Bankaların yaptığı bini aştı (08 Kasım 2013)

Ayşe Toksabay 2007 yılında 57 bin lira tüketici kredisi kullandı. Banka bu kredi için hem faiz tahakkuk ettirdi, hem de komisyon, işlem masrafı, hizmet bedeli, hesap işletim ücreti, istihbarat ücreti ve ipotek ücreti olarak 3 bin 510 lira aldı. Tüketici, İstanbul Birinci Tüketici Mahkemesi’ne baş vurdu. Avukat Ali Asğar Tezel, “Bankaların tek taraflı olarak hazırladıkları ve tüketiciye imzalattıkları sözleşmede yer alan haksız şartların Tüketici Kanununa göre tüketici için bağlayıcı olmayacağını” savundu. Mahkeme de faiz dışında alınan bu masrafların hukuk dışı olduğuna karar verdi.
Mahkemeler sık, sık bu ve buna benzer kararlar alıyor. Ancak bütün bankalar ortada hiçbir şey yokmuş gibi aynı uygulamayı yapıyor. Çünkü bankalar “nasıl olsa herkes mahkemeye gitmez. Fiilen yüzde bir veya ikisi giderse, onları da öderim” zihniyeti ile hareket ediyor. Mahkeme kararları ile, bankaların vatandaşı istismar ettiği, haksız kazanç sağladığı tescil edilmiş oluyor. Bu durum hem piyasa düzenini bozuyor, hem de kamuoyu vicdanını rahatsız ediyor.
Bir şirket kurarak piyasada iş yaparsanız, kimseden izin almak zorunda değilsiniz... Ancak aynı yolla bankacılık yapamazsınız... Çünkü bankacılık bir devlet imtiyazıdır. Bu imtiyazı BDDK veriyor. Bankaların kurulması ve yurt dışında şube açmaları kurul kararı ile oluyor. Yasa 7 üyesi bulunan kurulun banka izni için en az 5 üye ile karar vermesini öngörüyor.
Bankaların tüketiciden çeşitli adlar altında aldığı paralar gerçekte gizli faizdir. Yukarıdaki örnekte tüketici 57 bin lira kredi alıyor. Ancak eline geçen kredi 3.510 lira daha eksik, yani 53.490 lira oluyor. 2007 yılında tüketici kredilerinde aylık faiz oranı ortalama yüzde 2, yani yıllık faiz oranı ortalama yüzde 24’tür. Bu faizi 57 bin lira değil de ele geçen 53.490 lira üstünden hesaplarsak, faiz oranı yüzde 25.6 oluyor. Gizli faiz almak hangi hukuka, hangi vicdana sığar? Bir devlet imtiyazı olan bankaların, tüketiciden hukuk dışı para almasına, gizli faiz almasına, devlet ve hükümet neden seyirci kalıyor? BDDK, hukuk dışı uygulama yapan bankaların imtiyazını iptal edebilir. Veya ceza uygulayabilir. Neden yapmıyor?
Siyasi iktidar vatandaşı koruyacağım diye, özel hayatına kadar iniyor... Mahkeme kararları ile tescil edildiği halde, tüketicinin bankalar tarafından soyulmasına neden seyirci kalıyor? Bankaların tüketicinin cebine el uzatmasına neden izin veriyor? Bankalara bu imtiyazı verenler, aynı bankaların bu haksız ve kanunsuz uygulamalarından dolayı müteselsil olarak sorumlu olmaları gerekmez mi?
Tefeciliğe ceza veren bir düzen, gizli faiz alan ve tefeci faizinin üstünde faiz alan bankalara neden kayıtsız kalıyor? Söz gelimi bankalar kredi kartlarından yüzde 24.24 avans faizi ve yüzde 30.24 gecikme faizi alıyorlar. Dünyada faiz oranları sıfır iken, Türkiye’de faiz oranları yüzde 7-8 iken, bankaların yüzde 30 faiz alması tüketiciyi istismar ötesinde piyasa düzenini de bozuyor ve ülke riskini artırıyor.
Tüketici, bankaların kazığını bile bile yiyor... Çünkü paraya sıkışan, mecbur kalanların, bankalarla pazarlık yapma imkanı yoktur. Tüm bankalar da yaklaşık aynı faizi uyguluyor. Faiz olarak tüketicinin bir tercihi olamıyor. Aldıkları haksız paralar da birbirine yakın.
Dahası, bankaların banka ve kredi kartlarından da aynı oranda faiz alıyorlar. Yani bir yerde aralarında bir kartel oluşturmuşlar. Kartelleşme ise Anayasaya aykırıdır.
Bazı hükümet üyeleri de bu durumdan açıkça şikayet ediyor. Ancak maalesef fiiliyatta değişen bir şey yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları