Bir bozan varsa ekonomi dikiş tutmaz
Merkez Bankası, Ocak-Mayıs Ödemeler Bilançosu’nu açıkladı;
*2023 yılında 37 milyar 449 milyon dolar olan cari açık bu sene 1 milyar 614 milyon dolara, dış ticaret açığı ise 47 milyar 154 milyon dolardan 17 milyar 614 milyon dolara geriledi.
*5 Temmuz 2024, Merkez Bankası resmî rezervleri 148 milyar 448 milyon dolara yükseldi. Net rezervler 25 milyar 199 milyon dolar oldu. (Aşağıdaki Tablo.)
Kısa dönem için bakarsak bu iki gelişme de iyi ve fakat orta ve uzun dönemde devam etmez.
Nedenlerine gelince;
1.Türkiye ye kalıcı döviz girişi yoktur.
Merkez Bankası rezervlerinin artmasına, bu sene giren sıcak para etkili oldu. Bu sene ilk beş ayda 11 milyar 517 milyon dolar net portföy yatırımları girişi oldu. Son bir yılda kısa vadeli dış borçlar 17 bin 475 milyar dolar arttı. (Aşağıdaki tablo.)
Ülkede uzun dönemli kalıcı döviz girişi, doğrudan yabancı yatırımlar, turizm gelirleri ve dış ticaret fazlası ile oluşur. Oysaki bize doğrudan yatırım girişi yok. Yabancının gayrimenkul alımı da yarı yarıya azaldı. Net hata ve noksan kaleminden iki senedir çıkış var. Turizm gelirlerinde de bu sene düşüş var. Çünkü oteller yurt dışından pahalı hâle geldi.
Siyasi iktidarın ve ekonomi yönetiminin bugünkü anlayışı ile dış ticaret fazlası hiç olmayacaktır. Zira dış açıkların temel nedeni üretimde ithal girdi payının yüksek olmasıdır. Hükûmetin ithal girdi payını düşürmek aklının ucundan geçmiyor.
İhracatçılar Meclisi Başkanı, ihracatta yüksek maliyet ve düşük kur nedeni ile son yıllarda ihracat yerinde saydı diyor. Doların 37 lira olmasını istiyor. Oysaki dolar 37 lira da olsa ihracat artmaz. Çünkü ihracat malı üretiminde ithal girdi payı en az yüzde 70’dir. Kur artışı ithal girdi maliyetlerini artırır ve yine dışarısı ile rekabet edemezsiniz. Ekonomi yönetimi ve iktidar kontrollü kurullar ve odalar da siyasi iktidar gibi ekonomiye tek pencereden bakıyor.
Uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi yoksa, cari açık dış borçla finanse edilir. Sıcak para geldiği gibi çıkar, kırılganlık artar ve yeni kur şokları yaşarız. Aslında bugünkü krizlerin, ithal girdiye bağımlı bir üretim yapısı oluşmasının temelinde sıcak para var. Şimdi Türkiye yeniden, günü kurtarma peşindedir ve bu nedenle sıcak para serabı tuzağına düştü.
Rasyonel politikalar kâğıt üstünde kaldı.
Cuma günkü gazete haberlerine bakalım…
*Türkiye NATO’ya beş uçakla katıldı. Zırhlı arabalarını uçakla Amerika’ya götürdü.
*Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yapılan, Cumhurbaşkanlığı sarayının maliyeti 4,5 milyara yükseldi.
Bu haberi okuyanlar, mali disiplin sağlamak için Türkiye’nin tasarruf önlemleri aldığına inanır mı?
Aylardır vergi konuşuluyor, vergiyi duyan sermaye dışarıya kaçıyor. Yatırım projesi varsa iptal ediyor.
Merkez Bankası ödemeler bilançosu net hata ve noksan kalemine göre, bu sene ilk beş ayda Türkiye’den kaynağı belirsiz 12 milyar 370 milyon dolar döviz çıktı. Kaldı ki kriz halinde vergi sistemi ile oynamak, krizi derinleştirir.
Bu politikalara rasyonel politikalar denilmez. Rasyonel politikaların lafta kaldığı anlaşılınca gelen sıcak para da çıkar. Türkiye yeni kur şokları yaşar ve kriz dibe vurur.