Bir borsa kâbusu
Hayırdır inşallah. Dün gece bir kâbus gördüm. Çok kalabalık bir salonda, yalnızdım. Her yer ışıl ışıldı, karanlıklar içerisindeydim. Sesler içinde, sessizdim. İzlenmesi mümkün olmayan kalabalıkta, kıpırdayamıyordum. Sağa sola dönemiyordum. Bir kapana girmiş gibi çaresizdim. Göğüs kafesim kalp çarpıntılarıma dayanamayacak gibiydi. Terden sırılsıklamdım. Tek aydınlık göğe açılan tavandı. Daha doğrusu tavan yoktu. Önce bir ışık seli aktı gökyüzünden. Işığın, karanlığı çözmesini beklerken rengârenk kâğıtlar akmaya başladı başımdan aşağı. Kimileri havada kavisler çizerek süzüldüler, Kimileri başıma, vücuduma çarparak yere düştüler. Değişik renk ve desenli kâğıtların hisse senedi olduklarını anlayınca ikinci şoku yaşadım. Hisse senetleri odayı dolduruyordu. Çaresizliğin pençesinde dahi, bir an için ayaklarımın dibinde yükselen hisse senetlerinin değerlerinin milyonlarca lira olduğunu düşündüm.
Sevinemedim. Bağıramadığım gibi, ağlayamıyordum da. Hisse senetleri her geçen saniye beni boğuyordu. Ayaklarımı saran hisse senetleri belime ulaşıp ellerimi esir aldı.Boynumu yukarı uzatarak, beni bekleyen sonu geciktirmek istedim. Beceremedim. Hisse senetleri ağzımı tıkayıp, beni nefessiz bırakırken, kan ter içinde uyandım. Karabasan devam ediyordu.
Ellerimle, deliler gibi, vücudumu saran hisse senetlerini söküp atmaya çalışıyordum.
Sakinleyip, kendime geldiğimde bile oda içerinde hisse senedi olup olmadığını araştırıyordum.
Tekrar uyumaya korktuğum için, yatağa dönmeyip televizyon seyrettim.
Sabah ilk işim psikiyatr bir arkadaşı aramak oldu. Rüyamı anlattım. Yorumu; bu kadar dengesiz bir piyasa böyle rüyalar görmek normal , dedi. Arkadaşa hak verdim. Piyasaların dengesi bu sıralar gerçekten de bozuktan da öte, anormal.
Gün içinde yüzde 5 değer kaybeden İMKB, aynı gün kapanışını yüzde 3 artışla kapatabiliyor. Yani, bir günde yüzde 10’a yakın oynama oluyor. Bu rakam İMKB 100 hisselerin ortalama değer artış/düşüşünü gösteriyor.
Örneğin, İMKB bir günde yüzde 10 değişim yaşarken, bir hisse senedi yüzde 20 değer kaybedip, daha sonra yüzde 20 değer kazanabilir.
Ki, bu da yüzde 40 gibi inanılması güç bir değişimdir. Bir de oyuncuların ellerinde bire 2-3 gibi kredili hisse taşıdıkları düşünülürse işin vahameti ortaya çıkar. Ayrıca AB ülkelerinde başlayıp, ABD’ye sıçrayan buradan tekrar AB ülkelerini saran kriz endişeleri nedeniyle pek çok hisse senedi kısa sürede yüzde 50 değer kaybediyor.
Bir arkadaşım geçenlerde, borsanın en büyük oyuncusunun bir hisse senedindeki pozisyonu nedeniyle batıp, ortadan kaybolduğunu anlattı.
Hissenin ismini vermeyeceğim, ancak ünlü oyuncunun neden ve nasıl battığını hemen anladım. Öncelikle hisse senedi halka arzında değerlemesi çok yüksek yapılmıştı.
Yüksek değerleme sadece bu hisseye özgü değil, yeni halka arzların pek çoğunda geçerli.
Değerleme şirketleri, şirket yöneticilerinin etkisinde kalarak halka arz edilecek hisselerin değerini çok yüksek gösteriyorlar. Böyle olduğu için de halka arz sonrasında hisse senetleri çok ciddi değer kaybediyor. Batan oyuncu, portföyünde topladığı hisse senetlerinin gerçek değerini elbette biliyordu. Onun beklemediği, halka arz fiyatının çok yukarısına çektiği hisse senetlerin satış gelmesiydi. Daha doğrusu, satışı ilk o ve onun gibi oyuncular yapar, şaşıran hisse senedini elinde tutup, satış için oyuncudan telefon bekleyenler olurdu. Bu defa tersi olup, tahtaya hiç beklemediği kişi ve kişilerden (!) en yüksek fiyattan satışlar yağmur gibi gelmeye başlayınca oyuncu tahtanın altında kalmış. Sanal olarak çıkan tahta; örneğin 12 liradan 5 liraya gerileyince oyuncu havlu atıp, ortadan kaybolmuş.
Hisselerin derdi de geride kalanların olmuş. Aynıyla vaki bu hikayeye, son aylarda borsada sıkça rastlanıyor. Dünyayı saran ve her gün her saat dile getirilen kriz haberleri ve yorumları nedeniyle, doğru tabirle imamın kayığı gibi dalgalı seyir izleyip, yatırımcıların midesini bulandırıp portföylerini boşaltan borsada sermaye el değiştiriyor.
Yabancı payı her gün biraz daha artıyor. Yabancıların hisse ağırlığı daha çok İMKB 30 Endeks hisseleri oluyor. Geri kalan hisse senetlerine talep ise daha çok yerli yatırımcılardan geliyor. Bu talep özellikle de yeni halka arzlara oluyor.
SPK, sermayenin tabana yayılması, işletmelerin ucuz sermaye bulmaları ve piyasaların derinleşmesi için halka arz seferberliği yapıyor. Çok da doğru yapıyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olduğumuzu söylerken, İMKB’nin ne kadar sığ olduğunu unutuyoruz.
Sadece sığ olduğunu değil, üç büyük oyuncunun eline teslim edildiğini de.
Oyuncu deyince bir iki milyon lira ile tahta döndürmeye çalışan çıraklar anlaşılmasın.
Sözümüz; 2000 yılında piyasaları hallaç pamuğu gibi atan, bankacı, holding sahibi, büyük şirket yöneticilerine.
Onlar hayalet gibidir.
Ortada görünmezler.
Borsada maşaları vardır.
Onlara kimse dokunmaz, dokunamaz (Belki de büyüklerin dokunulmazlık zırhları deliniyor. Borsanın en büyük oyuncusunun bu sıralar başı denetim ve mahkemelerden kalkmıyor) Sadece Endeks 30 hisseleri değil, küçük tahtalarda hatta gözaltı pazarındaki tahtalar ve halka arzlarda da boy gösterirler. İMKB Endeksi’ni istedikleri gibi aşağı yukarı çekerler. Büyük ekonomilerde, büyük oyuncular piyasalarda diledikleri gibi at koşturamazlar.
Koşturmak isteyenlerin sonu, demir parmaklıklar arkasıdır.
İşte bu nedenle SPK’nın piyasaları denetlemesi, halka arzların artması herkesin isteği.
Çünkü; halka arzlar piyasaların değişmez gerçeği.
Elbette, şirketlerin hisselerini doğru fiyatlardan arz etmeleri.
Bunda da büyük görev; halka arz edilecek şirketlerin hisselerini değerleyen şirketlere düşüyor. Son yıllarda halka arz edilen hisselerin gerçek değerlerinin ne olduğu tahtalarda ortaya çıkıyor.
Lütfen bu şirketleri değerleyenler ellerini vicdanlarına koyup:
‘Biz nerede hata yaptık’ desinler.
Yahut birileri onlara, ’Bir daha hata yapmayın’ desin.