Başbuğ’un Silivri’de bulunmasının sebebi?
Terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlaması ile tutuklanıp müebbet hapse mahkûm edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kaynak Yayınları arasında çıkan “Suçlamalara Karşı Gerçekler” adlı kitabında Silivri’de bulunmasının sebeplerini ele alırken, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na normal teamüllere göre Orgeneral Edip Başer getirilmiş olsaydı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve personelinin bugünkü sorunlarla pek karşılaşmayacağı söylenebilir” diyor.. Başbuğ, “2003 yılı sonbaharından itibaren TSK’nın üst kademesi arasında sağlıklı diyalog ortamının arzu edilen seviyede olmadığı ileri sürülebilir” görüşünü de ortaya koyuyor.
Başbuğ, “2003 yılında yapılan etkin propagandanın da etkisiyle, 1 Mart tezkeresinin geçmemesinin sorumluluğu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üzerine yıkıldı. 1 Mart tezkeresi, TBMM’de yeterli kabul oyunu almış olsaydı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve personeli bugün karşı karşıya kalmış olduğu sorunlarla büyük ölçüde karşılaşmayabilirdi!” diyor.
***
Yine Başbuğ, çok çirkin ve vahim bir gerekçeyle “kozmik oda” nın savcı tarafından aranmak istendiğini, buna izin verilmeyince mahkeme kararına dayanarak hakimin aramaya geldiğini ona da izin verilmediğini, ertesi gün Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikte Başbakanlık’taki toplantıya “katılındığını”, aramanın yapılmasının uygun olacağının kendilerine bildirilmesi üzerine yeniden durum değerlendirmesi yaptıklarını ve ileride “TSK üzerinde şaibe kalmaması için” aramaya izin verilmesinin daha uygun olduğuna karar verdiklerini söylüyor.
Başbuğ, üçüncü olarak “TSK’ya yönelik saldırılara karşı yasal yetki ve sorumluluklar çerçevesinde kalarak her platformda gerekli olan mücadele verilmiştir. Mücadele azim ve gücünü koruduğumuz son dakikaya kadar mücadelemize devam ettik. Bugün burada, Silivri’de bulunmamızın bir sebebi de bu değil mi?” diye soruyor.
Özetlemek gerekirse, TSK’ya yapılan saldırıların hedefine varmasının birinci sebebi ordu içindeki ayak oyunları, ikinci sebebi, ABD’nin TSK’dan intikam almak istemesi, üçüncü olarak da iktidarın şimdi “paralel yapı” dediği devlet içindeki örgütle birlikte, cumhuriyetten rövanş almak istemesidir! Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni TSK kurmuştur!
***
Başbuğ, görevdeyken, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı asimetrik psikolojik hareket uygulandığını söylemişti. Kozmik odanın aranması de TSK mensuplarının kendilerine duyduğu yüksek güveni kırmak için çok önemli bir adımdı. Evet, aramaya izin verilmemesinin de birçok mahzurları olabilirdi ama kozmik odaya girilmesine izin verilince TSK üzerindeki psikolojik harekât hedefine ulaştı. Artık, uydurma delillerle yapılan tutuklamalara direnen kimse kalmadı! Öyle ki yüzlerce komutan, casuslukla hatta fuhuş şebekesi kurmakla suçlanabildi. Buna bile direnen olmadı!
Peki ne yapılabilirdi? Asimetrik saldırıya, asimetrik cevap verilebilirdi! TSK birliklerine arama yapmaya gelenler, suçüstü hükümleri uygulanarak, bilerek veya bilmeyerek yabancı bir gücün çıkarları adına TSK’ya karşı asimetrik psikolojik harekât uygulamaktan, askeri mahkemenin emriyle tutuklanırdı!
***
Geçenlerde bir milletvekili arkadaşım anlatmıştı. Silivri’deki komutanlardan biri ile konuşmuş, o da kendilerine yönelik saldırının NATO’dan plânlandığını söylemiş... “Peki ama, sizin NATO’ya karşı hiçbir savunma mekanizmanız yok muydu?” sorusuna karşılık, “Hayır, TSK’nın NATO’ya karşı hiçbir savunma mekanizması yoktur” diye cevap vermiş.
TSK’nın NATO’ya, daha doğrusu ABD’ye karşı hiçbir savunma mekanizmasının olmaması, Başbuğ’un tahliye talebinin dün de reddedilmesinin asıl sebebidir! Bugün hükümetin yeniden yargılamaya yeşil ışık yakması, kendisine karşı aynı güçler tarafından uygulanan yolsuzluk operasyonuna karşı müttefik bulmak içindir!