“Bir nevi çete!”
Tayyip Erdoğan, 17 Aralık operasyonuyla ilgili olarak, “Bunlar bir nevi çetelerdir. Bunlar devletin içinde devlet olma gayretindedirler. Bu örgütlenmeyi ortaya çıkaracağız. Babamızın oğlu olsa ortaya çıkaracağız. Şuymuş, buymuş, şucuymuş, bucuymuş, bizi enterese etmez” dedi!
Kimmiş bir nevi çete? Operasyonu düzenleyenler, AKP’nin kurduğu özel yetkili mahkemelerin savcılarıdır. Operasyonu fiilen icra edenler ise 11 yıllık AKP iktidarında polis müdürlüğüne yükselenlerdir!
Erdoğan, “çete” derken, cemaat ekibinin devlet içinde devlet olduğunu kastediyor ama bunu sağlayan da kendisi değil midir?
***
Siz devlet içinde bir devlet oluşmasına yol vereceksiniz; Milli Güvenlik Kurulu, bu hareketin soruşturulması için hükümete tavsiye kararı verecek, kararın altına siz de bakanlarınızla birlikte imza atacaksınız; bu karardan haberdar olan Genelkurmay’ın ilgili birimleri, irtica ile mücadele için eylem planları hazırlayacak; bu planlar, içine Amerikan düşünce kuruluşlarında konuşulmuş “cami bombalamak” gibi senaryolar ilave edilerek basına verilecek; bu arada gazeteci Hrant Dink, Papaz Santoro ve Malatya’daki misyonerler, sanıklardan Erhan Tuncel’in de sonradan itiraf ettiği gibi devlet içindeki bir çete operasyonu ile öldürülecek ama siz suçu ulusalcıların üzerine atarak ülke genelinde bir cadı avı başlatacaksınız, olaylardan habersiz insanları tutuklayacaksınız; bütün devlet birimlerini yandaşlaştırarak milletin direncini yok etmeye çalışacaksınız ve hemen herkesin sindirildiğini zannettiğiniz bir ortamda, açılım politikaları başlatarak, Türkiye’nin bir bölgesinin, Meclis kürsüsünde bile başka bir isimle anılmasına kadar gelip dayanacaksınız; iktidarı paylaştığınız güç odakları, daha fazla rant isteyince buna yanaşmayacaksınız, onlar da doğrudan size cephe alarak MİT soruşturmasında olduğu gibi “Tayyip Erdoğan’sız bir AKP” için düğmeye basacak, Milli Güvenlik Kurulu belgesi de bundan sonra ortaya çıkacak, ağır cezalara mahkûm edilen insanların, altında imzanız olan bu belgedeki tavsiyeleri yerine getirdiği anlaşılacak, buna rağmen hiçbiri tahliye edilmeyecek, devlet içinde devlet dediğiniz yapılanmayı, polisten ve yargıdan “çete” suçlaması ile tasfiye etmek istediğiniz anlaşılınca onlar da sizi en zayıf tarafınızdan vuracak; parayı ve kadını takip ederek hem yolsuzluklarınızı tespit edecekler hem de kasetlerinizi hazır tutacaklar; operasyonun düğmesine basılıp, hedefin doğrudan hükümeti düşürmek olduğu anlaşılınca da “devlet içinde çete var” diye feryat edeceksiniz!
***
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise “Soruşturmanın gizliliğini ihlal eden savcı varsa savcılar, zabıt katipleriyse zabıt katipleri, adli kolluksa adli kolluk hakkında, Başbakan Yardımcısı olarak Adalet Komisyonu huzurunda suç duyurusunda bulunuyorum” dedi!
Burada sormak gerekiyor; binlerce insan hakkında uydurma iddialar, altı yıl boyunca, savcılar ve polis tarafından basına verilirken nerelerdeydiniz? Yoksa devletin bağırsaklarını mı temizliyordunuz? Bunca insanın haysiyeti, onuru, şerefi ayaklar altına alınırken nerelerdeydiniz?
Soruşturulan kişilerden biri sizin İçişleri Bakanı’nız ve en azından oğlu hakkında kuvvetli deliller ve kuvvetli suç şüphesi var. Bir bakan, kendisini ve akçalı işleri olan diğer bakan arkadaşlarını soruşturan polis müdürlerini görevden alabilir mi?
Aslında bütün bu kaos, kadro olarak devleti yönetmeye ehil olmadığınızın göstergesidir... Hakkınızdaki raporu, zamanında Mülkiye Müfettişi Candan Eren, “siyasi ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturmak” diye vermişti...
Buraya kadarmış...