Bir köpekten insanlık dersi...
Cumartesi saat 23.00 sıralarında, emekli ve 50 yaşında bir vatandaş diğer insanların gözü önünde para isteyen tinerciler tarafından, para vermediği için dövüldü.. İnsanlar, insanlık namına olaya müdahale etmezken, oraları mesken tutan bir köpek müdahale etti. Emekli vatandaşı dövenlerin tek tek üstüne gitti... Sonra dönüp, yerde yatan emekliyi koklayarak başında bekledi. Havlayarak adeta yardım istedi.
Bizde köpeklere karşı haksız bir gelenek var... İt sözü toplumda hep yanlış ve kötülemek anlamında kullanılmıştır. Yanlış insana “it gibi’’deniliyor. Değersiz ve terbiyesiz birine de “itin biri” deniliyor. Türk dil kurumu Türkçe sözlükte, alıntı yapılan bir metin içinde geçen söz “babaları da zaten itin biri” şeklindedir.
Köpekler hakkında bu yanlış ve haksız anlayışımız, Ata sözlerine de yansımıştır... Söz gelimi, “İt derisinden post olmaz.” (Aşağılık kimse, yüce ve temiz bir amaca hizmet edemez) “İt ağzını kemik tutar.” (Aşağılık kişinin ağzını kapamak için ona bir çıkar sağlamak yeter.) “Köpek sürtünmekle, kalaylı bakır küflenmez.” (Temiz insanlar aşağılık insanların attığı iftiralarla kirlenmez.)
Cumartesi akşamı bir köpeğin verdiği insanlık dersi karşısında, biz toplum olarak hepimizin ve özellikle üç tinercinin bir emekliyi dövmesine seyirci kalan diğer insanların, köpeklerden özür dilemesi gerekir. Köpekleri birini aşağılamak için kullanma anlayışının ne kadar yanlış olduğunu bir daha düşünmeliyiz.
Bugün de geçmişte olduğu gibi, köpeklere karşı aynı yanlışı yapıyoruz... İnternete baktım... Bir sanatçının bir yapımcıya “Ben it miyim, köpek miyim, hiç mi bir hatırım yok, ben sana kötülük mü yaptım benim kalbimi kırıyorsun, insanların karşısında ağlatıyorsun” diyor.
Bu hanım sanatçıya, Taksim’de geçen yukarıdaki olayı izlemesini öneririm. Her halde köpekleri aşağılama geleneğinin ne kadar yanlış olduğunu o da anlayacak ve Taksim’deki köpekten ve tüm köpeklerden özür dileyecektir.
Taksim’de bir insanlık dramına seyirci olanlardan kimse kahramanlık beklemiyordu... İnsan olmaları yeterdi... Benjamin Franklin’in şöyle bir sözü var: “İnsanlar her zaman kahraman olamazlar ama her zaman insan olabilirler.”
George Bernard Shaw, başka bir insana kayıtsız kalmanın yani onu görmezlikten gelmenin en büyük günah olduğunu söylemiştir... “İşleyebileceğiniz en büyük günah, başkasından nefret etmek değil, ona kayıtsız kalmaktır. İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır.”
Taksim’de dövülen emekliyi koruyan köpek, adamın kendi köpeği değil.. O mahallede yaşayan bir sokak köpeği.. Ancak insanlık görevi tanıdık olanlarla sınırlı değil, herkese, tüm insanlığa karşı doğal bir görevdir. İnsanların yapamadığı, köpeğin yaptığı da budur. Dışarıdan birçok insan ve bir köpeğin şahit olduğu insanlık dramına insanlar kayıtsız kalıyor yalnızca köpek müdahale ediyor. Bu köpek, hırpalanan emeklinin kendi köpeği olsaydı, mutlaka daha fazla müdahil olurdu.
Aslında, köpeklerin insanla işbirliği insanlık tarihi kadar eskidir. Öteden beri insanların en yakın yardımcılarıdır ve fazla güven duydukları hayvandır. Körlere yol gösterenler de köpeklerdir.
İnsanlara her zaman yardımcı olmuş köpekleri aşağılamak, özellikle Taksim’deki köpekten sonra, insanlığa aykırı bir anlayıştır.