AYM'den Binali Yıldırım'a 'Uyarı' gibi karar...
Anayasa Mahkemesi (AYM) dün kimsenin dikkatini çekmeyen bir karara imza attı.
Ama kararı anlatmadan önce biraz geriye gidelim...
Başta, Engin Altay, Özgür Özel ve Levent Gök olmak üzere 124 CHP milletvekili, yaklaşık bir buçuk yıl önce AYM'de bir dava açmıştı.
Davaya konu olan husus, TBMM içtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair kararın bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulmasıydı.
CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök, AYM'de dava açmalarının nedeni olarak şunları söylemişti:
"Muhalefetin sesini kesen ve kısan, muhalefetin denetim olanağını ortadan kaldıran, muhalefetin Türkiye'nin gündemine ilişkin konuları gündeme getirmesini engelleyen, yasama faaliyetlerini işlevsiz hale getiren, yasama faaliyetlerini etkin olmaktan çıkartan, iktidar çoğunluğunun dayatmacı bir anlayışla getirilen bu İç Tüzük değişikliğini Anayasaya aykırı bulduğumuzdan dolayı Anayasa Mahkemesi'ne iptal ve yürütmenin durdurulması davasını açtık."
Bugüne dönersek...
CHP'li milletvekillerinin başvurusu üzerine AYM kararını verdi.
Anayasa Mahkemesi resmî internet sitesinde yapmış olduğu basın duyurusunda CHP'nin değişiklik istediği birçok maddeden yalnızca üçünün iptaline karar verdi. İptal edilen maddeleri ve gerekçeli kararlarını mutlaka ama mutlaka dikkatle okumamız gerekiyor.
Zira...
Anayasanın hiçe sayıldığı bugünlerde bu kararlar, iktidara uyarı niteliği taşıyor.
İptal edilen ilk madde Meclis'teki bağımsız veya grup kuramamış siyasi partiye mensup milletvekilleri tarafından verilen tekliflerin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasına ilişkin önergelerin işleme konulamayacağına yönelik düzenlemeydi.
Anayasa Mahkemesi iptal gerekçesinde bu düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek karar verdi. Gerekçede, "Siyasi parti grubu üyesi olsun ya da olmasın milletvekilleri arasında kanun teklif etme yetkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır" denildi.
AYM "farklı muamelede bulunulması, eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır" cümleleriyle çok net bir mesaj verdi.
İptal edilen ikinci madde ise kanunların maddeleri ile görüşmeye tabi olmayan tezkerelerin işaretle oylanması esnasında yoklama isteme yetkisinin ortadan kaldırıldığı, düzenleme sonrasında toplantı yeter sayısının varlığının tespitinin imkânsız hâle getirilmesine yönelikti.
AYM bu maddenin iptalinin gerekçesinde doğrudan Anayasayı işaret etti. Söz konusu düzenlemenin Anayasaya aykırılık taşıdığı belirtilen açıklamada, "Meclis iradesinin oluşması ve alınan kararların sağlığı konusunda belirleyici olan toplantı yeter sayısının bulunup bulunmadığına yönelik itiraz ve tereddütlerin milletvekilleri tarafından ileri sürülmesinin yegâne aracı yoklama talebinde bulunmaktır" ifadeleri kullanıldı.
Bu düzenlemeler hep iktidarın Meclis'i baypas edecek-etkisizleştirecek iç tüzük düzenlemeleriydi.
İptal edilen üçüncü maddede de benzer bir durum var.
Söz konusu düzenleme, milletvekillerine verilen cezaları öngörüyordu. Vekillerin "...Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak..." maddesine dayanarak "ödenek ve yolluğunun kesilmesi tehdidi altında bırakılmasına" olanak sağlıyordu.
CHP bu düzenlemeye "Yasama faaliyetine gereği gibi katılımını ve seçmenlerinin hak ve taleplerini takip etmesini engellediği, disiplin cezası olarak para cezası öngörülmesinin yasama sorumsuzluğuna da aykırı olduğu" gerekçesiyle itiraz etmişti.
Anayasa Mahkemesi de gerekçesinde "Anılan tanımlamanın belirsiz oluşu nedeniyle Meclis görüşmeleri kapsamında kullanılan söz ve ifadelerin bu kapsamda olup olmadığına Meclis çoğunluğu tarafından karar verilecektir" diyerek, özellikle muhalif milletvekillerinin çoğunluk tarafından cezalandırılma tehdidi altında kalmalarına yol açacak değişikliği iptal etti.
AYM gerekçesinde öyle ifadeler kullandı ki adeta demokrasi dersi verdi.
İşte o satırlar:
"Bu itibarla muhalif milletvekillerinin cezalandırılma tehdidiyle susturulmaları sonucunu doğurabilecek kural, demokratik devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğü özellikle değerlidir.
Kuralın düşünce açıklaması niteliğindeki beyanları nedeniyle milletvekillerinin her an cezalandırılma tehdidi altında kalmalarına neden olduğu, milletvekilleri açısından genel olarak ifade özgürlüğünü, özel olarak ise yasama sorumsuzluğunu kullanılamaz ve anlamsız hâle getirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen niteliğiyle söz konusu düzenlemenin, demokratik toplumda zorlayıcı toplumsal bir ihtiyacı karşılamaya yönelik bir sınırlama olduğu söylenemez."
Değerli okuyucular...
Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu iptal gerekçeleri; Anayasa maddelerinin hiçe sayıldığı bu günlerde oldukça önemli ve değerli.
Hatırlarsanız yapılan içtüzük değişiklikleri muhalefetin karşı çıkışları, itirazlarına rağmen oldubitti ile kabul edilmişti.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararlarını tekrar tekrar okumanızı rica ediyorum. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bu karar ile TBMM'de Anayasaya aykırı eylemlerin olduğunu, TBMM'nin etkisizleştirilmeye, muhalefetin susturulmaya çalışıldığını resmen kabul etti. AYM, bu duruma resmen "dur" dedi.
Bu gerekçeli kararlarda belirtilen hususlar ile de iktidara açık bir mesaj veriliyor.
Zira önümüzdeki yerel seçimlerde TBMM Başkanı'nın istifa etmeden belediye başkanlığına adaylığı söz konusu olur ise alenen Anayasanın 94. maddesinin son fıkrası, İç Tüzük değişikliklerinde olduğu gibi ihlal edilmiş olacak.
1963 seçimleri ve Nuri Eroğan örneği hali hazırda önümüzde dururken umarım Cumhur İttifakı mensubu AKP ve MHP yöneticileri bu uyarıyı dikkate alırlar.