Bahçeli’nin elindeki 27 Nisan bombası..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 27 Nisan muhtırasının AKP’yi öne çıkarmak için kurgulandığı iddialarını dile getirince buna Tayyip Erdoğan değil, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik cevap verdi.
Her konuda konuşan Tayyip Erdoğan, bu konuda topa neden giremiyor acaba?
Bahçeli, “Genelkurmay Başkanlığının sitesinden yayımlanan 27 Nisan bildirisi, AKP’nin siyaseten ivme kazanması için planlı, sistemli ve sinsi bir hamle midir? Bunlar reddediliyorsa, 12 Eylül’e kadar uzanan AKP zihniyeti, neden kendisine karşı yapılan bu demokrasi dışı müdahaleye sessiz durmayı tercih etmiştir?” diye sormuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da aynı konu üzerinde durmuştu.
***
Devlet Bahçeli, somut bir iddiayı gündeme getirdiği zaman üzerinde düşünmek gerekir. Çünkü bugüne kadar ortaya attığı bütün iddialar doğru çıktı. Bahçeli, teyit edilmiş kesin bilgi sahibi olmadığı bir konuda konuşmaz. Mesela “Hükümet PKK ile görüşüyor” dedi. Tayyip Erdoğan, “Bu iddiayı ispatlayamayanlar şerefsizdir” diye cevap verdi. Herhalde, bu gizli görüşmenin devlet sırrı olarak kalacağına çok güveniyordu. Fakat, henüz bilinmeyen bir kaynak görüşmelerin ses kayıtlarının bir kısmını açıkladı. Tayyip Erdoğan, MİT müsteşarını kastederek, “O görüşmeler için ben görevlendirdim” demek durumunda kaldı.
Bugünden baktığımızda çıkardımızı sonuç o ki Bahçeli’nin elinde Oslo görüşmeleri konusunda somut bilgiler vardı. Görüşmelerden Mehmet Ağar’ın da haberi vardı ki ön almak istemiş ve “düz ovada siyaset” demişti..
***
27 Nisan muhtırasının AKP’ye puan kazandırmak için düzenlendiği yolunda basında birçok yorum çıktı. AKP sözcüleri de bu muhtıranın kendilerine en az 10 puan kazandırdığını belirtmişlerdir. Sözde bu muhtıra, “Ne mutlu Türküm diyene” diyemeyenlerin Cumhurbaşkanı olmaması için verilmişti. Ancak “Ne mutlu Türküm diyene” anlayışını saçmalık olarak gördüğünü açıkça söyleyen Abdulllah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini 27 Nisan muhtırası sağladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
konu ile ilgili soruya şöyle cevap verdi:
“27 Nisan bildirisinden çok kısa bir süre sonra ben sayın Büyükanıt ile Genelkurmay’da baş başa 2 saat 10 dakikalık bir görüşme yaptım. O zaman da Sayın Büyükanıt bunun kesinlikle bir muhtıra olmadığını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hassasiyetinin kamuoyuyla paylaşıldığını ve burada kimlerin üzerine ne alması gerektiği ile ilgilenmediklerini bana söylemişti. ‘Bu bir muhtıra asla değildir. Biz burada bazı duyarlılıklarımızı ifade ettik, ilk defa yapılan bir şey de değildir’ gibi bir açıklama yapmıştı. Detayına girmeyeyim. Şimdi birisi bu ‘muhtıra’ diyor, biri ‘değildir’ diyor. Nitekim hükümet bunu bir muhtıra olarak algıladı ve buna gerekli cevabı verdi. O muhtıra bir paçavraya dönüştü. Hükümetin duruşuyla, hükümetin buna verdiği cevapla, o muhtıra ise bile o bir kağıt parçasına, bir paçavraya dönüştü.
Şu anda TBMM’de bir araştırma komisyonu kuruldu bu araştırma komisyonu bütün darbelerle 12 Mart da dahil olmak üzere bütün darbelerle, muhtıralarla ilgilenecektir ve burada çok ciddi araştırma yapılacaktır. Bir rapor hazırlanacaktır. Eminim ki bu rapor bizi de kamuoyunu da aydınlatacaktır ve icra organının da yol haritası olacaktır. Yargıya çok büyük bir hazırlık yapılmış olacaktır belki bununla.”
***
Net olarak görülüyor ki, AKP’nin önde gelenleri, 27 Nisan muhtırasının perde arkasının ortaya çıkmasını istemiyor, bundan fena halde korkuyor, Dolmabahçe’de Tayyip Erdoğan ile Yaşar Büyükanıt’ın ne görüştüğünün bilinmesini hiç istemiyor.
Bahçeli’nin bu konuda da somut bilgi sahibi olduğu anlaşılıyor. Öyleyse yakında bomba patlayacak demektir.
Meseleyi komisyona havale etmek, uyutma taktiği olarak algılanır. Diğer darbe veya darbe girişimi ididiaları için davalar açılır, geniş tutuklamalar yapılırken 27 Nisan muhtırasının komisyona havale edilmesi, gerçeklerin halktan gizlenmekte olduğunu gösterir.