BASİSEN ve patron sendikacılık
BASİSEN nedir sorusuna hemen atlayıp, “Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası” demeyin sakın!
BASİSEN, on binlerce bankacının vebalini taşıyan bir sendikadır.
Bu öyle bir sendika ki, hem işveren hem de işçinin hakkını savunan bir kurum.
Bu sendika ile ilgili bir değil, yüz değil binlerce elektronik posta alıyorum. Hepsinin içeriği üç aşağı beş yukarı aynı.
Hepsi sendikanın etkin olmadığını, haklarını aramamalarından şikayetçi. Üstelik sendikanın başındaki 28 yıllık duayen(?) başkan Metin Tiryakioğlu’na yönelik pasiflik suçlamaları var.
Geçen hafta bir bankacının feryadını yayımladım. Bu hafta ise yine bir bankacının feryat dolu elektronik postasını yayımlıyorum. Yine virgülüne bile dokunmadan.
Bu feryadı da BASİSEN’in 28 yıllık duayen(?) başkanına, diğer sendikalara aslan kesilirken BASİSEN’e karşı sessiz kalan Çalışma Bakanlığı’na en önemlisi on binlerce bankacıyı köle gibi çalıştıran yöneticilerin vicdanına sunuyorum:
“Türkiye’nin en büyük ve en çok kar eden bankasında açlık sınırında çalışıyorum. Mesai saatimiz sabah 8’den gece 11’leri hatta 12’leri buluyor. O saatte çıkıyoruz ve yol parası alamıyoruz. Üstüne üstlük şimdi birde cumartesi çalışmaya başladık. Sözde sendikalıyız. Türk-İş her ay açıkladığı açlık sınırını eminim bizim içler acısı durumumuzla belirliyordur. Sendikaya yüzlerce kez yaşadığımız sıkıntıyı anlattık. Bize verilen hep aynı nasihat. Kriz var işinize sarılın. Siz hiç Basisen’in yıllardır çalışanın lehine bir açıklama yaptığını duydunuz mu? Bir iki gazeteye ilan verdiler o ilanlarla da gazeteleri sevindirdiler o kadar! Biz yine köle, yine aç!”
Patron sendika!
BASİSEN gerçekten dünyada bir eşi benzeri olmayan sendika. Dedim ya hem işveren hem işçi hakkını savunan bir kuruluş. Sendika aslında İş Bankası’nın da sahibi konumunda. Hem işçi temsilcisi hem işveren.
Nasıl mı?
Önce İş Bankası’nın sermaye yapısını anlatayım:
İş Bankası, “Emekli Sandığı” aracılığı ile çalışanların ve emeklilerin %39,29’una ortak olduğu ve ülkemizde benzeri olmayan bir ortaklık yapısına sahip. Bankadaki Atatürk hisselerinin payı yüzde 28.09 oranında. Bu hisseleri yönetim kurulunda CHP tarafından atanan 2 üye temsil ediyor. Hisselerin getirisi Dil Kurumu ve Tarih Kurumu arasında paylaştırılıyor. Sermayenin halka açık payı ise yüzde 32.62 oranında. Halka açık pay sahiplerini temsil için bir üye seçiliyor. Genel müdür kurulun tabii üyesi. 7 üyeyi de Emekli Sandığı belirliyor.
Hâkim ortak Emekli Sandığı
Bankanın yönetimine hâkim olan “Emekli Sandığı” 1933 yılında kuruldu. Daha sonra kanunlara uymak için değişik statülere büründü. Şimdilerde vakıf statüsünde 2’ye ayrılmış durunda. (1) Emekli Sandığı Vakfı, (2) Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı.
Bu iki vakfın da yönetim kurulu başkanlığına İş Bankası genel müdürleri, başkan yardımcılıklarına genel müdür muavinleri getiriliyor. BASİSEN Başkanı Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı’nın yönetim kurulu üyesi.
BASİSEN 1964’te TİBAŞ adı ile Türkiye İş Bankası’nda bir işyeri sendikası olarak Sendikalar Kanunu hükümleri çerçevesinde kurulan bir sendika. İş Bankası’nın tüm çalışanları bu sendikaya üye. Sendika tüm çalışanlar için İş Bankası Genel Müdürlüğü ile toplu sözleşme yapıyor. Çalışma şartlarını belirliyor.
Hâkim ortağın temsilcisi sendika.
Şimdi soruyorum; bu şartlar altında sendika kimin hakkını koruyacak? İş Bankası’nın mı yoksa kendisine üye 40 bin çalışanının mı?
BASİSEN olayı şu an kanayan bir yara. Çalışma Bakanlığı, BASİSEN konusuna acil olarak el atıp uluslararası sendikacılık standartlarına getirmeli. Özellikle 28 yıldır tek adam otoritesi ile yürütülen bir sendikacılık faaliyetinden rahatsız olan on binlerin feryadı duyulmalı.
BASİSEN ile ilgili yazacağımız çok şey olacak!