Bir günde, aynı anda kaç cinayetin faili olabiliriz?

Çok bence.

İlacını kullandığında yaşama ve hatta iyileşme şansı varken, sadece ilacını bulamadığı/alamadığı için ölen kaç bebek/çocuk/yetişkin varsa o kadar.

Sadece naklini beklediği organ bulunmadığı için ölen kaç kişi varsa o kadar .

Çok yani...

Şöyle ki;

İzmir'de, aylardır bir hastane odasında ince bağırsak nakli bekleyen (böyle bir naklin yapılabildiğinden bile haberim yoktu mesela) Gizem, kendi durumunu, organ nakliyle ilgili genel durumu, ihmalin/gecikmenin nelerden kaynaklanıyor olabileceğini tane tane, en akılsızın, en vicdansızın anlayabileceği durulukta anlatıp da "artık zamanının kalmadığını" haykırdığı o videoyu paylaştığında; "Kimse bu sesi duymazdan gelemez, o bağırsak mutlaka bulunur, o nakil mutlaka gerçekleşir, bu kız da bu güçle, bu inanç, bu irade, bu hayatta kalma arzusuyla mutlaka iyi olur" diye geçirmiş/dilemiştim içimden.

O kadar.

Eşe dosta haber salmadığım, hastanede yatan çalışan bildiğim duyduğum kim varsa ulaşıp da, "beyin ölümü gerçekleşen" hastaların aileleriyle irtibat kurmaları yönünde seferber etmediğim, "bulunsun" diye ümit etmekle, "dua"yla yetindiğim o andan itibaren ben de failiyim Gizem'in canını alan cinayetin;

Siz de failisiniz.

Çünkü eminim siz de, en azından çok büyük bölümünüz de "ah"tan,"vah"tan başka "hiçbir şey" yapmadı Gizem için!

***

20 yaşındaydı ve geçirdiği trafik kazasından sonra küçücük ömrünün neredeyse yarısı "organ nakli" mücadelesiyle geçmişti Gizem'in.

Türkiye'nin, "kök hücreyle birlikte ilk ince bağırsak nakli" ona yapılmıştı.

Türkiye'de, ikinci kez ince bağırsak nakli yapılan ve hayatta kalmayı başaran tek hastaydı.

Dünyada, üçüncü kez ince bağırsak nakli olmaya aday, organ bulunursa bu ameliyatı olacak olan bir tek o vardı.

Çocuk bedeniyle gerçekleştirdiği "mucize" direnişle, "mucize" katlanışla, "mucize" ayakta kalışla, işin en zor kısmını o zaten kendisi, tek başına başarmıştı.

Sizden, bizden, tıp dünyasından beklediği onun için bir "mucize" yaratılması değil; beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların böbreği, karaciğeri, kalbi nasıl bağışlanıyorsa ince bağırsağının da bağışlanmasıydı;

Bu yapılamadı.

Adını doğru koyalım;

Gizem iyileşemediği için değil, iyileşme ihtimali varken iyileşmesini sağlayacak organ bulunamadığı için bu dünyaya bu kadar zamansız veda etmek durumunda kaldı.

Keza, kendisi de "o video"da "katil"inin kim olduğunun ve kendisine nasıl sinsi sinsi yaklaşmakta olduğunun farkındaydı:

"Prosedürsel sebepler ya da insanların üzerine düşen görevleri yapmamasından dolayı bizim canımıza kast ediliyor!"

Gencecik, hayat dolu, güzeller güzeli, pırıl pırıl, etrafına ışık saçan bir kızın "canına kast";

Gizem, arkasında bize taşınması güç bu ağır yükü bıraktı.

Sağlar mı sizce ıslah olmamızı "vicdan azabı"?

Ne dersiniz Mehmet Haberal Hocam; bu ülkeden umut var mı?

Bilim adamı öngörür; ufukta, "öldürmek" konusundaki maharetimizi "yaşatmak"ta kullanmamızı sağlayacak bir şuursal evrim var mı?

***

Türkiye Gizem'i yaşatabilirdi

Türkiye'de akrabadan ilk böbrek nakli 3 Kasım 1975'te yapıldı.

Kadavradan ilk karaciğer nakli 1988'de yapıldı.

İlk kalp nakli 1989'da yapıldı.

Avrupa'da çocuklarda ve dünyada erişkinlerde ilk canlıdan kısmi karaciğer nakli 1990'da yapıldı.

Canlı donörden aynı anda ve kısmı karaciğer nakli dünyada ilk kez 1992'de yapıldı.

***

Gizem, Dünya Organ Nakli Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, Türkiye'deki ilk transplantasyonun 43. Yılı dolayısıyla yayımladığı bu tablodaki yerini alabilir ve literatüre "dünyadaki ilk üçüncü ince bağırsak nakli"yle geçebilirdi; ondan önemlisi yaşayabilirdi.

"Dünya Organ Nakli Derneği"nin başına seçilebilecek; üstelik de bunu yıllar süren kumpas esaretinden sonra gece gündüz çalışıp, cerrahlık yetilerini adeta küllerinden doğurarak uluslararası alandaki otoritesini koruyup da başarmış hekimler yetiştirmiş... 152 organ nakli merkezi ve bu merkezlerde yapılan nakillerde elde edilen sonuçlarla bu alanda "dünyada ilk 5"e girebilmiş bir ülkeydi.

Gizem'i yaşatmak için eksik olan "kabiliyeti" değil "duyarlılığı" idi!

***

SORU-YORUM

Türkiye'de her yıl binlerce insan "sağlam organlarıyla birlikte" ölüp giderken İran'da bile, misal Şiraz'da karaciğer nakillerinin %90'ı ve böbreklerin %95' inin ölen kişilerin organlarıyla yapıldığını biliyor muydunuz?

Yazarın Diğer Yazıları