Bankacının feryadı...
BDDK!
Tam açılımı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu.
Dünya finans piyasalarında örnek gösterilen bu kurul, bankaların tuvaletleri hariç her şeyine karışıyor, onları uyarıyor ve sistemin işlemesini sağlıyor.
Dünyada bankalar bir bir batarken Türkiye’de dimdik ayakta durmalarının en büyük etkeni, bu kurulun aldığı tedbirlerdir. Özellikle büyük bir bölümü yabancıların elinde olan Türk bankacılığında temettü transferine izin vermemesi, sektörden para çıkışını da önledi. Yani Avrupa’da sıkıntıda olan bankaların Türkiye’deki iştiraklerinden kâr aktarmalarına izin vermedi.
BDDK’nın son çıkışı SMS ücretlerine oldu.
Bankalar, internet işlemlerinde güvenlik olarak kısa mesaj kullanıyorlar. İşlem yaparken banka sizin cebinize kısa mesajla şifre yolluyor. Bu da hesabınıza başkalarının erişimine engel oluyor.
Yine ilk kez Türkiye’de hayata geçirilen bu uygulama, şu an için ücretsiz. Bankalar kendilerine mali yük getirdiği için kısa mesajlardan 25 ile 50 kuruş almak için çalışma yaptılar.
İşte bu noktada BDDK hemen gerekli uyarıyı yaptı. “2 kuruşa aldığın mesajı, vatandaşa 50 kuruşa satamazsın” dedi.
BDDK için söylenecek tek söz, “Helal olsun”dur. BDDK’ya helal olsun diyoruz ama bizim helalliğimizle bu işler olmaz.
BDDK’nın üzerinde büyük bir vebal var. O da bankaların tuvaletlerinden sonra karışmadığı tek şey olan, bankacıların çalışma koşulları. Bankalar her geçen gün daha da ağırlaşan çalışma şartlarından dolayı adeta modern köle pazarına dönüştü. BDDK’dan tık yok!
Her halde 100 bine yakın bankacının değeri bu kurum nezdinde 2 kuruşluk SMS kadar yok. Bankacıların feryadı büyük. Bu adeta isyana dönüştü.
Her geçen gün ağırlaşan hedef baskıları, bankacıların psikolojilerini bozmuş, ilaca bağımlı bir hale getirmiş.
Bir bankacıdan gelen elektronik posta aynen şöyle:
“Türkiye’nin en büyük ve en karlı bankalarından birinde çalışıyorum. Sabah mesaimiz 9’da başlıyor ama müdürün isteği ile 8’de geliyoruz. Gelen ve kuyruk oluşturan müşterilerle ilgilenmenin dışında verilen hedefler akla ziyan. Şu kadar kredi kartı satacaksın, şu kadar kredi kullandıracaksın, şu kadar sigorta satacaksın, şu kadar emeklilik sigortası satacaksın. Her gün sayıları katlanarak artan abuk sabuk hedefler.
Tamamlamazsan işten atılma tehdidi, tamamlarsan bu defa katlanarak karşınıza çıkan yeni hedef. Yasal olarak 5’te biter mesai ama gece 10-12’ye kadar devam eden zoraki çalışmalar. Ne aile hayatımız kaldı ne de sağlığımız. Bir de hafta sonu eğitimleri. İşe girişte attığımız imza ile adeta bizi köleye dönüştürdüler.”
Buna benzer şikayetlerle dolu yüzlerce posta geldi. Bazıları korkudan sahte isimlerle yazılmış. Bazıları ise canlarına tak ettiğinden banka postasıyla yollanmış feryatlar.
Mesai saatleri kanayan bir yara.
BDDK, gece geç saatlere kadar yanan ışığın hesabını neden sormaz!
Senin çalışma saatlerin belli. Bu insanları bu saate kadar neden tutuyorsun diye neden hesap sormaz.
100 bin bankacının 2 kuruşluk SMS kadar değeri yok mu?
10 liralık kart aidatı için aylardır çalışma yapan bu kurul, modern köle pazarına neden dur demez? Bu 100 bin insanın günahı sadece BDDK’nın değil.
Çalışma Bakanlığı da BDDK kadar suçludur. Tarlada çalışan tarım işçisi için özel yasa çıkartan bir bakanlık, eğitimli bu insanlar için kılını bile kıpırdatmıyor. Nerede iş müfettişleri?
Gece 12’ye kadar ışığı yanan bankanın kapısını neden çalıp, “Bu insanları hangi yasalar çerçevesinde bu saate kadar çalıştırıyorsunuz” demiyor.
Yoksa onlar da mı sermayeye boyun büküyorlar. Bankalar hakkında basının tek kelime olumsuz haber yapmaması için yasa çıkartan siyasiler de mi sermayeye boyun eğiyor.
Bankacılık sektörü çalışanları şu an isyan ediyor ama isyanı ne duyan var ne de gören.
Ya, bankacıların hakkını aramak esas görevi olan BASİSEN?
Adını sadece futbol turnuvası ile duyuran bu sendika ile ilgili şikayet postalarının ardı arkası kesilmiyor.
BASİSEN ve başarılı (!) futbol turnuvasına ise bir sonraki yazımda değineceğim.