Bankacılıkta hareketli günler
Amerika’nın sıcak parası Türkiye’de en çok bankalara yaradı. Bankalar son 5 yılda resmen altın çağını yaşadı. Şimdi ise bankacılık sektöründe bir panik var. Amerika’nın artık bol keseden para dağıtmayı bırakması Türkiye’de paranın maliyetini artırdı.
Daha önce yurt dışından ucuz doları alıp, Türkiye’de vatandaşa satan bankalar bir de sıcak para girişinden dolayı dövizin düşmesiyle birlikte katmerli kâr elde ediyorlardı.
Avrupa’da bankalar zarar ederken Türk bankaları müthiş kârlar açıkladı. Tabii ki bu kârı gören, bankaları satın aldı.
Balayı bitti. Şimdi bankalar 2014 yılına kötü başladı. Faizlerin artması, yurt dışındaki kaynakların maliyetinin yükselmesi ve hükümetin aldığı bazı tedbirler bankaları olumsuz etkiledi. Konut kredileri neredeyse durma noktasına geldi. Tüketiciye bir SMS ile verilen kredi dönemi artık bitti. KOBİ’ler deseniz zaten bitik, kredi alacak durumda değil. Kredi kartlarını artık yoldan çevirdikleri insanlara veremiyorlar. Anlayacağınız sıkıntılı günler başladı.
Bu durum, yabancı ortakları rahatsız etmeye başladı bile. Kredi derecelendirme şirketi Standard and Poor’s, Türk bankacılık sektörünün fonlama risklerinin yüksekten çok yüksek seviyelerine çıktığını açıklamıştı. Bunun için de bazı bankaların adını sıralayarak yabancı ortakların sermaye enjekte etmelerini önermişti.
Özellikle Türkiye’deki ballı dönemin sonuna yetişen yabancı sahipler şu anda adeta şaşkınlar. Müthiş paralara aldıkları bankalarda zor dönemin başlaması onları rahatsız etmeye başladı. Çünkü onlar milyar dolarları bu bankalara verirken, bu kârlı dönemin hep devam edeceğini düşündüler.
Şimdi takke düştü kel göründü.
Bundan sonra genel müdürler oturdukları yerden ahkam kesemeyecekler. Banka yöneticilerinin gerçek başarısı bundan sonra ortaya çıkacak. Finansal sihirbazlık ya da başarılı bir orkestra şefliği bundan sonra görülecek. Önemli olan böyle bir dönemde başarılı olup kendini göstermek.
Transfer başladı
ankacılık sektöründe sıkıntı büyürken, Şekerbank, Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk’ü transfer etti. Denizbank, sektörde en çok dikkat çeken bankalar arasında ilk sırada geliyor. Özellikle Zorlu Grubu’ndan Belçikalılara satışı ve hemen sonrasında Ruslara geçmesi, en önemlisi hızlı büyümesi sektörde hep konuşulan bir banka olmuştur. Şekerbank’ın, Perakende Satış’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk’ü transfer etmesinde de en büyük etken Denizbank’ın bu alanda oldukça başarılı olmasındandır. Gökhan Ertürk’ün, Denizbank’ta büyük başarılara imza atan bir yönetici olarak Şekerbank’a böylesine sıkıntılı bir dönemde nasıl bir katkı sağlayacağını önümüzdeki dönemde net bir şekilde göreceğiz. Ancak mevcut konjonktür, Ertürk’ün işinin çok da kolay olmayacağını gösteriyor. Kulislerde konuşulan bir başka konu ise Gökhan Ertürk’ün Denizbank’tan ayrılması ile birlikte bankanın bireysel kanadının ciddi boyutta zayıflayacağı. Ben şahsen buna katılmıyorum. Gökhan Ertürk gerçekten başarılı bir bankacı. 2009 yılından bu yana Denizbank’a çok şey katmış olabilir ama o bankada bir Hakan Ateş gerçeği var ve bu da unutulmamalı. Zorlu gibi zor bir patronla bir tabela bankasını alıp büyütmek ve önce Belçikalılara sonra da Ruslara satmak, Hakan Ateş gibi bir yöneticinin eseridir. Üstelik her satış sonrası koltuğunu koruyabilmek de tartışılmaz bir başarı hikayesi.
Bu nedenle Gökhan Ertürk’ün gidişinin Denizbank’ta çok büyük bir olumsuzluk yaratacağına inanmıyorum. Ancak Ertürk’ün Şekerbank’a çok şey vereceği de bir gerçek. Denizbank’ı bu konuda bekleyen en büyük tehlike, Gökhan Ertürk’ün daha önce çalıştığı bazı isimleri de Şekerbank’a transfer etmesi olacaktır. Nitekim bu konuda bazı isimler şimdiden konuşulmaya başlandı bile.