Benlik, intihar ve kolektif narsisizm çözümlemeleri…

Hulki Cevizoğlu'nun yeni kitabının üst başlığını yazıma başlık olarak aldım. Bu üst başlığın altında kitabın asıl adı var: "Kitle Psikolojisi"(Bilim ve Sanat Yayınları)

Gençlik yıllarımda kitlesel eylemlerin içinde katılımcı ama daha çok yönlendirici ve kitlelerin kolektif hareketlerinin, bilinç tutulmalarının sorgulayıcısı olarak bulundum. Yani ilgimi çeken, üstüne düşündüğüm, okumalarım olan bir alan. "Cennetin Kütüphanesi" adlı deneme kitabıma da bu bağlamda "Uysal Sürüler" başlıklı bir bölüm yazmışımdır: "En baştaki büyük baş daha irileridir. Cafcaflı savsözlerin sarhoş çerileridir. Bakmayın azgın seller gibi aktıklarına, bir çoban değneğinin uysal sürüleridir."

Hulki Cevizoğlu, "Toplumsal benlik"ten başlayarak ele alıyor bu konuyu. "Grup Düşmanlığı", "Sürü içgüdüsü ya da kabile hayvanlığı" gibi başlıklarla açıyor, irdeliyor, ayrıntılıyor. Pivoral'ın o müthiş çarpıcı sözünü de ekliyor: "Kalabalıkların başı çok, beyni yoktur."

"İntihar" olgusu da Cevizoğlu'nun inceleme alanında. "İntihar bağlamında kitle psikolojisi" ile başlıyor, Ölümü tanımlama ve irdeleme ile devam ediyor. Sonra şu başlıklar geliyor: "Psikoloji ekollerine göre intihar, intihar edenlerin psikolojik otopsisi, intiharın toplumsal, felsefi, dinsel boyutu; ötenazi, intihar bombacıları ve psikolojik profilleri…" Bunları ayrıntılarken Cevizoğlu, yer yer birbirine karşıt da olan onlarca görüş ve yaklaşımı karşılaştırmalı olarak okura sunuyor. İntihar deyince benim aklıma hep Yetik Ozan gelir (Alparslan Türkeş'in damadı, Doç. Dr. Turgut Günay). "Tanış Ünlüler Anılar Giz Dökümleri" adlı kitabımda yazmışım. O akıllı, dengeli insanın nasıl olup da bir otel odasında intihar edebildiğini anlayamamışımdır. Hayati Baki, "Şair ve Otorite/Şiir ve Yanılsama" adlı kitabının "İntihar" bölümünde, sözü Yetik Ozan'a da getirmiş, izahlarda bulunmuştur, onları almışımdır kitabıma. Şimdi Cevizoğlu'nun yazdıkları ışığında yeniden düşündüm bu olayı.

Ve intihar bombacıları… Bunların psikolojik durumları hep ilgimi çekmiştir. Hulki Cevizoğlu inceleyip irdelemiş bu konuyu. Taşlar büyük ölçüde, benim beynimde yerine oturdu. Neden böyle diyorum? Çünkü intihar bombacısı değil ama ben kendini yakan birini gördüm, onun ruhsal durumu hakkında kafa yordum, aradan 49 yıl geçmesine karşın da unutamamışım. O kişinin adı Müslüm Seval'di, Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencisi o yıllarda. Büyük Anfide bir forumda kürsüde gördüm önce onu, konuştu, kimse dinlemedi, inip kürsüden dışarı çıktı, biraz sonra ben de dışarı çıktım ve onu üzerine benzin döküp yakarken gördüm uzaktan, yakınında bulunan Bayburtlu Savaş, paltosunu üstüne atarak söndürmeye çalıştı, sonra hastaneye yetiştirildi. Ve bu olay bahane edilerek, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Karataş ile rektör Kemal Bıyıkığlu'nun odalarına girildi, koltukları dışarı çıkarılarak yakıldı. Aylar sonra o Müslüm'ü bir yerde gördüm, iyileşmişti ama yüzü korkunçtu.

Cevizoğlu birçok yeni kavramlar üretmiş, bunlar ciddi bir düşünsel yoğunlaşma ile öğrenilip içselleştirilebilir, yaşama uygulanıp karşılığı bulunabilir.

Bu kitabı okuyun, mutlaka okuyun, zorlanırsınız ama dayanın, bu bilgilere erişmenin ve donanmış olmanın kazanımı size bir yaşam boyu yetecektir.

Yazarın Diğer Yazıları