Atatürk ve Pehlivan Çoban Mehmet

Güreş sporu Cumhuriyet’in ilanıyla Atatürk sayesinde hızla güçleniyordu. Vatan evlatlarından şüphe duymayan bir önderdi. Türkiye, güreş sporunda dünyaca tanınıyordu...

Balkan şampiyonlukları birbirini takip ediyordu. Bir Alman takımı İstanbul’a gelmişti. Taksim Stadı’nda yapılan güreşlerde rakiplerimizin sırtları birer birer yere çalınıyordu. O zaferler Atatürk’ü olağanüstü neşelendiriyordu...

O akşam Alman güreşçileri ile güreşçilerimiz Florya’ya davet edilmişti. Yemekler yendi, iki ülkenin yetkilileriyle varılan anlaşma sonucu güreşçilerin Köşk’te de güreş tutmaları uygun bulundu...

Güreşler yapıldı, Atatürk ve beraberindekiler büyük keyif aldı.

Bir ara Pehlivan Çoban Mehmet’i yanına çağırdı ve kulağına, “Çoban, sen her önüne geleni yeniyorsun, beni de yenebilir misin?” diye sordu. Çoban Mehmet yanıtını beklemeksizin verdi:

- Paşam, sizi bütün dünya yenemedi, ben nasıl yenerim.

O yanıtı zeka eseri olarak niteledi, tebessüm etti ve sırtını okşayarak;

- Yaşa Çoban, diyerek iltifatta etti.

Çoban Mehmet’in lakabı Koç Çoban Mehmet’di. 1905 yılında Balıkesir’de doğmuştu. Kendisini Kurtdereli Mehmet Pehlivan yetiştirmişti. Askerliğini yaparken, 2. Kolordu Komutanı Ali Hikmet Paşa tarafından keşfedilmiş, minder güreşlerine yönlendirilmişti. İstanbul Güreş İhtisas Kulübü"ne katılmak üzere İstanbul'a gönderildi. 1928'den 1940'a, emekliliğine, kadar olan spor kariyeri boyunca Türkiye'nin ulusal grekoromen güreş takımının tek ağır sıklet güreşçisiydi.
İlk kez 1927 yılında Budapeşte'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda yarıştı. 1932'de katıldığında ikinci oldu. Grekoromen stilde yarıştığı Balkan şampiyonlarında 1933, 1934, 1935, 1937 ve 1940'ta 5 kez şampiyonluk kazandı. Balkan ve Avrupa Şampiyonası'nda bir kez gümüş madalya kazandı. 1946'da 41 yaşında iken, Avrupa üçüncüsü oldu, bronz madalya kazandı. 1969 yılında aramızdan ayrıldı.

Sadece bildiği işi yaptı; herhangi bir bankanın yönetim kurulu üyesi olmadı...

Yazarın Diğer Yazıları