Başbakanın yeni sloganı
Sayın Başbakan, “İsraf ekonomisinden kurtulur, verim ekonomisine geçersek kriz bize teğet bile değmez” diyor.
“İsraf Ekonomisi” ve “Verim Ekonomisi” kitaplarının yazarı olarak, Türkiye’nin o günkü şartlarında büyük ilgi görmüş ve bu gün bile derde deva olan bu eserlerin Son Sözümün Sayın Başbakan tarafından hatırlanılması beni mutlu etti. Mutluluğum, acaba Sayın Başbakan Türkiye’yi tüketen, uyguladığı ekonomik modelden vaz mı geçiyor noktasındadır? Zira kendilerinin ekonomi modeli, “İnsansız ve insafsız ekonomi” dir.
Daha iki ay önce; IMF Projeksiyona göre Türkiye, GSYH hesabıyla 2012 - 2016 döneminde 17. büyük ekonomi olacaktı. Ülkemiz GSHY’si bu süreçte 876,6 milyar dolardan rakamla 1 trilyon 159,2 milyar dolara çıkacaktı. Ancak yeni tedbirlerle, Türkiye, Hükümetin seçim propagandalarında belirttiği gibi, 2023 yılında ilk 10 ekonomiden biri olamayacak, bizzat hükümetin uygulamaya koyduğu politikalar buna engel olacaktır.
Sayın Başbakan, “İsraf Ekonomisi” den kurtulmak için önce, israf zihniyetinden kurtulmak lazım geldiğini herhalde kabul eder. Ne yazık ki Hükümetin asırları aşan tecrübe birikimine sahip Devlet kurumlarıyla kavgası sürüyor.
Son olarak Genel Kurmay Başkanı ve Jandarma hariç Kuvvet Komutanlarının istifası kim ne derse desin Orduyu yaralayan, Hükümeti yıpratan bir halkadır. Çünkü bu Hükümet Üniversite, Yüksek Yargı Organları,muhalefete cesaret eden basınla kavgalıdır. Akıllı liderler toplumun temel yapısını ve değerlerini yıpratmaktan kaçınmalıdır. Çünkü bu yoldaki girişimler önce cemiyeti, sonra da devleti zaafa ve yıkıma götürür. Eskilerin tabiriyle Hikmet-i hükümet dengedir, adalettir, objektif olmaktır. Hikmet nedir? Yaradılışın sırrına ermek, kâinattaki yerini idrak ederek hiçliğini kabullenmektir.
Adalet, bir hükümetin dikkatle takip etmesi gereken değerler bütünüdür. Adalet sapar, saptırılırsa felaket olur. Bugün bu ülkede adalete güven kalmamıştır. Nasıl kalsın? Bazı vatandaşlarımız ağır ithamlarla tutuklanıyor. Tutukluluk süresi üç yılı geçiyor. Toplum içinde mevkiî, adresi, yeri belli insanlarımıza yapılanlar tedbiri aşıyor, amme vicdanını yaralıyor.
Devlet adamı her türlü nefsani hesabı aşıp âleme Hakkın penceresinden bakmak zorundadır. Gönül medeniyetinin insanları Neron ve Zalim Haccac üslubuyla hareket edemezler. Onlar hikmet idrakinin içinde olmak zorundadır.
“Bu fena mülkine ibretle nazar kıl ey can
Hani Sultan-ı Süleyman, hani İskender Han
Ne güle bülbüle bâkî a gözüm bağ u cihan
Kime yâr oldu muradınca felek-i devr-i zaman
Sohbet-i arifi billahe eriş dûn olma
Saltanat-ı mesned-i dünya ile mağrur olma
Kamil veliler böyle diyorlar. Bu yüce beyanlar zirveden tabana hepimiz için ne büyük lütuftur, hem de sorumluluktur.
Kültür hayatımızda korkunç bir israf var. İnsanımız beyin göçüyle uzak diyarlardadır. Toprağımız akıl almaz bir biçimde yabancıların oluyor. Yabancılara köylerde mülk sahibi olmayı sağlayan kanun değişikliğinden sonra MTA’nın yıllar önce maden rezervi ölçtürdüğü yabancı şirketler, o madenin bulunduğu köyleri satın aldılar. Köylüye tapunuz sizde kalsın, noter senediyle satın alacağız dediler. Madenlerimizin büyük bir bölümü böylece elden çıktı. Bu yürek kanatan konuyu ayrıca yazacağım.
Sayın Başbakan “Verim Ekonomisi ”ne geçersek diyor. Doğrudur. Ancak insanların “İnsan olduklarını hatırlamadan”, idrâk etmeden verimli olmaları mümkün mü? Bizim çok ciddi, vatan çocuklarına ilk aşamada insan olduklarını hatırlatacak ve insan gibi yaşamanın üslubunu verecek, onlara bu milletin çocukları olduğunu (Tarihiyle,Sanatıyla, Musikisiyle ve Edebiyatıyla öğretecek) bir eğitim reformuna ihtiyacımız var.
Ne yazık ki bu ülkenin çocukları milli dillerini öğrenmeden İngilizce öğreniyor ve bir İngiliz gibi düşünüyorlar. Bizim değerlerimizi tanımıyor, yabancı oluyorlar.
İsraftan verime geçmek, bu milletin asırlık rüyasıdır. Bunu gerçekleştirecek lideri millet baş tacı yapmak için hasretle bekliyor.