Ayrımcılığı kim yapıyor, dünya ve ülke hukukunu kim çiğniyor?
İşi “Kürt açılımı” ile başlatıp, “Romen açılımı” ile sürdüren Başbakan Erdoğan’a, “Dur, yanlış yapıyorsun, milleti birbirine düşürüp, birliğimize zarar vereceksin, dünyada böyle bir ayrımcılık hukuku yok,” diye çırpınanlar çok. Bunlar yerden göğe kadar haklılar.
Bu tamam da, bu tehlikeli gidişin, uluslararası hukuk, devlet yapımız ve anayasamız açısından bütün açıklığı ve delilleriyle ortaya konulması gerekmiyor mu? İnsanlığın, acı tecrübelerle bulduğu hukuki çözümlerin çiğnenmesiyle, ağır suç işlendiğinin gösterilmesi daha da ikna edici olmaz mı?
Bu çerçevede dünyanın ve ülkemizin dayandığı temel hukuk normlarına bakalım.
Altında imzamız bulunan BM İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasamızda yer alan ilgili maddeleri, üşenmeden okuyalım.
BM İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi; “Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; “Madde 14-Ayırımcılık yasağı. Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır.”
Anayasamızın 10’uncu maddesi; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir...
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Bu temel belgelerdeki bağlayıcı hükümler açısından ülkemizde yapılanlara ve yapılmak istenenlere bakalım, sonra da soralım.
“Kürt açılımı”, (aslında PKK açılımıdır) veya “Roman açılımı” ile, milletin bir kısmını teşkil eden etnisiteye/ırka mensup bireylere yasayla imtiyazlar tanınması, bahsi geçen temel belgelerdeki hükümlere tamamen aykırıdır, “Ayrımcılık yasağı” nın ihlalidir. İşte evrensel hukuka ve anayasamıza göre ayrımcılık budur.
Etnik ve her türlü ayrımcılık, tekrarlamaya bile gerek yok, Anayasamıza göre millet bütünlüğünü bölmeye yönelik bir suçtur. Anayasanın sadece 10’uncu değil, pek çok maddesine, bu arada Başlangıç İlkeleri ve değiştirilemez dediği ilk üç maddesindeki “Milli” ve “Üniter” devlet yapımıza tamamen aykırıdır.
Bu gerekçeyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aynen Osmanlıda olduğu gibi, ırk, dil ve din esasına göre değil, çağdaş anlayışa uygun olarak millet esasına göre kurulmuştur. Buna karşı, bazılarının, şu veya bu ırk grubu dikkate alınmadığı için “ayrımcılık” yapıldı iddiasında bulunması, çağdışıdır, ayrımcılığın ve ırkçılığın ta kendisidir.
Bütün bunlara rağmen ortaya çıkıp; “Efendim ben bu ayrıcalıkları/imtiyazları sadece bir etnik gruba değil, aralarında ” Türk “ etnik grubunun da bulunduğu bütün gruplara (36 etnik gruba) da tanıyacağım. Böylece ayrımcılığı önleyecek, eşitliği, demokratikleşmeyi ve özgürleşmeyi sağlayacağım” diyorsanız, siz sap saman her şeyi birbirine karıştırıyorsunuz. Çünkü bir olan milleti, önce etnisite/ırk temelinde ayrıştırıp, sonra bunlar arasında eşitlik sağlayacağım gibi, akla ziyan verecek bir yoldasınız demektir.
Çağdaş dünya düzeninde egemenlikler, bir millet, milli devlet ve hür-eşit birey esasına göre, 3 temel üzerinde kurulmuştur. Etnisite/ırk üzerine egemenlik inşa edilemez, bunun tek örneği gösterilemez. Toplum hukukunda ve devletler düzeninde, ailelerin, aşiretlerin, din, etnisite ve ırk gibi toplulukların eşitliğinden söz edilemez. Çünkü bu gruplar arasında eşitliği sağlayacak ölçü ve kriter yoktur.
Çok iyi biliyoruz ki; milletin olmadığı yerde, ne devlet, ne hür birey, ne eşitlik, ne demokrasi, ne özgürlük, ne huzur, ne mutluluk, ne de refah ve zenginlik olur. Onun için, milleti ayrıştırmak demek olan “Açılım” rezaletinden vazgeçilmelidir.
Eşitlik kişiler arasında olur ve bu eşitlik bütün köken farklılıklarını da kapsar.