Baş genel müdür!
Tayyip Bey, son zamanlarda CHP ve MHP Genel Başkanları’ndan “genel müdür” diye bahsediyor. Gerçi iki genel başkanın da sert eleştiriler yaparken kullandıkları ağır kavramlar var ama onlar yolsuzlukla ilgili.
Benim aklıma takılan ise Başbakan’ın, Fas gezisi sırasında bir televizyonun, alt yazı ile geçtiği habere müdahale etmesinin hangi görev alanı içine girdiğidir!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fas’tan, Habertürk televizyonu yetkilisini arayıp, “Burada televizyon seyrediyorum. Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanını göreve davet etmesi ile ilgili haberi son dakika başlığı altında alt yazı olarak veriyorsunuz. Ne gerek var bunlara, şey edin” demesi göz yaşartıcı bir eylemdir.
Şu vazife aşkına bakınız; hangi televizyonun haber müdürü veya genel yayın müdürü, yurt dışındayken gecenin bir saatinde kendi televizyonunu seyreder de “filanca alt yazıyı kaldırın” diye talimat verir?
Fakat, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Fas yetkilileri ile görüşmesini bir kenara bırakıp, Devlet Bahçeli’nin açıklamasını yayından kaldırmakla meşgul olabildiğine göre, genel yayın müdürü unvanını hak ediyor!
Salma yöntemi ile yönettiği gazete ve televizyonlara köşe yazarı, programcı da atadığını hatırlarsak, aynı zamanda basın-yayın genel müdürlüğünü de üstlendiğini söyleyebiliriz. Baş genel müdür yani!
İHH’nın açıklaması
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı avukatı Uğur Yıldırım, 3 Ocak 2014 tarihli “Paralel Vatandaş” başlıklı yazımla ilgili olarak noter kanalıyla bir “cevap ve düzeltme” metni gönderdi. İHH adı, yazımda sadece bir cümle içinde geçtiği için açıklamanın ilgili bölümünü yayınlıyorum:
Cevap ve Düzeltme Metni
“Gazeteniz Yeniçağ’ın 03. 01. 2014 tarihli nüshasının 9. Sayfasında Arslan Bulut’a ait yazıda ve http:/www.yenicaggazetesi.com.tr/paralel-vatandas-29314yy.htm linki ile gazeteye ait İnternet sitesinde ’Paralel Vatandaş’başlığı ile verilen haber, müvekkil İHH-İnsani Yardım Vakfı’na yönelik, asılsız ve dayanaksız açıklamalar içermektedir.
Söz konusu yazı içeriğinde Hatay’da yakalanan TIR’ın müvekkil vakıf İHH’ya ait olduğu ve füze dolu olduğu kesin yargı cümleleriyle ifade edilmiştir. Ancak bu ifadeler tamamen gerçek dışıdır ve müvekkil vakfı karalamaya yönelik iftiralardır. İHH-İnsani Yardım Vakfı’na ait herhangi bir TIR, herhangi bir yerde durdurulmuş ve aranmış değildir. Bahse konu haber tamamen asılsız ve düzmecedir.”
Metnin sonraki bölümünde de “Yazının amacı, toplumu bilgilendirmek ve habercilik değil, müvekkil vakfı asılsız haber ve iftiralarla küçük düşürmek ve karalamaktır, kamuoyu kasten yanlış yönlendirilmiştir” gibi ifadeler kullanılıyor.
Bizim açıklamamız
Öncelikle belirtmeliyim ki arama yapılan TIR’ların İHH’ya ait olmadığı kesinleşmiştir. (Bu düzeltmeyi İnternet arşivindeki yazımda da yaptım.) TIR’ların İHH’ya ait olduğu şeklindeki bilgiyi, önde gelen bir gazetenin İnternet sitesinde yayınlanmış ve yazımı yazdığım saatte, kamuoyuna yönelik herhangi bir açıklama ile cevaplanmamış olduğu için kullandım. İHH’nın konu ile ilgili ’TIR bize ait değildir “ açıklamasını ise ertesi gün yani gazete yayınlandıktan sonra gördüm. Bizim kimseyi karalamak, küçük düşürmek veya birilerine iftira atmak gibi bir kastımız olamaz. Okurlarımız şahittir ki bu tür davranışlar, bize yakıştırılamaz. Gazetemizde konu ile ilgili İHH’nın bir açıklaması da yayınlanmıştır. Gazetecilikte ağırlıklı olarak güncel olayları yansıtmak veya yorumlamak ve zamanında baskıya yetiştirmek durumundasınız. Hiçbir gazeteci, gerçek dışı bir veriyi haberinde veya yazısında kullanmak istemez. İHH mensupları, her konuda sadece gerçeği aradığımızdan emin olabilir. Açıklama yapmak için de notere, mahkemeye gerek yoktur. Açıklamayı doğrudan bize gönderebilirler.