2009 yılında yerel seçim adaylarını tanıtırken bilge, dahi ve üst insan sıfatını hak eden Bahçeli şu hesabı yapmıştı: "2009 yılındayız. 2009'un sıfırlarının üzerine çarpı koyun, atın. İki sıfırı kaldırdık. Ne kaldı 29. 11 ile 29'u toplayın ne oldu, 40. Milliyetçi hareketinin 40. yılı. Bunlar tesadüf olamaz..."
Dahi lider 6 Aralık 2010'da da şu gerçekçi (!) hesabı yapmıştı: "Her ülküdaşıma bir görev düşüyor. Hayatında MHP'ye hiç oy vermemiş ilkokuldaki 5 arkadaşını bulacaksın. Ortaöğretimden 5 arkadaşını bulacaksın. Askerliğinizi yaptığınıza göre 5 asker arkadaşınızı bulacaksın. Mahalleden 5 arkadaşını bulacaksın, sokaktan da 4 arkadaşını bulacaksın. Toplayın 24. 49 milyon seçmen var, bunu 24'e bölerseniz ortaya çıkan rakam ülkücülerin oy temin etmesini gerektiren hane sayısını verir. Demek ki 19 milyon alabilirsek MHP iktidar olur. Bu inandırıcı olmayan bir hesap mı?"
Bahçeli iktidar olamamışsa bu askerden, okuldan, sokaktan beşlerce arkadaş bulamayanların suçudur!
"FETÖ'cü vekillerim var!"
Uzun olmayan bir süre önce bu bilge, dünyaya az gelir dahi (!) lider Habertürk yayınında partisi içinde FETÖ'cü vekillerin olduğunu ve bu isimlerin kimler olduğunu bildiğini açıklamış ve şu cümleleri kurmuştu: "Bizim partimizin içerisinde Fetullah Gülen hareketiyle ilgili ilişkili olanları ben biliyorum. Şu anda hâlâ var. İleriki aşamada nasıl olacak onu bilemiyorum. Milletvekili de var başkası da var."
Bu sözler edildikten sonra aradan onca zaman geçmesine rağmen bu sözleri eden zatın partisinde FETÖ'cü olduğunu bildiği vekillerle ilgili olarak hiçbir adım atmadı. Ya da o adım atacaktı da bizim bilmediğimiz birileri elini mi tuttu, onu da bilmiyoruz. Adeta bu sözleri ettikten sonra Bahçeli sağ kulağının üzerine yattı.
İşte tam o sıralarda FETÖ'yle kucak kucağa fotoğraf çektiren yüzlerce vekili olan, FETÖ'yle sarmaş dolaşın çok ötesinde etle tırnak gibi iç içe geçmiş olan AKP'nin yetkilileri 'bizde FETÖ'cü milletvekili yok' diyen türden bilimsel (!) açıklamalar yapıyorlardı.
Bir süre önce de Bahçeli, FETÖ konusunda duyduğu hassasiyete bağlı olarak şunları söylüyor: "Asker kanadının üzerine gidildi, peki bunlar Allah muhafaza netice almış olsalardı devleti kim yönetecekti, bürokraside kimler olacaktı? Bunların üzerine gidilmesi lazım."
Bu konuda da Bahçeli'nin kader birliği yaptığı, MHP'yi bir çek gibi ciro ettiği AKP'e hiçbir adım atmadı.
"İmza verenleri takip edin!"
Dünü unutun gelelim bugüne Bahçeli bu defa FETÖ'yle ilgili olarak bilimsel açıklamalarına bir başka biçimde devam etti.
Cumhurbaşkanı adayı olmak Türk Milletinden yüz bin imza toplamaya başlayan liderleri sabote etmek için aynen şunları söylüyor: "FETÖ darbe hareketinden 15 gün sonra OHAL kabul edildi ve uygulamaya kondu. Çok sayıda silahlı kuvvet mensubu, öğretim kadrolarında uzaklaştırma, görevden alma oldu. Bunların aileleri, çevreleri var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı, FETÖ'nün seçmen ayağını hiç takip etmişler mi? Bunlar hangi adayın etrafında toplanabilir? Bunlar benim kafamı kurcalıyor. Etmezse 100 bin kişinin içerisinde FETÖ, PKK desteğiyle bir aday taraması yapılacaksa FETÖ'nün seçmendeki siyasi ayağının hangi aday etrafında toplandığı etrafında kanaat oluşabilir."
Bahçeli'nin bu sözleri Adalet ve İçişleri bakanlarına, imza verenler hakkında "takibat başlatın" talimatıdır.
Bu sözlerin amacı Türk Milletini korkutarak Cumhurbaşkanı adaylığı için imza verecek yüz binlerce kişiyi caydırtmaktır.
Her şey bir yana hâlâ bu Bahçeli, abuk sabuk lakırdılarına pabuç bırakacak vatandaşın Türkiye'de kalmadığının farkında değil!
