Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Bahçeli usulü siyaset!

Seçimlerde partilerin ne yapacağı ve nasıl bir strateji izleyeceği büyük ölçüde bellidir. Neyi, niçin yaptığı belirsiz tek siyasi Devlet Bahçeli'dir.

Bir bakarsınız birbirleriyle ilgisiz rakamları toplayıp çıkarır iktidar hesapları yapar, bir de bakarsınız geometrik şekillerden "Çatı" kurup cumhurbaşkanı adayı çıkarır.

Gümbür gümbür bir sesle "İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, bardağa tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz; Recep Tayyip Erdoğan'dan da cumhurbaşkanı olmaz" der.

Bir süre sonra da şu açıklamayı yapar: "MHP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi partisi mensuplarından hiçbir tanesi aday olarak çıkmamıştır. Adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır."

Bahçeli usulü siyaset işte budur!

Ardından da "Verdiğimiz sözü unutmayız, unutamayız. Ne söylediysek arkasında dururuz. Tutarlıyız, temkinliyiz." demeyi ihmal etmez.

Bütün bu siyasi çelişki, dağınıklık ve tutarsızlıklar 15 temmuz darbe girişimiyle açıklanır. Devletin varlığı, milletin birliği tehdit altındadır o nedenle böyle bir fedakarlığın yapıldığı vurgulanır.

Ancak fedakarlığı tek yanlı yapan yalnızca MHP'nin tepesindeki adam olur. 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi, Yeni Anayasa, Erken Seçim' konusunda AK Parti kayıtsız şartsız desteklenir.

Bahçeli kraldan çok kralcılık yaparak sistemin mimarı olur.

İşin ilginç tarafı AK Partiye verilen bu desteğin kayıtsız şartsız olmasıdır. Bahçeli "Bizim bir talebimiz olmaz. Ülkü anlayışımızı pazarda ne alırız ne satarız. Ama üzerimize düşen görev ne varsa yaparız...Memleket için elimizi taşın altına değil gövdemizi koymuşuz."

Bari bir de 'AK Partiye hizmet etmek ibadettir' deyiver!

İşin ilginç yanı "BOP Eş Başkanlığı" yapmış, Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına almış, Çözüm Sürecinin altına da başını koymuş hatta bu uğurda baldıran zehiri içmiş" bir siyasi hareket için Bahçeli "üzerimize düşen görev ne varsa yaparız" demesidir.

Bahçeli bu arada yirmi yıldır aklına getirmediği Alaattin Çakıcı'yı ziyaret eder. İktidar derhal Çakıcı'ya yönelik operasyon başlatır.

Bahçeli "Af" der, AK Parti kanadı "ne affı" tavrı sergiler!

Bahçeli, Andımıza yönelik olarak Bekir Bozdağ'ın düşmanca tutumuna "Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın... Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin." Der.

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 'Yol arkadaşımı feda edemem. Benim bakanımın arkasında bizler varız' diyerek Bozdağ'a sahip çıkar.

Bahçeli, AK Partiyi desteklemek adına CIA'ya eleman devşiren McKinsey firmasını bile savunurken, ülküdaşlarından AK Parti'ye sıkıntı veren bir söz söyledi diye alayını anında görevlerinden uzaklaştırırken karşı taraf yol arkadaşını feda etmez!

Bahçeli gerçekten söylediği gibi üzerine düşen görevi yapıyor.

Argoda 'kıyakcılığın sonu ayakcılıktır' diye bir söz vardır, süreç tam da oraya evrilir.

Sonuçtan karşılıksız desteğe AK Partiden itirazlar yükselir.

"Hiçbir ittifak bir tarafın reddedilmesiyle, yok sayılmasıyla ayakta kalamayacaktır. Hiçbir ittifak daha diğer tarafın dayatmasıyla, parmak sallamasıyla yaşamayacaktır...İttifak şu aşamada bitmiştir" açıklamasını yapar. Milletvekilleri tarafından görülmemiş bir çoşkuyla ayakta alkışlanır.

Aradan bir süre geçer Bahçeli bu kez "Cumhur İttifakı'nın bekası için İstanbul gibi İzmir ve Ankara'da da aday çıkarmayacağız...Bu illerde AK Parti kimi isterse, kimi dilerse aday çıkarabilir. Biz... ön şartsız destekleyeceğiz" der.

Bu açıklamada toplantıda bulunan partililerce çılgınca ayakta alkışlanır.

Birisi çıkıp da "yahu neyi alkışlıyorsunuz?" Adam 'aday çıkartmayacağız' diyor, demiyor.

Bahçeli, "Ülke gitmişken çarşı karışmışken belediyelerin hepsi bizden olsa ne olacak" açıklamasını yapar.

Birisi de çıkıp "Ya ülke bir yere gitmiyor, çarşı da karışmıyorsa?" diye sormaz!

Bahçeli usulü sözde siyaset böylece devam edip gider!

İyi de nereye kadar?

Yazarın Diğer Yazıları