Başbuğ terörist ise!
Kendinizi İlker Başbuğ’un yakınları yerine koyunuz. Eşi, oğlu, hayatta ise annesi, babası yerine koyunuz. Daha düne kadar oğlunuz dünyanın en güçlü ordularından birinin Genelkurmay Başkanı iken şimdi siz artık bir teröristin annesi, eşi, babası, evladısınız.
Çok zor bir durum.
Bugün aslında bir bayram yazısı kaleme almak istiyorduk amma bayram dediğin herkesle birlikte olduğunda bayramdır.
Açık söyleyeyim bu kardeşiniz için ortada yapılacak bir bayram yok.
Mevcut tabloya dönecek olursak..
Bunun adı ister mahkeme kararı ister başka bir şey olsun, asla anlaşılabilir bir durum değil. Bu makamlardaki bir insan için “görevi kötüye kullanmak” tan (Allah(c.c.) korusun)casusluğa kadar pek çok suçlama yapılabilir amma, “Terör örgütü üyesi olmak” ve hele “Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçu ile müebbede mahkûm etmek, ucu asla kapanmayacak bir tartışmanın fitilini ateşlemekten başka bir şey değildir.
Denilebilir ki, hâkimler ne yapsın, onlar ellerindeki kanunları uyguluyorlar. İşin teknik yönü bunu gerektiriyorsa bu anca “kanuna uygunluk” olur, “hukuka uygunluk” olmaz deriz. Bu hamurun çok su götürecek evveliyatı var. Bunlar yazıldı, yazılıyor, yazılacak. Şurası bir gerçek ki, şayet idam cezası kalkmasaydı belki de biz bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ordusu Genelkurmay Başkanı’nın Türk Milleti adına karar veren mahkemeleri tarafından idama mahkûm edildiğine şahit olacaktık. Hem de gerçekten idam hükmü almış ve 40 bine yakın insanın kanı ellerinden damlayan PKK’nın başı Öcalan’la devletin pazarlık masasına oturduğu ve “T.C.” ibarelerinin pek çok kurumdan söküldüğü, PKK’nın talepleri doğrultusunda ülkenin belli bölgelerine güvenlik için karakolların yapımından vazgeçildiği, yeni bir anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılmaya doğru sürüklendiği bir zeminde olacaktı, bütün bunlar.
Tuhaf ve can acıtıcı bir fotoğraf bu fotoğraf.
Yani ortada bayram yapacak bir durum yok.
Bayram yapacak birileri varsa onlar Türkiye’yi işte bu girdaba çeken kişilerdir ve yine bayram yapacak birileri varsa, Şemdin Sakık gibi kendi militanlarının, Tuncay Güney gibi Hahamların şahitlikleri ile Türk ordusuna belini kırma darbeleri indiren ve PKK ile mücadele eden komutanını müebbede mahkûm ettiren unsurlardır onlar.
İşin izahı en zor tarafı ise 28 Şubat Bildirisini Genelkurmay sitesine koyan, “Evet, bunu ben yazdım, arkasındayım” diyen zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Dolmabahçe’de Erdoğan’la oturup muhabbet etmesinden sonra tereyağından kıl çeker gibi ortadan kaybolması ve faturanın onun emri ile hareket edenlere çıkmasıdır. Başbakan’la Büyükanıt ne konuştu, her şey onun zamanında, onun imzası ile olmasına rağmen ortada o niye yok ve Erdoğan’la birlikte tam iki yıl PKK ile mücadele etmiş Başbuğ’un suçu nasıl sabit? Başbuğ suçlu ise onun amiri durumundaki Sayın Başbakan nasıl mâsum?
Bilmiyorum...
Yine de hayırlı bayramlar diliyorum.