Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Ben sana mecburum ittifakı

Bir siyasi parti diğerinin iktidarını "devlet bekası" olarak niteliyorsa orada kendi varlığını anlamsızlaştırıyor demektir. Bu anlamda kayıtsız şartsız destek kayıtsız şartsız teslimiyet anlamına gelir.

Hiçbir görüşme, anlaşma ve mutabakat sağlanmadan hiçbir partilinin görüşü alınmadan bir hareketi temsil eden şahıs "MHP, İstanbul'da bir aday çıkartarak, kendi kendini kandırarak, Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez" diyerek, yerel seçimde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne "başkan adayı göstermeyeceğini" açıklarsa, kendini ve partisini bağlayan sözler ederse lehine aday çıkartmaktan vaz geçtiği parti tarafından bile ciddiye alınmaz!

Hem gelin hem de güvey yerine kendini koyarak bir siyasi hareketi temsil eden kişi, "Geçen yerel yönetim seçimlerinde bizim sloganımız çok netti. Ne dedik? "Tak, tak, tak", Yani üçünde de MHP'ye oy atacaksın. Bu defa da şunu deriz: Tak, tuk, tuk."

'Geçmiş dönemlerde hep MHP'ye oy atacaksın bu seçimlerde bir MHP'ye, diğer ikisini AKP'ye atacaksınız' demişseniz kendi elinizle kendi partinizi AKP içinde eritmeye karar vermişsiniz demektir.

Bir hareketin tepesindeki kişi, hiçbir görüş alış verişi yapmadan kendi kendine "Siyasi Kombin" adı altında melez iki partili bir listeyi tanımlıyor ve bunu partililerine öneriyorsa zaten iddiasını kendisi terk etmiş demektir.

Siz kendi kendinize gelin güvey olurken muhatabınız açıkça "Cumhur İttifakı listelerde yer almasa da gönüllerde yaşayacak" diyor. Muhatabınız "AK Parti her yerde seçime girecek" diyorken, siz "Tak tuk tuk" etmeye devam ediyorsanız, bu durumda sizin siyaseti okuyamama sorununuz var demektir.

İttifak yapıp müttefik olmak için can attığınız iktidar partisi lideri açıkça "Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıyoruz" diyor. Siz milliyetçiliğinizi, ayaklar altına alan bu zihniyete "beka sorunu var" diye hem partinizin hem Türkiye'nin kaderini teslim ediyorsunuz, bunda bir yanlışlık görmüyorsunuz!

Dahası "cumhur ittifakı" yaptığınız AKP'nin Bakanı Berat Albayrak, "uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek" diyor.

CIA'ya eleman da devşiren bir şirkete karşı eleştiriler yapılınca siz derhal üstünüze vazife gibi McKinsey firmasını savunuyorsunuz. Şu sözler sizin "Be hey zır cahiller, pek çok ülkede faaliyeti olan, ülkemizde de yıllardır faal halde bulunan McKinsey bir denetim ve danışmanlık şirketidir." Siz bu sözlerinizle emperyalist bir ülkenin McKinsey adlı şirketini aklıyorsunuz!

"Biz Türk kadınını saran kumaşın markasının bile yabancı olmasından onu kıskanırız!" diyen bir milliyetçi gelenekten McKinsey şirketini savunan adam nasıl çıkar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan "biz bize yeteriz" diyerek McKinsey yanlışından dönünce siz hem kendinizi hem de koskoca bir hareketi açığa düşürdünüz!

Genel Başkan Yardımcılarınızdan birisi "Biz ne dersek, o olacaktır" dediği için bir grup başkan vekiliniz "EYT milletimize vaadimizdir" diyerek tasarıyı desteklediğinden dolayı anında görevden aldınız.

Buna karşın andımızla ilgili Danıştay kararına, üstüne vazifeymiş gibi saldıran Bekir Bozdağ'ı eleştirmeniz üzerine cumhur ortağınız 'benim milletvekilim, bakanlık yapmış arkadaşımız, bakanımız olan yol arkadaşımı feda edemem' sözlerinin sizce bir mantığı yok mudur?

Siz ülküdaşınızı anında feda ederken bir başkası "yoldaşını" feda etmiyor farkında mısınız?

Devletin bekası diyerek kayıtsız şartsız içine daldığınız cumhur ittifakı bağlamında "Yerel seçimde ittifak yok" dediniz, anında muhatabınız restinize rest çekerek "Biz de 'Herkes kendi yoluna' deriz" dedi! Muhatabınızın nezdindeki ağırlığınızın ne olduğunu hâlâ anlamış gözükmüyorsunuz!

Sahi sizinki "Cumhur İttifakı" değil ben sana mecburum ittifakı olmasın?

Yazarın Diğer Yazıları