Başbakan’ın PKK’dan ricası!

Başbakan Davutoğlu belki on defa güneydoğuda kamu otoritesi sağlanmadığı sürece “Barış sürecinin” sağlıklı devam edemeyeceğini söyledi mi? Söyledi!
Hâlâ aynı şeyleri her fırsatta söylemiyor mu? Söylüyor!
Bu ne demektir biliyor musunuz?
Bu; Ey PKK, ey KCK, bölgenizde olay çıkartmayın ki istediğiniz hakları verelim! demektir. Yani, ben devlet olarak bölgede kamu otoritesini sağlayamıyorum, demektir.
Çünkü bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı “Kamu otoritesi yoksa şu da yok, bu da yok” diye sızlanıyorsa, kamu otoritesini sıfırlayanlara, siz öyle yaparsanız ben de sizi şundan bundan mahrum ederim diyerek amacına ulaşmak istemektedir.
Devletsen ağlama, otoriteni sağla!
Bir devlet bu duruma düşmüşse, o devleti bu duruma düşürenlerin son durakları Yüce Divan olursa Allah’a şükretsinler. Çünkü bunun daha ötesi var, tarih biliyorlarsa başlarına geleceği de herhalde az buçuk sezebiliyorlardır.
PKK, bölgedeki hâkimiyetinden emin. Aysel Tuğluk, “Ne istiyorsak vermek zorundasınız” dedikten sonra “Artık TSK’yı yenebilecek güce ulaştık” tehdidi savuruyorsa onun güvendiği dağlara füzeler yığılmış, Türk milletinin güvendiği dağlara ise kar yağmış demektir.
Öcalan AKP iktidarına, “PKK’lılar için af çıkartılsın, PKK ile mücadele eden subaylar yargılansın” diyor, bu kabul ediliyorsa... PKK liderleri Irak’ın kuzeyine gidip peşmergeyi eğitiyorsa, yine PKK kurucuları ve liderleri peşmerge için “gerilla akademisi” kurumak için Barzani ile el sıkışmışsa, işte tam da bu noktada kendi topraklarında kamu otoritesi sağlansın diye PKK’dan ricada bulunanlar TSK’ya, “Gidin peşmergeyi güçlü ve yenilmez savaşçılar olarak eğitin!” baskısı yapıyorsa, “tuz kokmuş” demek falan hafif kalır...
Düşünebiliyor musunuz, koskoca bir kışla, bir orta taburdaki peşmergeyi TSK’lı subaylar eğitiyor, sağ ve sol taburdaki peşmergeyi TSK’nın savaştığı, silah arkadaşlarını katletmiş PKK elebaşları eğitiyor! Niye? ABD öyle rica etti diye! Niye, “Barzani öyle istedi” diye! İyi de onlara yüz veren sen değil misin? BOP Eş Başkanı olursan Türkiye dahil bölgedeki cümle halkı Müslüman ülkeleri parçalamak isteyen ABD senden bunu elbette ister ve sen Türkiye’de yüzyıllardır gözü olan Molla Mustafa Barzanilerin bugünkü versiyonlarını Diyarbakır’da, “Kürdistan’a hoş geldin” diye karşılarsan onlar bunu senden ister...
Evet, “Kamu otoritesi yoksa barış süreci de yok” diyerek PKK’ya ve onların Meclis’teki uzantılarına laf anlatmaya çalışmak, “Bölgede otoritemizi sarsacak işlerden bir süreliğine vazgeçin” ricasında bulunmaktan başka bir şey değildir ve bu devleti yönetenlerin kendi kendilerine devletin bölgeyi terk ettiğinin itirafıdır...
Öyle olduğu içindir ki PKK, şehirlerin çevresine devletin kepçeleri ile savunma hendekleri kazıyor, öyle olduğu için PKK, terör kıyafetleri ve bayrak dedikleri çaputla güvenlik güçlerinin önünde resmigeçit yapıyor da ne valilerin ne güvenlik güçlerinin parmağı tetiğe, copa, gaz bombasına varmıyor, varamıyor...
Kamu otoritesi, ocakta kalan madencilerin sesini keserken, kamu otoritesi, Ankara’da İstanbul’da mesela “hırsız var” derken, kamu otoritesi, yeşili korumak için nöbet tutarken “destan yazıyor!”

Yazarın Diğer Yazıları