabilir miydi?
Gelelim şimdi ırk temelli Türk milliyetçiliğinin yerini “medeniyet temelli Türk milliyetçiliğinin aldığı” iddiasına. Seçimler yaklaşırken MHP’yi baş hedef olarak alan AKP, milliyetçi olma iddiasını değişik şekillerde gündeme taşımaktadır. Bazı çevreler AKP’nin “iç milliyetçilik” değil “dış milliyetçilik” yaptığını iddia etmektedirler. Bu dış milliyetçiliği AKP nasıl yapmış bakalım: 1) 1 Mart 2003 Tezkeresine AKP Hükümeti “evet” diyerek yapmıştır
2) Yunanistan-İngiltere-Rum kesimi ve BM’nin KKTC’ye karşı ortak komplosu olan Annan Planına AKP ve şimdi Türkiye’ye küfreden KKTC’li AKP’liler “evet” dediler mi demediler mi? 3)Türkmen kenti Telafer Amerikan Ordusu ve peşmergeler tarafından beş büyük saldırı ile tekrar tekrar yok edilmeye çalışılırken AKP sustu mu susmadı mı? 4) Kerkük’ün Barzani ve Talabani tarafından işgal edilmesi ve K. Irak’ta bir Kürdistan kurulması bugün Türkiye tarafından desteklenmiyor mu? 5) Obama, TBMM’de “Ermenistan ile uzlaşın” talimatını verdikten sonra Azerbaycan’ın arkasından Ermenistan ile iş çevrilmesi üzerine Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin bozulmasına neden olundu mu olunmadı mı? 6) Davos’ta “one minute “ dedikten sonra, 49 yıllığına Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazinin İsrail firmalarına devri için AKP hükümeti çalıştı mı çalışmadı mı?
AKP’nin “dış milliyetçilik” iddiaları çökünce şimdi “medeniyete dayalı Türk milliyetçiliği” gündeme taşınmıştır. Ülkücü hareket, daha ilk günden bu yana Türk milliyetçiliğini Türk kültürü ve medeniyetini zemininde yapmıştır. Türk kültürü ve medeniyeti, Hun Türklerinden başlar, Türk milletinin zirveye çıktığı, Osmanlı devletine kadar yükselir.Türk kültürü ve medeniyeti bugün bir Türk-İslam kültür ve uygarlığıdır. Türk milliyetçiliği de bu zeminde hareket etmektedir.
Anayasadan “Türk” kavramını çıkarmaya hazırlanan ve Türk milletinin sürekli 36 parçaya bölen bir parti yani AKP nasıl Türk milliyetçisi olacak ve nasıl “medeniyete dayalı Türk milliyetçiliği” yapacaktır? Laçiner, Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünün çok doğru olduğunu söylüyor. Oysa yapacağı kısa bir araştırma ile A. Gül ve Erdoğan’ın “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinin aleyhine yapmış olduğu onlarca açıklama bulacaktır. AKP’nin milliyetçiliği “medeniyete dayanan milliyetçilik” değil, “çakma milliyetçilik”tir. Laçiner’e Çanakkale’de yeni görevinde başarılar dilerim, olacağına da eminim.