Bankaların hesap-kitabı
Tarih 4 Ağustos 2016, Cumhurbaşkanı Erdoğan TIM toplantısında konuştu. Erdoğan konut alımlarında özellikle devlet ve özel sektör bankalarının faiz oranlarını yıllık yüzde 9'a doğru çekmelerini istedi.
Bu açıklamadan sonra özel bankalar arasında ilk Denizbank konut kredisi faiz oranlarını yüzde 1'in altına indirdi. Banka Genel Müdürü Hakan Ateş, bir açıklama ile bu müjdeli haberi duyurdu. Kamu bankalarının 0.85'e kadar düşürdüğü faiz oranını 5 yıl vade için özeller 0.99'a kadar çektiler.
Aradan daha 1 ay geçmeden bankacılar tekrar faizi konuşmaya başladı.
Daha önce "duvara toslayabiliriz" uyarısı ile ekonomi yönetiminin tepkilerini çeken Denizbank Genel Müdürü Ateş bu kez de farklı bir çıkış yaptı.
Ateş, "Biz yüzde 12 ile mevduat toplayıp yüzde 9 ile konut kredisi verirsek işletme olarak topu dikeriz" dedi.
Hakan Ateş bu açıklaması ile Cumhurbaşkanı'na gizli bir eleştiri de yapmış oldu.
Yani faiz indir demeyle olmaz. Enflasyonun düşmesi lazım. Ülkenin büyümesi lazım.
Hakan Ateş haklı mı?
Kesinlikle haklı. Yerden göğe kadar. Hiçbir bankacının cesaret edemediği şeyleri basının karşısında söyledi.
Bankalar arasında gizli bir faiz yarışı var. Vade kısa. 1 aylık vadeye bazı bankalar yüzde 12 faiz veriyor. Bankalar mevduat toplar, bunun üzerine kârını koyup kredi olarak verir. Yüzde 12 ile para toplayan bir bankanın en az 15 ile para satması lazım. O halde mevcut şartlarda konut kredisinde yüzde 9 faiz çok zor. Peki kamular nasıl veriyor?
Orası kamuların sorunu. Nasıl olsa zararı vatandaş ödüyor.
Bakan uyardı
Her fırsatta Merkez Bankası'nın faizleri indirmesi için çağrı yapan hükümet yüzde 12 mevduat faiz itirafından rahatsız oldu. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli bankalara mevduat faizi yarışından vazgeçmeleri çağrısında bulundu.
Bakanın çağrısı ne kadar ekonomik olarak gerçekçi orası da tartışılır.
Ancak her zaman söylediğim gibi Türkiye'de bankalar maalesef kontrolsüz bir kâr hırsı ile çalışıyorlar. Kriz söylemi ile personel çıkartan ve şube kapatan bankaların 6 aylık bilançolarında yüzde 100'ün üzerinde bir kâr artışı görüldü.
Bu kârlar nasıl elde ediliyor?
Tabii ki Türk halkının üzerinden. Bankalar şu an bankacılık yapmıyor. Tefecilik ve sigortacılık yapıyor. Sanayiye destek yerine kendisine bireysel kredi için gelen vatandaşlara zorla ve hatta kandırma yöntemleriyle sigorta satıyorlar.
Hiçbir zaman riske dönüşmeyecek poliçeler 3 bin liralık krediyle 200-300 liraya veriliyor.
Hükümet eğer bankaların yeniden sistem içine dönüp ülkenin kalkınmasını sağlamak istiyorsa önce bankaların sigortacılığının önüne geçmeli. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti 2 yıldır zorla kesilen poliçelere dur diyemedi. Bankalar hep arkadan dolanıp vatandaşa zorla poliçe sattı.
Havadan para kazanmaya alışmış bir sektör kalkıp da risk oluşturacak bir krediyi verir mi?
Az para çok kazanç.