Bahçeli'nin el öpme planı...
Parlamenter sistem ortadan kalkmasına rağmen TBMM'nin 27. dönem yemin töreninde tartışmalı anlar vardı. MHP içinde imza toplama işi başlayıp 24 Haziran seçimlerine kadar geçen 3 yıl içinde, ağza alınmadık hakaretler, akla hayale gelmeyen iftiraların dahası, ar-namusa laf etmeye kadar varan hayasızlıklar yaşandı. Türk seçmeninin olağanüstü beklentiye girdiği İYİ Parti hakkında Bahçeli ve tayfası, bu partinin Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve kurucularına yönelik ne FETÖ'cülüğünü, ne ipsiz-sapsızlığını, dış odaklığını, hainliğini bıraktı. 25 Haziran'dan itibaren ne değişti de Bahçeli, İYİ Parti yöneticileri ve milletvekillerine iltifat ediyor. Düğün değil, bayram değil. Niye tebessümle, alkışla, el uzatıyor? Uzayıp gidecek binlerce soru olabilir. Bütün bunlara cevap verebilmek, hayatın olağan akışında değerlendirebilmek için "Bahçeli'yi anlama kılavuzu" gerekli. 40 akademisyen bir araya gelse böyle bir kılavuz yazabilir mi bilmem. Fotoğraf karelerini ayrı ayrı uzunca değerlendirmektense resmin tamamını okumakta fayda var.
***
1997 koşullarında merhum Türkeş'in koltuğuna oturtulan Bahçeli ilk günlerdeki ılımlı tavrını iktidar ortağı olunca değiştirip, birileri tarafından önerildiği halde uygulamaya konulmayan "Başbuğ" rolünü benimsedi. Türk Milliyetçiliği hareketinin 40 yılık geleneklerini değiştirerek, selefi kültürünün ürünü olan "biat"ı şart kılmaya başladı. Türkeş döneminde sadece genç Ülkü Ocaklı gençlerin "Başbuğun elini öpme" ritüeli Bahçeli ile beraber partinin tamamını kapsadı. Kendisinden yaş olarak büyüklere bile, kendinin dizayn ettiğini iddia ettiği yüzüklü elini uzatarak öptürmeye başladı. Oysa bu davranış şehirli kültüre sahip olması gereken Türk Milliyetçilerine yakışmadığı gibi Araplar, selefi anlayışı ve tarikat şeyhlerinin alışkanlığıydı. Adettendir şeyhinin ipine sarılanlar, şeyhlerini görünce "şartlı refleks" gösterip doğruca elini-eteğini öper. Türkün töresinde el öpme yoktur. Osmanlı'ya da Araplardan geçmiştir. Lafı uzatmayalım. Lafa gelince bazı cemaatleri eleştiren Bahçeli sergilediği tavırları ile bir nevi "MHP Tarikatı Şeyhliği"ne büründü. Teşbihte hata olmaz ama sosyolojik sonuç bu çıkarıma vardırıyor.
"Operasyonel Parti" haline dönüştürülen MHP'de o koltukta kalabilmek için AKP hükümetine "kayıtsız-şartsız teslim olan" Bahçeli, o seçimlerde ne Cumhurbaşkanı adayı çıkardı ne de seçmene iktidar olma hedefini koydu. Dahası "koalisyon ortağı olmayı ahlaki bulmuyoruz" bile diyerek, kahvehane kültürünün "yancılığı"na talip oldu... Seçim çalışması, miting bile yapmadan "derin operasyonlar" ile yüzde 10'un biraz üzerine çıkıp partisinin "kilit" olduğunu açıkladı. Bir Allah'ın kulu anahtarın kimin elinde olduğunu sormadı bile... Oysa gelişmeleri yakından takip edenler anahtarın yıllardır Erdoğan'ın elinde olduğunu biliyor.
"Kilit" olduğunu iddia eden Bahçeli, baskın seçimle İYİ Parti'yi sandığa götürmemeyi planlamıştı. Bu oyunu CHP'nin bozacağını Bahçeli de Erdoğan da hesaplayamamıştı. Nitekim henüz 9 aylık bile olmayan İYİ Parti beklenenin altında bile olsa 43 vekil ile TBMM'ye girdi. Önemli bölümü MHP'den kopmuş olan kişilerden oluşan İYİ Parti'ye karşı yeni bir "operasyon" planlayan Bahçeli aynı zamanda anahtarı elinde bulunduran Erdoğan'a karşı elini güçlendirmek için harekete geçti. Yemin için henüz genel kurul salonuna girmeden kuliste, seçilmiş İYİ Partili milletvekillerini tebrik ederek başladı işe... Sanki geçmişte tatsız olaylar, kavgalar, bıçaklamalar, kurşunlamalar, baskınlar, küfürler, tehditler yaşanmamış gibi gülücükler saçıp, kürsüde yemin eden İYİ Partilileri tebrik etmeye başladı. Diğer taraftan kendi milletvekillerinden bazılarına "markaj" görevi ve "diyalog kurulması" talimatını verdi. Listelerde yer bulamayan, seçilememiş bazı isimler için de "geri dönün" mesajını yollamıştı önceden. Maksadı milletvekili olmadığı halde partisinin başında olan Meral Akşener'in etrafını ucuz, pespaye numaralarla boşaltmaktı. İlk defa milletvekili olmanın heyecanı ile refleks gösteren, iyi niyetle hareket eden bazı isimleri boşluğa düşürüp İYİ Parti'yi karıştırmak, Akşener'in liderliğini tartışmaya açmayı amaçlıyordu. Ancak başaramadı. İşin açıkçası ilk günün acemiliğinin faturası ağır oldu. Fakat bu ders İYİ Parti'nin bundan sonra daha dikkatli olmasını sağlayacaktır.
Yarına bu konuyu irdeleyerek yaşananlara ışık tutmaya gayret edeceğiz...