Bilinçsiz müşteri
Konut kredisinde bazı bankalar 0.85'e kadar faizi aşağı çekmiş. Bazıları ise halen yüzde 1 seviyesinde tutuyor.
Bakıyorsun insanlar piyasanın en yüksek faizli kredisini veren bankaya gidip kuyruğa giriyor.
İyi de neden?
Bu, tüketicinin alışkanlığı bir de işletmeler var. Onlarca kişiyi çalıştıran küçük ve orta ölçekli işletmeler.
Bu işletmeler zor günler yaşıyor ve devlet nefes almaları için devlet kefaletli bir kredi devreye sokuldu. KGF yani Kredi Garanti Fonu.
Bu krediyi alırken normal şartlarda sadece on binde 3 komisyon ödemen gerekiyor. Bazı bankalar bu on binde 3 komisyonun yanı sıra sigorta ve ekstradan masraf alıyor. Bu işletme kendisinden ekstra masraf almayan bankaya değil de tam tersi 30-40 bin lira, akla mantığa gelmeyecek sigortaları zorla satan bankaya gidiyor.
Bu da anlamsız bir davranış biçimi.
Örnekler o kadar çok ki!
-Adamın düzenli geliri var. Kredi notu en yüksek seviyede. Ev almak için emlakçıya gidiyor. Paranın bir bölümü için kredi kullanacak. Bir kaç bankayı arayıp faiz oranı almak yerine emlakçının elinden tutup götürdüğü bankaya gidiyor. Bir insan neden emlakçı tarafından bir banka şubesine götürülür? Emlakçı götürmeyi teklif edebilir de adam neden gidiyor?
-Bankaya ihtiyaç kredisi almaya giden bir kişi önüne konulan tüm evrakı okumadan imzalıyor. Kredi alırken kendisine hayat sigortasının yanı sıra anlamsız sigorta poliçeleri de kesiliyor. Kalan para eline veriliyor. İyi de neden bu para bu kadar kaldı diye sormuyor? Neden önüne konulan her evrakı okumadan ne olduğunu anlamadan sormadan imzalıyor?
İmzaladığı o evrakın arasında çok tehlikeli bir belge de olabilir?
Yine banka, imzalanan evrakın bir nüshasını vermek zorunda. Nitekim o evrakın altına kendi el yazısı ile şöyle bir yazı yazıyor:
Okudum, anladım ve bir nüshasını elden aldım.
Sonra bankadan neden bir nüshasını almıyor?
Çünkü yasal olarak belirli bir süre içerisinde bu işlemden cayma hakkı var.
-Adam internet üzerinden kredi kullanıyor. Ekstradan hiç bir sigorta ve masraf olmadığı yazıyor. Nitekim öyle de oluyor. Para hesabına geçiyor bankadan para almaya gittiğinde ona bir belge uzatılıyor; iki adet sigorta poliçesi. Yani bankacının hedefini tutturmak için yaptığı bir oyun. Adam hayır demiyor ve imzayı atıp çıkıyor.
Bizzat benim şahit olduğum bir olay.
Adam kredi çekiyor. Adama 10 bin liralık kredi için 2 sigorta yapılıyor. Adamın cebine SMS geliyor:
"Bu sigortayı kendi rızanız ile yaptırdınız. Cayma hakkınız vardır."
Bunu okuyor ama cayma hakkını kullanmıyor.
Bunun gibi onlarca daha örnek.
Türk halkı neden bankalar tarafından bu kadar kolay yönlendirilip istediği her şey yaptırılıyor.
Bu, davranış psikolojisi uzmanlarının incelemesi gereken bir olay.
Ancak bir de bu bankaları denetleyen ve düzenleyen kurumların günahı var bu işte. Onlar da bu açıkları kapatmıyor.
Aylardır değil, yıllardır yazıp çiziyoruz bankalar sigorta vurgunu yapıyor diye.
Bu denetleyici ve düzenleyici kurumlar neden vatandaşın hakkını aramıyor?
Onların tek görevleri bu bankaları mı korumak?
Senin vatandaşın bilinçsiz olabilir. Banka konusunda cahil olabilir. İyi de sen neden vatandaşını kanunlarla korumuyorsun?
İki satırlık yasal düzenleme yapabilirsin; "Kredi kullanımında ikinci sigorta yapılamaz" gibi.
Ya da bunların gerçek işlerinin sigortacılık değil de bankacılık olduğunu hatırlatabilirsiniz.
Tüm bunlar olup biterken bu denetleyici ve düzenleyici kurum ne iş yapıyor?
Bir bankanın akıl dışı mahkeme kararı alması için oturup savcılığa sayfalar dolusu rapor yapıyor. Keşke bankaların hakkını korumak için gösterdiği bu çabayı vatandaş için de gösterse. Banka şubelerindeki sigorta vurgunu için kolunu kaldırsa.
Şu anda bu konuda yayın yasağı var. O yasak kalktığı gün bu denetleyici ve düzenleyici kurumun ayıbını da yazacağım hiç merak etmeyin.
Onlar görevlerini yapmıyor olabilirler, onlar vatandaşı değil de bankaları çok seviyor olabilirler ama biz gazeteci olarak vatandaşın hakkını aramaya devam edeceğiz.