Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Askerin Çığlığı... (2)

Askerin çığlığını kimin duyması gerektiğine dair tartışmaya girmeden Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve Kuvvet Komutanlarına çağrı yapıyorum. Bu çığlığı duyun!

Ve dünden kalan yerden devam ediyorum:

***

Bu vatanın evlatlarına yapılanlar bitmedi, Atatürk'ün yolunda olan insanları da bugünlerde iftiralar ve aynı kirli oyunlarla, FETÖ yaftası ile "at izini it izine karıştırma" gayretiyle karalamaya, haysiyet hırsızlığına ve yıldırmaya devam etmektedirler. Şöyle ki; kendilerinin apaçık bir şekilde "terör örgütünü övmek ve propagandasını yapmak" kapsamındaki görselleri açık kaynaklarda ve meclis tutanaklarında mevcut iken, sözde birinci derece akrabaları nedeniyle kimseye işlem yapılmıyor denilirken, şahsıma yönelik iftira ve karalama çalışmaları artık tamamen art niyetli, zorlama ve düzmeceden ibaret olarak ortaya çıkmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan birliğime gelen (tabii Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na da Emniyet veya MİT'ten) "Malumat"ta bana başka bir şehirde yaşayan ve ömrüm boyunca iki elin parmağını geçmeyecek sayıda arama ve mesaj geçmişim olan amcamın oğlunun (vatandaşlık numarası belirtilerek) 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası adli işlem gördüğü sorulmakta, şimdi okuyacaklarınızı lütfen dikkat edin "Kardeşimin eşinin kardeşinin" (vatandaşlık numarası belirtilerek) evet yanlış duymadınız, kaçıncı derecede akrabam olduğunu ben henüz çözemedim, örgütün kriptolu haberleşme programını sekiz kez "sıfır saniye" kullandığı sorulmakta, iki adet sivil mahrem imam (vatandaşlık numarası: YOOOK!!) ile "mahiyeti belirlenemeyen" iltisakım olduğu sorulmaktadır.

Amcamın oğlu şuan dışarıdadır ve irtibatım eskiden yılda bir idi şimdi hiç yok. Kardeşimin eşinin kardeşi ile hayatım boyunca bir kez kardeşimin düğününde, bir kez de babamın cenazesinde karşılaştım. Ne bir arama ne de mesaj alışverişim vardır hayatım boyunca ama ismimizin karşısında bir leke olsun, Türk Subayının onuru kırılsın ve yıldırılsın diye bu tarz sorulara muhatap oluyoruz. Şimdi haydi bunlar var ama çok uzaktan da olsa akraba ve insanlar deyip yuttuk kabul edelim. Peki ya şimdi açıklayacaklarımın neresini masumane olarak kabul edip de yutalım. Tamamen uydurma, tamamen iftira ve çamur! Tıpkı 3-5 yıl önce isimli davalarda mağdur edilen Merdin Kışkan, İdris Acartürk gibi komutanlarımız ve Muhammet Sarıkaya, Taylan Özgür Kırmızı gibi arkadaşlarımıza yapılanlar gibi. Bu senaryolar biraz tanıdık geldi bana. Belli ki kullanılan maşa farklı ama tutan aynı el!!! Hedef aynı; Türk Ordusu!!!

Gelen "malûmata" göre isimleri belirtilen ancak vatandaşlık numaraları belirtilmeyen iki "sivil mahrem imam" ile 9 Ekim 2013 ile 12 Nisan 2016 tarihleri arasında "mahiyeti belirlenemeyen" iltisakım varmış!!! "Amcamın oğlunun" ve "kardeşimin eşinin kardeşinin" vatandaşlık numaralarını bilen "şahıslar" "sivil mahrem imam"larınkini bilmiyorlar mıymış acaba!!! O zaman "iltisakı neye göre tespit ettin?" demezler mi adama. Ama amaç başka çamur at izi kalsın! Ne de olsa Türk Subayı! Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile ilgili "Boşanıyor!!" haberleri yapanlar için hemen suç duyurusu, hemen emniyetten basın açıklaması ile "Beş tane İlyas Kaya var, isim benzerliği, esas olan vatandaşlık numarasıdır." denilirken Türk Subayının "Bir haysiyeti, onuru olamayacağı" için kimse buna gerek görmez!

Gerçek ne peki dersiniz? 9 Ekim 2013'te Bosna Hersek'ten görev dönüşü Özel Kuvvetler Karargahı'nda görevli bir astsubayla görev sonuç raporunu teslim edinceye kadar geçen bir haftalık süredeki telefon görüşmeleri, diğer isim de Nisan 2016 yılında Kara Harp Akademisi birinci sınıf öğrencisi iken, birinci sınıf öğrencilerin "sosyal faaliyet sorumlusu" olan ben ve ikinci sınıf öğrencilerin "sosyal faaliyet sorumlusu" Jandarma Binbaşı arasında geçen on günlük süreyle ve görev nedeniyle "Şu faaliyet nasıl oluyor?", " Bunu siz geçen yıl nasıl yapmıştınız?" gibi geçen görüşmeler. Öncesi yok, sonrası yok ve bu şahıslar bir kere "sivil" değil, "imam" hiç değil. Asker şahısları bana sivil mahrem imam olarak belirterek gerçekte olmayan bir suçu üzerime atmaya çalışmaktadırlar. Sanıyorum masumane olmadığı çok açık bir şekilde ortada. Sivil olmayan adama sivil de!, isim benzerliği olduğu için de vatandaşlık numarası yazma! Çünkü yazarsan foyan ortaya çıkar...

***

Yarın, kaldığımız yerden devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları