Bankaya ait olmak!

Devletin bankalarla olan kavgası sürüyor. Devlet Bakanı Ali Babacan bir kez daha bankaları uyardı. Bu son uyarısına cevap veren bir bankacı çıkmadı.
En son cevap veren İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince şimdi evinde televizyon seyrediyor. Diğer bankaların genel müdürleri her halde “evde oturup tv seyretmek için henüz çok gencim” diyerek bu kavgaya taraf olmadılar. Ya da bertaraf olmak istemediler. Bunu bilemiyorum. Bugün biraz bankaların günahlarından bahsetmek istiyorum, bankaların acımasızlığından... Hiç dikkatinizi çekti mi, kredi kartınızın arkasında “bu kart... bankasına aittir” yazar. Aslında siz sözleşmeyi imzalayıp kartı cebinize koyduğunuz an bir anda her şeyinizle bankaya ait oluyorsunuz. Eviniz, arabanız, maaşınız kağıt üzerinde de olsa bankaya ait oluyor.
Çünkü bankalar öyle bir sözleşme imzalatıyor ki, bu sözleşme sonrası ödeme yapmakta sıkıntıya düştüğünüzde icra yolu ile her şeyinizi alabiliyor. Kredi kartı ne çek ne de senet gibi uğraştırmıyor bankayı.
O kadar kolay tahsil ediyor ki, altındaki yatağa kadar alabiliyor.
Onlara bu hakkı elbette siyasiler verdi.
İşte bu haktan dolayı son krizden bankalar oldukça yüksek kârla çıkmıştır. Dünyada bankalar zarar açıklarken Türk bankaları kârını kârla katlamıştır.


Tefeci faiziyle tahsil etti
Bunun tek nedeni dünyadaki bankalar gibi projelere, sanayiye para yatırmışlardır. Krizle birlikte proje yatıp üretim durunca doğal olarak parayı batırdılar.
Oysa Türkiye’de tam tersi oldu. Bankalar krizde işsiz kalana tüketici kredisi verip rahat tüketmesini sağladı. İşsiz borcunu ödeyemedi, banka geldi evinde ne var ne yok götürüp sattı ve parasını kârı ile hem de temerrüt faizi adı verilen tefeci oranı ile tahsil etti.
Sonuç olarak Türk bankaları krizden kârlı çıktı. Bankalar bu kârı sadece vatandaşın sırtından değil, aynı zamanda çalışanından da sırtından yaptı. Yıllarca okuyup dirsek çürütenler bir anda tıpkı kredi kartının arkasında yazan cümle gibi bankaya ait oldu.
Bankalar çalışanını istediği gibi çalıştırıyor.
Gecenin geç bir saatinde bir bankanın önünden geçtiğinizde bankacıların çalıştıklarını görürsünüz. Bir işçinin veya memurun günlük mesaisi yasal olarak 8 saat olmasına rağmen bankacılar 15 saate yakın çalışıyor.
Bankacının özel hayatı olamaz. Çünkü o bankacıdır. Mesai almadan hafta sonu dahi çalışır. Ne için? İşleri yetiştirmek için mi?
Elbette hayır! Bankanın daha çok kazanması için. Bankacıların gece geç saatlere kadar ve hafta sonu da çalışmasının nedeni iş çokluğundan değil, bankaların az elemanla çok iş yaptırma sevdasındandır.


Bankacıların ailesi dağılıyor
Az elemanla doğal olarak iş bitmiyor, bitmedikçe bankacının ömrü şubede bitiyor. Şubede biten sadece ömür olmuyor, bankacıların evlilikleri de şubede bitiyor. Eşine, çocuğuna dahası ailesine, köle gibi çalışmaktan vakit ayıramayan bankacının evliliği de bitiyor. Son 10 yılda bankacıların evliliklerinin boşanma ile bitmesi rekor seviyede arttı. Sabah 8’de işe giden, gece 10’da hatta 12’de gelen, hafta sonu da işe giden bir kişi, eşine ve ailesine ne verebilir ki? Veremediği için eşinden ayrılan bankacı sayısında patlama var.
Bankacılıkla ilgili tek söz sahibi olduğunu belirten ve her şeye karışan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ne yazık ki, bu modern köle ticaretine karışmıyor.
Zaten sendikalaşma olmadığı için bu binlerce çalışanın hakkını arayan yok. İtiraz eden kapının önüne konuluyor. Yerine milyonlarca işsizden biri 30 saniyede alınıyor.
Bankaların insan kaynaklarında bekleyen on binlerce işsizin cv’si, bankaların çalışanına karşı biraz daha acımasız yapıyor.
Her şeye karışan BDDK artık bankaların mesaisine de karışmalı.
Her şeyi vatandaşı korumak için yaptığını söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, bankacıların da bu ülkenin vatandaşları olduğunu hatırlayıp onları da korumalı.
Artık “bin liraya eti de kemiği de benim” felsefesine son vermeli ve bankacıların standart çalışma süreleri belirlenmeli. Tıpkı devlet memurları gibi. Eğer banka daha fazla çalıştırmak istiyorsa bunun bedelini çalışanına “fazla mesai ücreti” olarak ödemek zorunda.
Trilyonluk kârları bilançolarında gurur abidesi gibi gösteren bankalar çalışanının utanç verici çalışma koşullarını bir an önce düzeltmeliler.

Yazarın Diğer Yazıları