Atatürk, “MERHABA ASKER!” sözünü ilk kez nerede ve nasıl söyledi? Yaşar Gürsoy yazdı.

Tarih: 1910

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) rütbesinde Selânik’te 3. Ordunun Subay Talimgâhı Komutanlığı görevini yürütüyordu. Başarıları ile komutanlarının dikkatini çekiyordu.

29 yaşındaydı. Kurmay gezilerinde, harp oyunlarında ve manevralarda bir çok subay ve generallerin arasında harekâtın müdürlüğünü çoğu kez O yapıyordu. Bu nedenle sözlü ve yazılı türlü eleştiriler yapmak zorunda kalıyor; bunlardan en çok da eski komutanlar rahatsız oluyordu.

Çekemeyeni çoktu. Kendisini kuramcı olarak niteleniriyorlar ve komutanlarının gözünde küçük düşmesini sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ama o davranışlar namuslu ve şerefli bazı komutanlarca benimsenmiyordu.

Atatürk’ün başında bulunduğu bölük Beşinci Kolordu’ya mensup 38. Piyade Alayına bağlıydı. Komutanı Albay Sadettin Bey’di. 6 Eylül 1910 günü hastalığı nedeniyle İstanbul’a gitmesi gerekiyordu. Yerine vekil bırakacaktı. Düşündü, taşındı karar verdi. Rütbesi diğer subaylardan küçük olmasına rağmen Atatürk’ü seçti. Sadettin Bey yola koyulurken yüksek rütbeli subayların hayret ve kıskançlıkları yerini kısa sürede meraka bıraktı.

Atatürk, Selanik’te bulunduğu süre içinde karargâhtaki bir çok komutana ve askere kendini sevdirmişti. Şehir içindeki bazı jestleri, herkesi kendisine bağlamıştı. Kendisini sevenlerden biri de gelecekte Milli Mücadele’de büyük yararlılıklar sağlayacak olan Ziya Kılıç’tı. O da karargâhta bulunan rütbeli subaylardan biriydi.

İçtima alınacaktı. Tüm er, erbaş ve subaylar merakla Atatürk’ün gelmesini bekliyordu. Kısa süre sonra Atatürk beyaz bir atın üzerinde, ihtişamıyla göründü.

Askerler derlenip toparlandı. Atatürk bütün gözler onun üzerindeyken Alayın önünde atını durdurdu. Kalıcını çekerek selam vaziyeti aldı. Sonra atından hızla yere atladı.

- MERHABA ASKER!.. dedi

Bu ilk kez yaşanan bir durumdu. Askerler nasıl karşılık vereceklerini bilemiyorlardı. Bir kaç saniyelik sessizliği, İstanbullu askerler doldurdu:

- MERHABA BEYİM!

Ordu, ilk defa bir komutandan “Merhaba asker!” selamı alıyordu.

Atatürk, Alayı teslim aldıktan sonra sert bir sesle “RAHAT!” dedi.

SONRASINDA NELER YAŞANDI?

İlk kez, “Selamünaleyküm” yerine “Merhaba Asker” sözün duyanlar şaşkınlıklarını üzerinde atmaya çalışırken bölük komutanlarından birini yanına çağırdı, bölüğünü derin kol ile hareket ettirerek takım kolunda kendisine cephe almak üzere sevk etmesini emretti.
O dönemde orduda birçok alaylı komutanlar vardı. Çoğu askerî yönetmeliğin birçok maddelerini bilmiyor ve hattâ tatbik edemiyorlardı.
Verdiği emiri kendisinden yüksek rütbeli komutanlarda anlayamamıştı. Atatürk bunu fırsat bildi. Kaşlarını çattı ve yüksek bir sesle bölük komutanlarına:

- Vaytman Talimgâhı’na..(Subay adayı yetiştiren ordugâh) emrini verdi.

Vaytman Talimgâhı o dönemde orduyu düzenlemek için Almanya’dan getirilen uzman subaylar tarafından alaylı ve yetersiz subayların eğitimleri ile meşgul olan bir eğitim bölüğüydü.

Verdiği emir sadece temizleme, mülazımı evvellere (üsteğmen) için geçerliydi. Bunu kendisi istemiş, üst rütbeliler için aynı muameleyi yapmayarak saygısızlık etmedi.

Alay komutan vekilliği görevini iki ay sürdürdü. 38. Alayın manevra kabiliyetini kat kat arttırdı. Bir tatbikatta üç alaya karşı tek alayla manevrada hayret verici sonuç alarak galip geldi.

O aralar Arnavutluk’ta isyan çıkmıştı. İsyanı bastırmakla Şevket Turgut Paşa görevlendirilmişti. Ancak isyan bastırılamadığı için Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa oradaki kuvvetlerin başına geçmeye karar verdi. Paşa, Selanik’ten geçerken Atatürk’ü de yanına aldı. Kendisini Kurmay Başkanlığı görevi getirdi.

İsyan bastırıldı. Atatürk, Albay Fevzi (Çakmak) Bey ile ilk kez orada tanıştı.

Her başarı bazılarının gözüne batar, kıskançlık doğururdu. Atatürk için de öyle oldu. O’nun başarılarını çekemeyenler kendisini Selanik’ten uzaklaştırmak için İstanbul’da Genelkurmay Başkanlığı’nda bir göreve atanmasını sağladı.

Atatürk, 3. Ordunun Subay Talimgâhı Komutanlığı görevini yürütürken atış eğitimi sırasında, Selanik. 06 Eylül 1910

 

 

 


Kaynak.
Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk''ün İstanbul Günleri
(Zİya Kılıç anlatımı)
anıtkabir.org
isteatatürk.com

Yazarın Diğer Yazıları