Atatürk'ün yolunda
Atatürk, Türk milletinin büyük evladıdır. Türk yaratılmış olmayı iftihar bilmiştir. Çocukluğundan cumhurbaşkanlığına geçen hayat çizgisinin özü; "sorumluluk duygusu"dur. Bu duygu O'nu hiç terk etmemiş, hep "insan olmayı" ve "bizim insanımız" olmayı aramış, yaşamıştır.
Bütün okullarının başarılı öğrencisidir. Çocukluk arkadaşlarına "Mustafa Kemal nasıl bir çocuktu?" diye sorulduğu zaman onların cevabı; "biz çocuk oyunları oynardık, O çoğunlukla kitap okurdu" olmuştur. Bu okuma merakı hayatının sonuna kadar devam etmiştir.
Çanakkale kara savaşlarının en yoğun günlerinde Aydost Tepesi'ndedir. Madame Corinne'e bir mektup yazar. Bu hanım kendisinin sınıf arkadaşı Kurmay Yüzbaşının dul eşidir. Sarayın doktoru olan babasından kız istemeye üç yüzbaşı arkadaş gitmişler, doktor kızını vermiştir. Evliliğin ilk ayında yüzbaşı Balkan Harbinin ön saflarına gönderilmiş ve alnına isabet eden bir kurşunla şehit düşmüştür. Mustafa Kemal arkadaşının eşi ve ailesiyle daima meşgul olur, Madame Corinne'e Fransızca mektuplar yazar, O da tashihlerini yaparak gönderir. Aynı çalışmayı Alman dili için de yaparlar. Çanakkale Kara Savaşları'nın en yoğun günlerinde Aydost Tepesi'ndeki siperinden Madame Corinne'e şunları yazar; "Mme Corinne cephede Aydost Tepesi'ndeyim. Burada sade ölmek ve öldürmek var. Başımın üzerinden insan kolları, bacakları, başları uçuyor. İnsanlığımı hatırlamak ve yaşamak istiyorum. Bu mektubu size getiren arkadaşıma lütfen bir kitap listesi veriniz. O bunları satın alıp bana getirecek. İnsanı, vefayı, sevmeyi, gülmeyi, ağlamayı hatırlayacağım."
Kitaplar gelir, siperde sabahlara kadar süren uykusuz gecelerde okur, okur... Bu adeti Çankaya Köşkü'nde de devam eder.
Tarihe verdiği önem çerçevesinde Tarih Kongreleri düzenler. Bu kongreler fevkalade seviyeli ve ilmi ciddiyeti olan toplantılardır. Bugün bu kongreleri kitaplaşmış halde okuyabiliyoruz. Seviye, üslup, fikir haysiyeti, ilmi derinlik karşısında hayretle susuyorsunuz.
"Dil" uğraştığı konular arasındadır. Fakat bu konudaki uğraşları çok sıkıntılı bir hale gelir. İstanbul'da karşılaştığı Yahya Kemal'e dil konusunda çalışıyoruz. Sizi de aramızda görmek isteriz" deyince Yahya Kemal; "Paşam beni mazur görünüz. Bu konuların cahiliyim" diyerek cevap verir. Uzun süren çalışmalardan sonra yolun çıkmaz sokağa ulaştığını gören Gazi Paşa, "Bu iş bitti. En güzel Türkçe halkın konuştuğu Türkçedir" der. Yahya Kemal'le yine karşılaşırlar. Atatürk; "Kemal Bey, sizin cehliniz bizim ilmimizi yendi" der.
Atatürk Tanzimat ve Islahat Fermanlarının daha doğrusu atılımlarının arzu edip cesaret edemediği işi başarmıştır; "Batılılaşmak"... Kadın hakları, laiklik, eğitimin laikleştirilmesi, kılık kıyafet, şapka devrimleri.
Atatürk kusursuz bir dış politika takip etmiştir. "Yurtta sulh, cihanda sulh" temel ilkesidir. Zaruri olmadıkça savaş cinayettir! Bu doğrultuda komşularla dengeli bir dostluk kurmuştur. Uluslararası ittifaklarla Türkiye'yi güçlü kılmıştır. Balkan Paktı (9 Şubat 1934), Sadabad Paktı (8 Temmuz 1937) siyasi uzak görüşlülüğünün önemli başarılarıdır.
Ekonomide Lord Curzon'un Lozan'da İsmet Paşa'ya "istediğiniz her şeyi aldınız. Yarın paraya ihtiyacınız olacak. Ya bana gelecek, ya da Fransa'ya gideceksiniz. İşte o zaman bunların hepsini geri alacağız" sözleri sabit bir levha gibi hafızasına kazınmıştır. İstiklal Harbi'nden sonra ilk Bakanlar Kurulu'nda "Ne kadar paranız var, o kadar yatırım yapın israftan uzak durun" talimatını vermiştir.
Kalkınmayı özel müteşebbis ve devletin müşterek omuzlamasına dayandıran bir modelle ele almıştır. Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve İktisadi Devlet Teşekkülleri büyük ufuklu devlet adamlarımızın dehasının ürünüdür. İngiltere bizim uygulamamızı incelemiş ve bir beyaz kitap halinde yayınlamıştır. Kuzey İngiltere'nin sanayileşmesinde rehber bu kitap olmuştur.
Maalesef bu hazineler değerindeki birikim layık olduğu ölçülerle ele alınmadı. Tek çare satmak olarak görüldü. Yazıklar olsun!
Atatürk döneminde eğitime büyük önem verilmiştir. İdealist öğretmenler kara tahtalarını sırtlarına bağlayarak köy yollarına düşmüştür. Harf inkılabı böyle başarılmıştır.
Avrupa'ya gönderilecek gençlerle kendisi bizzat meşgul olmuş, onları cesaretlendirmiştir.
Mustafa Kemal milli iradenin adıdır. Atatürk'tür. Atatürk sevdalıları! Türk milletinin büyüklüğüne inanmış, dağ gibi güçlü kadınlarımız, yiğitlerimiz; başımız dik, yüreğimiz millet sevdasıyla dolu olarak yürüyeceğiz. Atatürk'ün eşsiz kişiliği, muhteşem dehası ve Aziz Hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.