Batının Dostoyevski ve Oligark takıntısı
Ukrayna ve Rus halkının inanç (Ortodoksluk), etnisite (Slavlık) yönünden ortak yanları Batılılarla olan ortak yanlarından daha fazladır, her iki halk da aynı tarihin, coğrafyanın ve hatta aynı dilin çocuklarıdır.
Rusya''nın geleceği için kendilerine her anlamda en yakın insanların yaşadığı Ukrayna''ya acımasızca saldırması her şeyden önce büyük bir trajedidir. Ukrayna''da yaşananlar, büyük güçlerin çıkarları için kendi tarihinin, inançlarının, coğrafyasının devamı olan bir ülkeyi nasıl acımasızca ezip geçtiğinin kanıtıdır. Ülkelerin çıkarlar söz konusu olduğunda ne etnisite ne inanç ne dil ne de tarih birliği dinlemektedir!
Bu durum ibret alınacak bir derstir.
Diğer yandan Batılı mahfiller Rusya''nın Ukrayna''ya saldırması üzerine Rus orkestra şeflerinden tiyatro topluluklarına, Dostoyevski''den Çaykovski''ye hatta Rus cinsi kedilerin yasaklanmasına kadar işi ileri götürmüşlerdir.
İtalya''daki Milano-Bicocca Üniversitesi, Rusya''nın Ukrayna''yı işgali sebebiyle Dostoyevski dersini programdan kaldırma kararı almaya kalkmıştır. Böyle bir şeyin akla gelmesi bile yeterince akıl ve medeniyet dışıdır.
Bu bir anlamda Musoloni''den dolayı Leonardo Vinci''yi, Hitler''den dolayı Goethe ve Nietzsche''yi, Napolyon''dan dolayı Rousseau''yu yasaklamak anlamına gelmektedir. Rusya''nın saldırganlığından dolayı Dostoyevski''yi, Tolstoy''u, Çaykovski''yi yasaklamak akılla birlikte medeniyeti de tatile çıkarmak demektir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında SS''ler kitap yakma şölenleri düzenlemişlerdir. Bugün Rus sanatı, kültürü, edebiyatını, müziğini yasaklamak da o günden bugüne Avrupa''da çok fazla bir şey değişmediğini göstermektedir. Bu durum batının bilinçaltındaki Engizisyon kültürünün hala dipdiri olduğunun kanıtıdır.
Dahası var. O da Rusya''nın Ukrayna''yı işgali üzerine başta ABD olmak üzere bazı batı ülkeleri Rus oligarklarının mal varlıklarını hedef almasıdır. Batılı ülkelerin Rus oligarkların mal varlıklarını dondurması ve el koyması ABD kapitalizminin kendi bastığı dalı kesmesi anlamına gelmektedir.
Diğer bütün hakların mülkiyet hakkından türediği kabul edilir. Bu nedenle mülkiyet hakları diğer bütün hakların anası olarak nitelenir. Mülkiyet hakkına bu yanı itibarıyla temel hak ve özgürlükler arasında özel bir yer verilir. Rusya''nın Ukrayna''ya saldırmasından önce herhangi bir yasa dışı faaliyetinden dolayı haklarında soruşturma, kovuşturma olmayan kişilerin şartlar zuhur edince -kim olursa olsun- mülkiyet hakları dahil bütün insan hakları rahatlıkla gasp edilebilmektedir.
Batı kapitalizminin özü olan insan hakları, özel mülkiyet, serbest piyasa ekonomisi, rekabet, Rus girişimcileri mal varlıklarına el konulmasıyla en azından ahlaken tartışılır hale gelmiştir. Öyle görünüyor ki batılı siyasi liderler şartlar söz konusu olduğunda Prodhun''un dediği gibi mülkiyete hırsızlık muamelesi yapmaktadır. En azından Rus oligarklara uygulanan muamele bunu gösteriyor.
Eğer savaşta Rus oligarklarının payı olduğu düşünülüyorsa SSCB dağıldıktan sonra batılı oligark örneğin George Soros''un mal varlıklarını dondurulmasını neden batılı karar vericilerin aklına hiç gelmemiş?
Bir çok ülkede iç savaş çıkaran, rengârenk devrimler yapanlar hakkında hiçbir muamelenin yapılmamış olması manidar değil midir? Kaldı ki 1953 yılında İran''da Musaddık''a karşı darbenin alt yapısını oluşturan Standart Oil şirketidir. Şili''de Allende''ye karşı 1973 darbesini planlayan ITT çok uluslu ABD şirketinin oligarklarının mal varlığına el koyma bir yana önleri açılmıştır.
Diğer yandan Batılı ülkeler Ukrayna savaşı sırasında mülteci durumuna düşen insanlardan "sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli" olanlara farklı siyah renkli olanlara ise daha farklı muamele yaparak kendilerine ele vermişlerdir. İnsana insan olmasından dolayı değil renginden, inancından ve tabiiyetinden dolayı farklı muamele yapmak (yani ırkçılık) Batı''nın bilinçaltıdır. Savaş kötüdür ama bazı gerçekleri ortaya çıkaran böyle bir iyiliği de vardır.