Baskıya devam zorunluluktur
Geçen hafta verdiğimiz 24 şehit ve çok sayıda yaralının ardından PKK’ya karşı başlatılan harekâtın kesintisiz olarak devam etmesine ihtiyaç vardır. Saldırılan durumdan saldıran durumuna geçtiğimiz zaman saldırıların önünü alabilir, inisiyatifi ele geçirebilir ve durum üstünlüğünü sağlayabiliriz. Harekâtın ve şiddetinin devam etmesi halinde örgüt, inisiyatifini kaybedecek, üzerinde bir baskı oluşacak, mücadele azim ve iradesi gittikçe zayıflayacaktır.
PKK’ya karşı yürütülen aktif harekât, maalesef bu kadar şehidi verdikten ve PKK başta olmak üzere bölücü hareketlerin bölgede üstünlük sağlamasından sonra kaçınılmaz olmuştur. Keşke bu duruma gelmeden aktif hareket edebilseydik ve şehitlerimizi, karşılaşılan baskınlarda değil, teröristleri yok ederken verseydik. Zaten o zaman bu kadar da şehidimiz olmazdı.
***
Bu harekâtın sınır ötesinde de cereyan etme zorunluluğu, ABD’yi, Irak merkezi yönetimini ve kuzeydeki yerel yönetimi sıkıntıya sokmuştur. Bugüne kadar bu konuda gerekli teşebbüsleri yapmayan, hatta tam aksine hareket eden bu unsurlar, Türkiye ile bir şekilde işbirliği yaparak bu sıkıntıyı en az zararla atlatma yoluna gitmişlerdir.
Bu konudaki sıkıntı, ABD’nin askeri gücünü yıl sonuna kadar Irak’tan tamamen çekmesinden kaynaklanmaktadır. Çekilmeden sonra PKK terörünün devam etmesi halinde, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon konusunda elinin rahatlayacağı, yapması muhtemel operasyonların Irak’ın devlet olma anlayışını tartışmalı duruma getireceği, Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetimin politik gücünü sarsacağı ve egemenlik düşüncesini yıpratacağı endişesi bulunmaktadır.
Bu endişeler ve ABD’nin Irak’ın bütününde, özellikle kuzeyinde yarattığı kontrolün zedelenebileceği kuşkusu, Türkiye’nin terörle yaptığı mücadelenin sınırlarını tayin etme düşüncesiyle onları mücadelede işbirliğine mecbur etmiştir. Bu anlayış dikkate alınarak istihbarat elde etme konusunda işbirliğine devam ederken, kendi istihbaratımıza güvenmemizin de esas olduğu unutulmamalıdır.
***
Başlatılan operasyonların şiddetinin muhafaza edilmesi, başka güçlerin etkisinde kalmadan, gerektiğinde risk alarak PKK terör örgütünü askeri alanda etkisiz duruma getirmek üzere sonuna kadar gidilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Deprem felaketi nedeniyle bu konu aksatılmamalı, kazanılan bu ivme devam ettirilmelidir. Rutin davranışlarla sonuç alınamaz. Çünkü Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bölücülük tehdidinin bertaraf edilmesi için, onun yaptırım vasıtası olan terör örgütünün etkisinin yok edilmesi mecburiyeti vardır.
Terörün tırmanmasının sebeplerinden birinin, komşu ülkeler ve müttefiklerle olan ilişkilerin durumundan kaynaklanabileceği üzerinde de durulmalı ve bazı ülkelerin PKK’yı taşeron olarak kullanabileceği göz önünde tutulmalıdır.
Suriye ile olan ilişkiler bozulmuş, Suriye Türkiye’yi iç işlerine müdahale etmekle suçlamış ve ABD’nin teşvikiyle hareket ettiğini de beyan etmiştir. Bu durum, teröre destek konusunda geçmiş karnesi zaten zayıf olan bu ülkenin, PKK terör örgütüne örtülü destek verebileceği şüphesini yaratmaktadır.
***
İran her ne kadar PEJAK’dan dolayı terörle mücadele içinde ise de, hatta zaman zaman Türkiye ile terörle mücadele konusunda koordineli hareket etmişse de, Füze Kalkanı’nın İran üzerinde yarattığı olumsuzluk ve bu konuda Türkiye’ye olan kırgınlığın da, yine terör konusunda geçmiş karnesi zayıf olan İran’ın da PKK terör örgütüne örtülü destek verebileceği kuşkusunu doğurmaktadır. Ayrıca İran-Suriye dayanışmasının da dikkate alınması gerekir.
Aynı şekilde yıllardır PKK terör örgütü ile adı anılan İsrail’in de bu konuda dikkate alınmasında fayda görülmektedir. ABD’nin de, Yahudi Lobisi’nin etkisiyle veya doğrudan kendi menfaatleri için PKK’yı kullanarak Türkiye’yi, Suriye ve İran’a karşı kışkırtabileceği de düşünülmelidir.
Bölücülükle yapılmakta olan mücadelede PKK’nın yanında KCK ile mücadele de son derece önemlidir. KCK’nın üst yapı/devlet yapısı olduğu ve bölgede alternatif yönetim yaratma amacı dikkate alındığında bu durum daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle KCK’ye karşı yürütülen operasyonlar son derece isabetlidir. Kesintisiz olarak devam ettirilmelidir.
***
Bölücülük, Türkiye’nin dönüşümünü sağlayacak vasıtaların başında gelmektedir. Bu nedenle yeni anayasada dikkat edilmesi gereken en önemli konudur. Bu konuda ortaya konan düşüncelerden endişe duyulmaktadır. Tek devlet (Türkiye Cumhuriyeti Devleti), tek millet (Türk Milleti), tek bayrak (Türk Bayrağı), tek vatan (Türkiye), ulus-devlet, üniter yapı, kuruluş iradesi ve felsefesi esastır. Biz mücadele edeceğiz diye çırpınırken, yeni anayasa ile kendi ayağımıza kurşun sıkmayalım.
Karşılaştığımız deprem felaketinin, birlik ve beraberliği sağlamada bir fırsata dönüşmesi beklentisiyle, Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor, sonsuza kadar sürmesini diliyorum.