Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Bahçeli, MHP ve 24 Haziran seçimleri

24 Haziran'da yapılan baskın genel seçim, Milliyetçi Hareket Partisi için en hazırlıksız, en dağınık ve en parçalı olduğu bir zaman içinde gerçekleşti.

Türkiye'ye partili cumhurbaşkanlığını dayatan da, ülkeye parti devletine gidecek yolu açan da, Türk milletinin kaderini bir kişinin iki dudağı arasına koyan da, yine Bahçeli oldu.

Muhalefetteki bir partinin, muhalefete muhalefet etmesi de yine Bahçeli'nin ürettiği bir çaresizlik biçimiydi.

Bahçeli, parti içi muhalefeti iktidara yanaşarak, iddialarından vaz geçerek, devletin başına bir başka partinin genel başkanını önererek ancak aşabildi.

MHP yüzde yüz Devlet Bahçeli'nin partisi haline geldiğinde MHP'ye ait hiçbir iddia, tez, ideal orta yerde kalmamıştır. Kuru laflar, asarım/keserim tehditleri, iktidara yanaşma söylemleriyle bir seçime gidildi.

Bütün bunlar bugün MHP'nin aldığı sonucu etkileyen faktörlerdi.

Bahçeli'nin Erdoğan hayranlığı!

MHP'nin Genel Başkanı, partisi %15'in üzerinde her oy aldığında derhal bir "erken genel seçim" istediğini dile getirmiştir.

Bahçeli, MHP'ye halkın teveccühünden korkmuş, iktidar fobik bir tavır takınarak MHP'nin oylarının yükseldiği her seçim sonrası erken genel seçim teklifiyle ortaya çıkmıştır.

Bahçeli'nin büyük bir iştahla savunduğu her erken genel seçimde de MHP oy kaybetmiştir.

Bu kural 24 Haziran baskın erken genel seçimlerinde de bozulmamıştır. 24 Haziran seçimlerinin fikir babası (!) yine Bahçeli olmuştur.

24 Haziran seçimlerinin öncesinde Bahçeli, gizli gizli hayranlık duyduğu anlaşılan AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan'ı kayıtsız şartsız ve karşılıksız destekleme kararı almıştır.

24 Haziran seçimleri Erdoğan'a tek adam rejimi kurdurmaya, Türkiye'yi parti devletine götürmeyi esas almıştır.

Yanlış adam Bahçeli, temsil ettiği makam dolayısıyla kendisine umut bağlayanlara yanlış zamanda hep yanlış yaptırmıştır.

Bahçeli, MHP'yi bir kullanımlık parti konumuna düşürmüş olmakla kalmamış, uzun süredir AKP sözcüsü gibi davranmaya başlamıştır.

Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı söz konusu olduğunda AKP'lilerden daha AKP'li bir tavır takınarak Abdullah Gül'e söylenmedik söz bırakmamıştır. Ahmet Davutoğlu konusunda da aynı tavrı göstermiştir.

İktidara yönelik her eleştiri yapanı Bahçeli, bölücü ve FETÖ'cü şablonuyla nitelendirmiştir.

Başında bulunduğu partiyi, iktidar iddiası, idealleri olan bir parti olmaktan çıkarmış bir çeşit AKP'ye hizmet etmekle görevli sivil toplum kuruluşuna döndürmüştür.

24 Haziran'da yapılan "erken genel seçim" teklifinin sahibi olan Bahçeli, seçim sürecinde siyaset değil suçlama yapmıştır.

Bütün partiler seçim meydanlarında kabiliyetleri ve imkânları ölçüsünde mitingler yaparken, Bahçeli, üç göstermelik miting yapabilmiş, salon toplantılarıyla durumu idare etmiştir.

Yıllardır hapiste tutulan Alaaddin Çakıcı'yı ve Kürşat Yılmaz'ı ülkücülere sahip çıkıyor duygusu yaratarak onları yanında tutabilmek için ziyaret etmiştir.

Genel af teklifinde bulunarak da çaresiz insanların oylarını konsolide etmeye gayret göstermiştir.

Bütün gelişmelere rağmen MHP'nin %10 civarında oy alacağını gösteriyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü partilerinden olan MHP'yi milliyetçi/ülkücü camia Devlet Bahçeli'ye rağmen siyasette tutmaya çalışmıştır. Çünkü onlar Bahçeli'yi geçici bir fenomen olarak görmektedir. Onlar için asıl olan partinin varlığı ve devamıdır.

MHP'nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı oyun birkaç puan altında kalacağı anlaşılıyor. 7 Haziran'da MHP'ye verilen 2.5 milyona yakın oy, 1 Kasım'da MHP'den kopmuştu. Bu oyların MHP'ye geri dönmesine rağmen parti, kopmalar ve kovmalar yüzünden bir önceki seçimde aldığı oyu dahi tekrarlayamamıştır.

MHP liderinin Türkiye'yi yönetmek gibi bir davası yoktur. Erdoğan yönetiyor, onun misyonu Erdoğan'ı desteklemektir. Seçim kazanmak, iktidara gelmek gibi bir amacı olmadığından da Bahçeli için her sonuç bir zaferdir.

Yazarın Diğer Yazıları