Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Bedelli kesmedi bir de vicdani ret!

Kamuoyunun gündemi askerlik süresi, profesyonel askerlik, bedelli askerlik, vicdani ret gibi çoğunlukla askerlik sistemiyle ilgili konularla meşgul edilmektedir. Bu konuların, TSK üzerinde yürütülen psikolojik operasyonların ve komuta kademesinin siyasi etkilerle yeniden oluşturulmasının ardından gündeme gelmesi dikkat çekicidir.
Birçok yorumcu profesyonel askerliği savunmakta ve bizden başka özellikle Avrupa ülkelerinde mecburi askerliğin kalmadığını ifade etmektedir. Hatta askerlik hizmetini yapan gençlerimizi, üç aylık eğitimle terörle mücadeleye sevk edilen ana kuzuları, zavallı kişiler olarak nitelendirerek hamaset yapıp acıma duyguları yaratmaya ve TSK’yı bir de bu yolla halkın gözünden düşürmeye çalışmaktadırlar.

***


Öncelikle o zavallı olarak tanıtılmaya gayret edilen gençlerimizin adı “Mehmetçik”tir. Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de, Kıbrıs’ta zaferler kazanmış, terörle mücadelede 1999 yılına gelindiğinde PKK terör örgütünü askeri alanda mağlup etmiş ve diğer görevleri de başarıyla yerine getirmiştir. Görevlerini, halen birçok olumsuz durum yaratılmasına rağmen cesaretle, feragatle ve şevkle ifa etmeye devam etmektedir. Diğer ülkeler tarafından dünyanın en disiplinli ordularından biri olarak gösterilmekte, BM, NATO ve diğer uluslararası görevlerde de başarılı hizmetler vermektedir.
Bizde olduğu gibi, Avrupa ve AB üyesi 10 ülkenin yanında dünyanın birçok ülkesinde mecburi askerlik uygulaması mevcuttur. Mecburi askerlik sistemini uygulayan Avrupa ve AB ülkelerinde askerlik süresi 6 ile 25 ay arasında değişmektedir.
TSK’da, teknolojinin gelişmesine ve özel şartların ortaya çıkmasına paralel olarak ihtisas, özellik ve süreklilik isteyen sahalarda, subay ve astsubayların yanında profesyonel olarak nitelendirilen ve sayıları gittikçe artan uzman erbaş uygulamasına geçilmiş, şimdi de sözleşmeli er statüsü oluşturulmuştur. Diğer sahalarda hizmet etmek üzere mecburi askerlik uygulamasına da devam edilmektedir. TSK’nın tamamen profesyonel yapılması, ülkenin jeopolitik durumu, tehdit algılaması, kuruluş felsefesi, ordu millet dayanışması ve kaynaşması, TSK’nın milletin ordusu olması ve gücünü milletten alması geleneklerimizle uyum sağlamamaktadır.
TSK’nın tamamen profesyonel olmasını isteyenlerin, bu durumu anlayamadıkları veya anlamak istemedikleri, güvenlik konusunu önemsemedikleri veya TSK’yı bir tehdit olarak algılayarak onu parayla kontrol edilebilir bir güvenlik şirketi gibi görmek istedikleri düşünülebilir. Hatta vicdani reddi savunanların, mecburi askerlik yerine kamuda başka sahalarda çalışmak istememelerinin etkisi de olabilir. Güvenliğin olmadığı bir ortamda demokrasi, özgürlükler ve insan haklarının söz konusu olamayacağının da bilinmesi gerekir.

***


Bedelli askerlik konusundaki düşüncelerimi geçen haftaki yazımda belirtmiştim. Vicdani ret konusu ise; bireyin ahlaki değerleri, dini inançları, ideolojileri veya politik nedenlerle askere gitmeyi reddetmeleridir. Bu uygulama, ülkemizin şartları, gelenekleri ve değerlerimiz açısından kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Mevcut kanunlarımıza göre de suç niteliğindedir. Israr edenler ceza almaktadır.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin 47 ülkesinden biri olmasından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamasından ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyma gereğinden dolayı yükümlülükleri bulunmaktadır. Son olarak AİHM, özellikle vicdani retten dolayı cezanın tekrarlanmaması ve ret konusunun uygulanması için bu yıl sonuna kadar mühlet vermiştir. Ancak bugüne kadar uygulamaya geçmeyen Türkiye’nin, bundan sonra da çekincesine devam etmesi de mümkün görülmektedir.
Vicdani ret konusunda yönetim kararını vermiş ve uygulama için kanuni düzenleme yapılacağını açıklamıştır. Bu durumda bedelli askerlik gibi geri dönüşü olamayan bir yola girmiştir. Şimdi önemli olan bu konuda da vicdanların kabul edebileceği bir çözüm bulmaktır. Diğer ülkelerin, özellikle Avrupa ülkelerinden mecburi askerlik sistemine devam edenlerin, vicdani ret uygulamalarında bu kişileri, askerlik süresine eşit süreden başlayan, 2 hatta 3 katına kadar olan sürelerde kamu yararına hizmetlerde çalıştırdığı görülmektedir.
Türkiye’de de, vicdani retten dolayı cezanın bir kere uygulanması, cezanın infazını müteakip rette ısrar ediliyorsa, özlük hakları mecburi askerlik hizmetini yapanlar gibi olmak üzere, mecburi askerliğini er olarak yapanların en az 2 katı süreyle, ihtiyaç duyulan yerlerde kamu yararına hizmetlerde istihdam edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları