Bak şu konuşana…
Biz millet olarak aklımızla alay edilmesine alışkınız da, şu meşhur klişesiyle ifade etmek gerekirse "dünya halkları(!)" nasıl tahammül ediyorlar buna!
***
İkinci Dünya Savaşı'nın küllerinden doğmuş…
Savaştan sonra, oluşan yoklukları, yoksullukları, harap ve bitap hali, çaresizlikleri kullanıp, kâh "barış", kâh "demokrasi", kâh "özgürlük" maskeli işgal, tecavüz, darbe ve katliamlarla dünyayı kendi sömürgeci emellerine uygun şekilde yeniden dizayna çalışmış ABD'nin kalbinde kurulmuş…
İran petrollerini millileştiren Musaddık'ın, Afganistan'ın direnişçi lideri Şah Mesud'un, üs projesine karşı çıkan Lübnan Başbakanı Hariri'nin, Şili'nin bakır kaynaklarını kamulaştıran Allende'nin, Vietnam Devlet Başkanı Diem'in, Saddam Hüseyin'in, Muammer Kaddafi'nin katili, Hawaii, Meksika, Küba, Porto Riko, Honduras, Nikaragua, Guatemala, Pakistan, Afganistan, Kamboçya, Endonezya, Türkiye, Yugoslavya, Ukrayna darbecisi/işgalcisi, Japonya'nın, Irak'ın, Suriye'nin "nükleer Azraili(!)"i ABD'nin "daimi üye" sıfatı taşıdığı…
Cezayir soykırımcısı, Tunus, Mali, Gana, Benin, Gine, Madagaskar, Ruanda, Fas işgalci ve işkencecisi Fransa'nın "daimi üye" sıfatı taşıdığı…
Hindistan soykırımcısı, Kızılderili ve Aborjin katili, Dresden, Tazmanya, Amritsar, Bengal katliamcısı, dünyanın en köklü sömürge imparatorluğunun kalıntısı İngiltere'nin "daimi üye" sıfatı taşıdığı…
Tiananmen'in dili olsa… Hem kendi "ırkından" olanlara dönük politikaları, hem de Doğu Türkistan Türklüğüne uyguladığı sistematik zulüm ve vahşetle bir işkence markası haline gelen Çin'in "daimi üye" sıfatı taşıdığı…
Hayvan vagonlarıyla sürülen Kırım Türkleri'nden, Afganistan'da tank paletleriyle ezilen çocuklara kadar elinde milyonlarca insanın kanı olan, Orta Asya'da asimilasyonun kitabını yazan Rusya'nın "daimi üye" sıfatı taşıdığı…
Ve bu beş ülkeden birini bile işlediği emsalsiz insanlık suçlarından "sorumlu" tutamamış…
Hepsini geçtim, hap kadar Ermenistan'a, ne "Hocalı Soykırımı" ne de Azerbaycan'da yıllardır devam eden işgalinden ötürü etkili ve kalıcı bir tek yaptırım uygulayamamış olan Birleşmiş Milletler, "Türkiye'yi, Suriye'deki Kürt savaşçıların ve politikacıların ölümünden uluslararası hukuka bağlı olarak sorumlu tutulabilir"miş!
Kapakların efendisi: Macaristan
AB üyesi Macaristan'ın, AB'ye rağmen, Türkiye'ye verdiği desteği itibarsızlaştırmak için ne yapacağını şaşıranlara kapak oldu mu;
AB Türkiye'ye yaptırım alırken, AB Üyesi Macaristan, Bakü'de düzenlenen "Türk Konseyi" zirvesine katıldı ve diğer Türk Dünyası ülkeleriyle birlikte "Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nın terörizmle mücadeleye, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına, Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ana vatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını" paylaştı!
***
2013 yılından bu yana Türkiye ile yürüttüğü "Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi"ne, 15 Temmuz 2016'da uğradığımız alçaklıktan sonra sergilediği duruşa, Budapeşte'de, Zigetvar'da ve daha birçok ilindeki baskın "Türk" izlerine, Gül Baba'ya, karşılıklı açtığımız Türkoloji ve Hungaroloji kürsülerine, bağrında Birinci Dünya Savaşı'na katılan 15. Kolordu şehitlerimizin bulunduğu Galiçya Şehitliği'ne, Büyükelçiliği ve Başkonsolosluğu dışında Türkiye'de faaliyet gösteren tam 7 fahri konsolosluğu bulunmasına, Türk Dünyası öğrencilerine sağladığı burs imkanlarına, -dün sabah Fox TV'de, İsmail Küçükkaya'ya konuk olan Prof.Dr. Kürşad Zorlu söyledi- 1,5 milyar dolarlık Eximbank kredisini Türk Konseyi üyesi ülkelerin iş dünyasına açmasına, her yıl biraz daha görkemlileşen Turan Kurultaylarına rağmen Macaristan ile Türkiye arasındaki "muhabbeti" göremeyenler, her fırsatta ülkesinin "Kıpçak Türk ilkelerine sahip olduğunu" vurgulayan Macaristan Başbakanı Victor Orban'ın dün Türk Konseyi'nde BİR KERE DAHA sergiledi tavrı görebildi mi?
Ya da şöyle mi sormalıyım acaba:
Pakistan'ı, Katar'ı değil de ısrarla Macaristan'ın dile dolanmasının, oluşan rahatsızlığın sebebi gerçekten Macaristan'ın iddia olunan samimiyetsizliği mi, yoksa ülkenin Soros'un yoluna çıkardığı bütün engelleri aşa aşa iktidar olan, Barış Pınarı Harekatı'ndan çok önce küresel liberal sisteme bayrak açmış olan lideri mi?