Bindik bir alamete
Terörün siyasi bir hedefi vardır. Örgütün terörü sona erdirmesi, mağlup olup etkisiz hale getirilmesiyle veya siyasi hedefine ulaşmasıyla veya siyasi hedefine ulaşma vaadinde bulunulmasıyla mümkün olabilir. PKK terör örgütü, mağlup edilerek etkisiz hale getirilmediğine veya etkinliğini kabul ettirerek devleti çaresiz duruma sokamadığına göre, hali hazırdaki gelişmeler, PKK terör örgütünün, siyasi hedefine ulaşma vaadiyle terörü sona erdireceğini işaret etmektedir.
***
Görüşme süreci yeni bir mecraya sokulmuştur. Süreç, Öcalan'la birlikte, Kandil ve BDP vasıtasıyla yürütülmektedir. Sürecin kamuoyu tarafından kabullenebilmesi için, sürdürülmekte olan yoğun propagandaya destek olarak ilk adımın PKK tarafından atılarak iyi niyet göstermesi öngörülmüş, bu kapsamda PKK'nın elindeki tutsakların serbest bırakılması için Öcalan'ın örgütten talepte bulunduğu açıklanmıştır.
Daha sonra örgütün silahlı unsurlarının sınır ötesine geçmesi gündemdedir. Ancak PKK'lıların sınır dışına çıktıktan sonra ne olacağı belli değildir. Sayıyla girmedikleri için tamamının çıktığı da anlaşılamayacaktır. Özellikle istekler yerine getirilmezse, çıktıktan sonra tekrar girmeleri de mümkündür. Sınır dışına çıktıktan sonra bölücülerin taleplerinin aşamalı olarak karşılanması karşılığında diğer adımların atılacağı değerlendirilmektedir.
Ancak konunun bundan ibaret olmadığı, tamamen Türkiye Cumhuriyeti'nin dönüştürülmesi projesi olduğu, BDP heyetinin Öcalan'la yaptığı görüşme tutanaklarında açıkça görülmektedir. Bu durumu herkesin çok iyi anlaması bir zarurettir.
***
Yönetim tarafından ısrarla, terörü sona erdirmek için Öcalan üzerinden bir pazarlık içine girilmediği ifade edilse de, bunun açık bir pazarlık olacağı ve bir al ver ilişkisi içinde sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Sürecin, terörün sonlandırılmasına imkân yaratacağı için toplum tarafından kabul gördüğü ısrarla belirtilmektedir. Ancak bundan kendilerinin de pek emin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kamuoyu üzerinde büyük bir baskı oluşturulmasına çalışılmakta, propaganda amacıyla baskın medyanın yoğun olarak kullanıldığına şahit olunmaktadır.
Bölücü terör örgütünü, onun liderini, Kürtçülük siyaseti yapanları, destekçilerini ve sempatizanlarını memnun edebilmek için özellikle Türklüğün aşağılanmasına, yok edilmesine, anayasa çerçevesindeki kavrayıcı ve bütünleştirici anlamının yok sayılarak sadece etnik olarak algılanıp dışlanmasına çalışılmaktadır. Birçok alanda Türk yerine Türkiye kelimesi kullanılmakta, 100 yıllık Türk bayrağına dahi Türkiye bayrağı denerek, toplum bunlara alıştırılmaya çalışılmaktadır. Bu konu ne gariptir ki Türk Milletinin gözünün içine baka baka dile getirilmekte, maalesef doğru dürüst bir tepki de görmemekte ve olan tepkiler de ya kötülenmekte, ya da gösterilmemeye çalışılmaktadır.
Karadeniz bölgesinde BDP temsilcilerine karşı gösterilen tepkiler de bir provokasyon olarak algılanmamalıdır. Bunu, medyadan, STK'lardan, özellikle iktidar ve BDP dışındaki siyasi partilerden etkili bir muhalefet yapılmaması karşısında ortaya çıkan boşluğun doldurulması olarak kabul etmek gerekir. Etkili bir muhalefetin olması halinde bu gibi olaylara gerek kalmayacağı düşünülmektedir.
Israrla savunduğumuz, Kürt kökenli vatandaşlarımızla et ve tırnak gibi birbirimize bağlandığımız ve ayrılmamızın mümkün olamayacağı anlayışı karşısında BDP eş başkanının, "Biz et tırnak falan değiliz, ayrı iki milletiz" şeklindeki beyanını ve görüşme tutanaklarını iyi okumamız, değerlendirmemiz ve bunları başımıza geleceklerin bir göstergesi olarak dikkate almamız gerekmektedir.
***
Terörün sona ermesini istemeyen olmaz. Herkes güvenlik içinde istikrarlı bir ortamdan yanadır. Ancak böyle bir ortamı oluşturmak için yapılacak fedakârlıklar, ülkenin varlığını, bütünlüğünü, güvenliğini, tarihini, onurunu ve var olan özelliklerini yok sayarak yapılamaz. Bunca çabalar sonucunda ecdadımızın bize bıraktığı ve emanet ettiği değerlerden vazgeçilemez. Barış her zaman benimsenecek bir kavramdır. Ancak Öcalan'la ve terör örgütüyle barış anlaşması imzalanacakmış yaklaşımıyla hareket edilemez. Devlet, terör örgütüyle ve bölücülükle mücadele etmek ve ülkeyi huzura kavuşturmakla görevlidir.
Durumun, yönetimin beklentilerinden çok farklı olduğu Öcalan'la yapılan görüşme tutanaklarından anlaşılmaktadır. Takip edilen yöntem yanlıştır. Yanlışın da ötesinde ulus devleti yok edeceğinden, tehlikelidir. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tasfiyesidir. Tam anlamıyla bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Aklımızı başımıza toplayalım.