Atatürk ölmeden 10 gün önce neler yiyebildi, kadınlar kendisine nasıl bir jest yaptı?

1 Kasım 1938
Dolmabahçe Sarayı


Atatürk berberi Mehmet Tanrıkut Mete’ye tıraşını oldu, üzerini giyindi. Halsizdi…
Doktorları akşamüzeri balkona çıkmasına izin verdi.
Boğaziçi’nde güneşin batışını seyrederken kendisini çok duygulandıran bir an yaşadı.
Türk kadınları kendisinin çok sevdiği siyah güllerden yapılan bir buketi sarayın mermer merdivenine bırakmışlar ve üstüne şunu yazmışlardı:

“Kurtardığınız kadınların size şifa dilekleriyle”

İştahı iyiden iyiye kesilmişti. Yemeklerini doktorları belirliyordu. O gün, sabahtan itibaren şu yemekleri yiyebilmişti:

1 KASIM 1938, SALI:

06.50: 150 gram sütlü salep
10.00: 150 gram süt
12.00: Zeytinyağlı enginar, 15 gram ekmek
14.00: 150 gram elma, portakal suyu
15.50: 150 gram poriç yulaf
18.00: 150 gram süt
20.00: Enginar, 15 gram tereyağlı ekmek
22.20: 150 gram üzüm, elma, portakal suyu

Poriç yulafın sütle karıştırılması ile yapılan, doyurucu bir lapaydı. İçerisinde pirinç, buğday, arpa, mısır ya da karabuğday gibi diğer tahılların da kullanıldığı olur ama genellikle yulaf ile hazırlanırdı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 günü ölümünün ardından birçok belge gün ışığına çıkmamıştı. Ne var ki Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı yaptığı dönemde;1950 ve 1960 yılları arasında Çankaya Köşkü’nün kitaplık memuru olan ve Köşk’ün kütüphanesi ile arşivini tasnif eden Özel Şahingiray’ın 1955 yılında iki ayrı kitap yazmasına kadar…

İlk kitabın adı, “Atatürk’ün Nöbet Defteri” idi.
Kitapta, Atatürk’ün 1931 ile 1938 arasındaki yatış ve kalkış saatleri, gittiği yerler ve konuklarının adları, yani günlük hayatı hakkında yaverleri tarafından tutulmuş kayıt belgeleriydi.

İkinci kitabın adı ise “Son Nöbet Defteri” idi. 1 Ekim ile 10 Kasım 1938 arasında yine Atatürk hakkında önemli kayıtların yer aldığı iki ayrı defterdi. İlk defterde 1 Ekim 1938’den itibaren 41 gün boyunca doktorların verdikleri ilâçlar ile uygulanan tedaviler, ikinci defterde de aynı günlerde doktorların talimatıyla yedirilen yemekler vardı.
Atatürk 2 Kasım 1938 gününden sonra ise şu yemekleri yedi.

2 KASIM 1938, ÇARŞAMBA:

00.55: 100 gram portakal suyu
03.50: 150 gram süt
07.45: 150 gram sütlü poriç yulaf
10.00: 150 gram sütlü salep
12.10: 150 gram sütlü poriç yulaf
14.00: Enginar, 20 gram tereyağlı ekmek
18.00: 150 gram süt
20.00: Bezelye püresi, 30 gram ekmek, 50 gram Taşdelen suyu
22.00: 150 gram poriç
23.15: 100 gram meyve suyu 6 kaşık şeker
23.20: 25 gram su

3 KASIM 1938, PERŞEMBE:

00.35: 25 gram Çiçek suyu, su
03.40: 140 gram meyve suyu 6 kaşık glikoz
07.10: 150 gram sütlü salep
08.10: 150 gram süt, 6 kaşık glikoz
09.50: 100 gram su
10.15: 150 gram portakal üzüm suyu
12.00: Enginar, 20 gram tereyağlı ekmek, üzüm suyu
14.00: 150 gram süt
16.00: 150 gram poriç
18.00: 150 gram süt
20.00: Bezelye, 20 gram ekmek, 100 gram portakal suyu
22.00: 150 gram meyve suyu
24.00: 150 gram portakal suyu

4 KASIM 1938, CUMA

5 KASIM 1938, CUMARTESİ

6 KASIM 1938, PAZAR:


07.00: 150 gram sütlü salep
09.30: 150 gram sütlü salep
12.00: Bamya, 20 gram ekmek
13.40: 150 gram meyve suyu
16.00: 150 gram poriç
17.30: 150 gram süt
19.30: 150 gram enginar
21.30: 150 gram meyve suyu
22.50: 150 gram süt

8 KASIM 1938, SALI:

Akşamüzeri durumu iyiden iyiye kötüleşti. Yatağın ortasında

iki elini yanlarına dayamış oturuyor ve sürekli, “Allah kahretsin!” diye söyleniyordu. Hizmetlilerin tuttukları tasa koyu kahverengi pıhtılaşmış kan çıkardı.

Saat 06.00’da altı kaşık sütlü kahve verildi.
Nöbetçi Doktor Abravaya Marmaralı ve Prof. Neşet Ömer İrdelp bir taraftan buz parçaları yutturuldu. Bir aralık masa üzerindeki saate baktı, “Saat kaç?” diye sordu.

“Yedi” yanıtını alınca aynı soruyu birkaç kez daha sordu. Bilinci kayboluyordu...

Saat: 08.30: Beş kaşık sütlü çay içirildi.

Yatağına sırtüstü yatırıldığı sırada Hasan Rıza Soyak, “Biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sordu. Kısık sesle, “Evet...” diyebildi.

Saat: 11.00: Bir miktar yulaf unundan poriç çorbası verildi.

Saat: 13.00: Altı kaşık süt verildi.

Saat: 15.10: Biraz çorba verildi. Güçlükle yuttu.

Saat: 17.15: Dört kaşık elma suyu verildi. (Son yedikleri bunlar onlar oldu.)

Prof. Neşet Ömer Bey seslendi:

“Dilinizi çıkarır mısınız efendim?”

Dilini ancak yarısına kadar çıkarabildi.

“Biraz daha efendim!”

Bilinci büyük ölçüde kaybolmuştu. Söylenenleri duyamıyordu.

Dilini tamamıyla içeri çekti. Başını biraz sağa çevirdi, gözkapaklarının arasında sıkışıp kalan gök mavisi gözleriyle Neşet Ömer Bey’e dikkatlice baktı ve son sözünü söyledi:

“Aleykümesselam.”

Saat 18.35’i gösteriyordu...

Doktorları dilinin üzerine 1 tane buz koydu…

Son Türk Devleti’nin kurucusu o dakikadan itibaren artık çok sevdiği ulusundan ayrılmak için vedalaşıyordu…

Yaşar Gürsoy

Kaynak:
Cumhurbaşkanlığı Atatürk Arşivi
Özel Şahingiray, Atatürk’ün Son Nöbet Defteri
Yaşar Gürsoy, Atatürk’ün Katilleri ve O Doktor
Yaşar Gürsoy, Atatürk ve Berberi Hoşça kalın Çocuklar
Yaşar Gürsoy, Devrimi Kadınlar Yapar

Yazarın Diğer Yazıları