Bir kahramanın intiharı, demokrasi ve hukukun boğazlanması
Malul Gazi Albay Abdülkerim Kırca’nın kahrından intiharı, başımızı önümüze eğdirdi. Utandık. Çünkü, o bizim kahramanımızdı. Milleti için savaştı. Ölümle burun buruna geldi. Vatan hainlerine göz açtırmadı. Bunun için “Devlet Övünç Madalyası” verildi. Bu ülkede onun gibi, nice şehit ve gazi yiğitlerin sayesinde yaşıyoruz.
Yaşıyoruz da, bunun ne kadar farkındayız? Farkında olmaktan da vazgeçtik, bari “gaflet-dalalet-ihanet” içinde olmasak. Rahmetli Kırca hakkında neler yazılmadı ki? Okuyunca kanımız donuyor. Allah’ın verdiği akıl terk edilmiş; kin, öfke, hırs ve hatta düşmanlık, ruhumuzu bürümüş. İftiranın bini bir para.
Neymiş, rahmetli Kırca PKK’lıları “yargısız infaz edip, toprağa gömmüş. Kazılırsa cesetler çıkarmış.” Nerden öğrenmişler?
Yine bir PKK’lıdan. Hani şu beşikteki çocuğa bir şarjör mermi sıkanlar var ya, onlardan. Kaynaktan eminler, (!) yazan yazana. Her cinsten oluşan bir sürü. Kalemlerinden kan damlıyor. İnfazın katmerlisi için yarışa girmişler.
Aslında, emin olmaya da ihtiyaçları yok. Yeter ki, bu milletin, bu devletin aleyhinde bir şey görsünler, duysunlar. Bilmezler mi, PKK canileri bir zamanlar, internet ortamında bütün dünyaya şöyle bir görüntü yaymışlardı. Bir Türk subayı kesik bir başı, saçından tutmuş poz veriyor. Bu baş da bir PKK’ya ait. 1990’lı yıllarda, PKK’nın bu korkunç tertibinin ortaya çıkarılması için az mı uğraşıldı? Neticede gerçek ortaya çıktı, ama olan da oldu.
Kazılınca bulunacak cesetlere gelince. Her çatışmadan sonra, teröristlerin ölülerini kaçırdığı, bir yerlere gömdüğü biliniyor. Şimdi bir PKK’lı veya silahsız yandaşı ortaya çıkıp; şu asker, infaz ettiği şu kişiyi, şuraya gömdü dese, gösterilen yer kazılıp ceset bulunsa ne olacak?
Suçluyu bulduk diye bayram mı edecekler? “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz” olunca bu da mümkün.
* * *
Demokrasi ve hukuk boğazlanırsa..
Türkiye’ye neler oluyor? Yoksa iş çığırından iyice çıktı mı? ART ve Türk Metal Sendikası’ndan bahsediyoruz. Polis yine, alışıldık şekilde sabahın 05.00’inde gelmiş, 40 yıllık sendikacı Mustafa Özbek’in evini, Sendika Genel Merkezi’ni ve ART’yi arıyor. Hem de akşama kadar. Türkiye buraya odaklanmış. Ne ekonomik kriz, ne açlıktan intihar edenler, ne yolsuzluklar, ne kanlı PKK terörü, ne Kıbrıs, ne Obama döneminde hazırlanan sözde “soykırım” tuzakları, ne de Barzani’nin azgınlıkları gündemde.
Ne olduğu anlaşılamayan “Ergenekon” her tarafımızı sarmış. Türkiye derdini konuşamayan ülke durumunda. Eğer söylendiği gibi bu 5 Kasım 2007’de Erdoğan-Bush mutabakatının eseri ise, vay halimize.
Tabii bu işin yasalarla ilgili bir, dar/spesifik alanı var. Biraz beklenir, sıkıntılara katlanılır, gerçekler ortaya çıkar.
Tabii geride tahribat bırakarak. Bir de, ülkenin rejimi ve bütünlüğüyle ilgili yönü var. Medya kampanyalarıyla yürütülen, bir psikolojik harekât yönü var ki, bununla çok yakından ilgilenilmesi şart.
Mustafa Özbek’e gelince, kendisini 40 yıldır, 1969’dan bu yana, tanıyorum. O tarihlerde Kırıkkale’de fabrikada çalışıyor, MHP İlçe Başkanlığı yapıyordu. Bileğinin hakkıyla, hizmet edip, genel başkanlığa kadar yükseldi. Başarılı bir sendikacı. Himayesindeki ART’de milli ve manevi değerlere dayalı yayın yapılıyor. KKTC dahil, milletimizin hak ve menfaatlerine sahip çıkılıyor.
Muhtevası zengin, milli birliğimizi temel alan yayınlarla ART, iktidar partisini de ciddi şekilde uyarıyor. Bundan memnun olunması lazım, ama ne gezer.
Bu kimliğiyle ART, sayısı çok az kalmış medya kuruluşlarımızdan biri. Ama hazımsızlık o dereceye varmıştır ki, bu bile kabullenilemiyor. Demokrasi, hukuk, özgürlük, insan hakları denilince PKK hatırlanıyor. Ama milli kuruluşlar gündeme gelince, bunlar unutuluyor.
Demokratik rejim; eşit vatandaş, hür parti, hür sendika, hür basın, hür dernek, hür toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi temellere dayanır. Bu temeller zedelenmemelidir. İktidarın gücünü kullanarak, hukuksuzluk yaparak, rejimin temel kurumları fonksiyonsuz hale getirilirse, bana dokunmayan yılan bin yaşasın denir sessiz kalınırsa, bundan bütün ülke zarar görür.
Hukuka mutlaka saygı şart. Ama, bizi birbirimize düşman edecek, birliğimizi bozacak, Haçlı projesine hayır.