Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Atatürk'ün askerleri...

Dün 22 Ağustos'tu... Tabiatın değişmez yasası doğanlar olduğu kadar ölenler de vardı...

Doğumdan başlayalım önce... Türkiyemizde ideolojik dogmaların, tutuculuğun sari hastalığına kapılmadan "Önce İnsan" diyerek bakalım geçmişten geleceğe... Bu gerçek bizim meslek içinde geçerli elbette... Bazı fikirlerine katılır, katılmazsınız Uğur Mumcu'nun müstesna yeri doldurulabildi mi? 1980 öncesinin "soğuk savaş dönemi"ne takılıp kalanlar kıymetini bilmez Mumcu'nun... Bu gün doğum günü yaşasa 77 yaşında olacaktı... 24 Ocak 1993 günü havaya uçuruluşundan bir kaç ay öncesinde merhum Ünal İnanç aracılığı ile tanışmıştım. FETÖ okullarının Rusya'da kapatılmasında önemli görevler yüklendiği için Vakfı, evi basılarak Ergenekon Davasına dahil edilen İnanç'a, Türk Cumhuriyetlerinde tanık olduğum FETÖ okulları konusunu anlatınca alıp beni Mumcu'ya götürmüştü... Genç bir gazeteciydim. Uğur Mumcu gibi ömrü boyunca yolsuzluklar-kaçakçılık gibi konuların üzerine giden "şöhretli gazeteci"nin burnundan kıl aldırmaz olduğunu sanıyordum. Öylesine mütevazı idi ki kendime çeki-düzen vermek zorunda kaldım. Şehit olmadan önce ısrarla PKK terör örgütünün girift ilişkileri ve yeni palazlanmakta olan FETÖ'nün peşine düşmüştü. Hiç de ayrı dünyaların insanı değildik. Her şeyden önce "Mustafa Kemal'in askeri"ydik. Başına gelecekleri hissetmişcesine: "Öyle ise vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır" demişti. Günümüzde Uğur Mumcu'nun parçaları çok az. En azından o parçalardan biri Yeniçağ'daki Murat Ağırel'dir. Uğur'ların, Murat'ların sayısı çoğalır umarım... Mumcu'yu güzellikle analım!..

***

22 Ağustos'ta bir başka "Mustafa Kemal'in Askeri" olan Azerbaycan'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey'in vefat yıldönümü..."Bey" ile ilgili o kadar çok hatıram ve acım var ki anlatamam. Her birini yazsam ciltler dolusu kitaplara sığdıramam. Başına gelecekleri öngörmüştü. Yeni seçildiğinde ziyaret soframızda "belki de bu görevde bir yıl bile kalamayacağım" diyerek söze başlamıştı. Alkışı da ihaneti de gördü. Bey ile bütünleşen "sakal"ı sorduğumuzda "Bütov (Birleşik) Azerbaycan kurulduğunda Tebriz'e varıp orada sakalımı kazıtacağım" deyişi dün gibi aklımda. Azerbaycan Halk Cephesi'nin yer altında olduğu günlerde mücadele ve azmi ile bize örnek olduğu için bizim kuşak da "Elçibey sakalı" bırakmıştı. Şimdiki gibi ağarmamıştı bizim sakallar. Dünyanın en büyük şairi Bahtiyar Vahapzade'nin de bulunduğu bir yemekte, sessiz-sedasız masanın köşesinde hayranlıkla onları dinlerken: "Bey, sen sakallısan! Yoksa mollasan?" sorusuna muhatap olunca ayaklarımın titrediğini hissettim. Ne de olsa o yıllar Türkiye'de "İslamcılık" yeni revaçtaydı. Elçibey bundan haberdardı. Bir an bile tereddüt etmeden "Cahil mollalardan nefret ederim. Ben Mustafa Kemal'in, Başbuğ Türkeş'in ve Ebulfez Elçibey'in askeriyim!" deyiverdim. Çok sevindi. Arif Nihat Asya'dan fevkalade hoşlandığı şiirler okudum. Aradan bir yıl geçti. Arif Nihat kitaplarını sürgünde olduğu Nahcıvan'ın Kelekci köyüne götürdüğümdeki sevincini anlatamam. Ankara'ya gelip Anıtkabir'de "Men Sizin askerinizim..." tarihi imzası üzerine sabahlara kadar süren sohbet ayrı konu... Çektiği acılar, umutlar ve idealleri mutlaka yazılacak... Elçibey ile yıllar sonra yolumuz bu defa Ankara Hastahanesinde kesişti. Hastalığı çok ilerlemişti. İsa Kamber'in ifadesi ile "dostlarını üzecek, düşmanlarını sevindirecek" durumdaydı. Oğlunun Türkiye'de Harb Okulunda okuyup Azerbaycan'da komutan olmasını arzu ediyordu. Onlarca tanığı var. Devrin Başbakan Yardımcısına iletildi vasiyeti önce "bakarız" denildi. Sonra "Aliyev'i üzeriz" sözleri ile kabul etmedi. Derken GATA'ya yatırıldı. Türk topraklarında elemli olduğu kadar mutlu yumdu gözlerini... Bu gün Bakü'deki anıt mezarını her gün binlerce Türk ziyaret ediyor. Azerbaycan'ın yeni nesilleri O'nu şimdi daha iyi anlıyor.

Mumcu'da, Elçibey'de aramızda halen fikir ve mücadeleleri ile yaşıyor... Ülkemizde ise Atatürk'ün askerleri tasfiye ediliyor...

Yazarın Diğer Yazıları