Onlar bankacı.
Bu işi meslek olarak seçen insanlar. Çocukluklarında gördükleri bankacı profiline hayran kalıp bu mesleğe severek giren insanlar.
Sayıları toplamda 200 binin üzerinde.
2000 yılının ilk yıllarına kadar şehrin en itibarlı insanlarıydı.
Banka müdürleri protokolde yer alırdı.
Herşey 2002 yılından sonra değişti. Krizden yeni çıkan Türkiye’de el konulan bankalar bir bir yabancılara satıldı. Hükümet sevinç içindeydi. Çünkü Türkiye’ye yabancı sermaye giriyordu. Türk bankalarını neredeyse bugünün 6 aylık karı karşılığında satın aldılar.
Herşey öyle hızlı gerçekleşti ki, bir anda sistemin yüzde 70’in üzerinde bir bölüm yabancılaştı.
Bugün bir kaç bankanın dışında neredeyse tamamı yabancı sermayenin kontrolünde. Halen Türk kalmayı başaranların da borsadaki hisselerinin yüzde 90’nı yabancılarda.
Yabancıların Tük bankacılık sistemine girmesiyle birlikte bankacılık da değişti.
Yabancılar Türkiye’yi bankacılık sektörünün Çin’i haline getirdi.
Ücretler düşürüldü, mesai saatleri arttırıldı.
Tabiri caiz ise tam bir köle pazarı oluşturuldu.
Faiz dışı gelir
Türkiye’de bankalar faiz dışı geliri keşfetti. Dünyada bankalar para faiz ile para toplar ve bunu kredi olarak satar. Türkiye’de yasal boşluklardan da faydalanan bankalar faiz dışı gelire yöneldi. Nitekim bankaların bilançolarında faiz dışı gelir önemli bir kalem olarak karşımıza çıkıyor.
Bankaların faiz dışı gelir kaleminin büyüklüğü dönemin başbakanı Erdoğan’da öfkelenmesine neden olmuş ve, “Faiz dışı gelirden elde ettiğin parayı gömüleceğin mezar almaz. Bu komisyonu almayın” demişti. Ancak Erdoğan’ın bu sert çıkışına rağmen bankalar faiz dışı gelir kalemini her geçen gün biraz daha arttırıyorlar.
Ne iş yaparlar?
İşte bu faiz dışı gelir arttırma derdinde olan bankalar çalışanlarına her geçen gün yeni bir iş yükü bindiriyorlar.
Banka şubelerindeki personeli sigorta personeli gibi çalıştıran bankalar ya iştirakleri olan ya da anlaşmalı sigorta şirketlerinin poliçelerini satmaya zorlanıyorlar. Cüzdan sigortasından tutun da, eğitim, sağlık, trafik, seyahat, hayat, birikim, emeklilik gibi onlarca sigorta türü banka personeline hedef olarak verilip zorla sattırılıyor. Belirli miktarda sigorta poliçesi satmayan personel işten kovulma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor.
Kuyumcu personel
Bankaların personeli biraz daha sömürme çabaları, bankacıları kuyumcu çırağı haline getirdi. Bankalar kuyumcular gibi her türlü altın alımına başladılar. Belirli miktarda altın toplama bankacılara hedef olarak sunuluyor.
Haksız rekabet
Bankaların kuyumcu ve sigorta acentası gibi çalışmaları haksız rekabete de neden oluyor. Sigorta acentalığı için belirli miktar sermaye koyan ve yeni personel çalıştıran sigortacılar, bankalarla rekabet etmekte zorlanıyorlar. Bankaların personele ekstra ücret ödememesi nedeniyle sigortacılıkta ve kuyumculukta rekabet kurallarını çiğniyorlar.
