Asıl kopuş, orada değil, burada

"Episteme" bilgi, "loji" bilim demek. Epistemoloji bilgi bilim anlamına geliyor.

Felsefenin konusu ve aynı zamanda bir bölümü. Lise ders kitaplarında "Bilgi felsefesi" konu başlığı ile okutuluyor.

"Epistemolojik kopuş", sadece geleneksel ekonomi modellerinden kopmakta yaşanmıyor. Aynı zamanda eğitimde, sağlıkta, ahlakta, dini değerlerde, tarihi anlama ve anlamlandırmada da çok derin kopuşlar yaşanıyor. Bu yönden bakıldığında Türkiye''de sözü edilen alanlarda yaşanan derin kopuşların verdiği büyük karmaşa sürecindeyiz.

"Hoca efendi," iktidarı kastederek, tarikatına bağlı olanlara; "çalıyorlar ama" diye cümle kuruyor. Ardından, hırsızlığa, çalıp çırpmaya, haksızlığa, adaletsizliğe gerekçe olarak açıklamalarına, dinin en hassas noktasına vurgu yaparak devam ediyor: "Namazlarını kılıyorlar". Hâlbuki Allah Maun Suresinde: "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Yaptıkları ibadetleri gösteriş için yaparlar" diyor.

Namazlarını ciddiye alanlar bilir ki, namaz kılmakla hırsızlık suçu af olmaz.

Cinayet haklı hale gelmez.

Kamu malına zarar vermiş olman haklılığa dönüşmez.

İhaleyi eşine dostuna vermeni, bir liraya yapılacak işi, üç beş katına partili taraftarlarına yaptırmanı haklı hale getirmez. Buna göz yummanı, bildiğin halde müritlerini, cemaatini ve dahi insanları uyarmamanı, üstünü örtüp susmanı, haklı çıkarmaz.

Türkiye toplumu kaç yıldır bu süreci yaşıyor. Bu büyük tezat, derin sapma, dinini varlığından (ontolojisinden) en sert kopuşu anlatıyor.

Dolayısı ile Türkiye''de en büyük epistemolojik kopuş, geleneksel ekonomi modeliymiş gibi görülse de, aslında iman dünyasında, değerler sisteminde yaşanıyor. Belki de esas kopma burada olduğu içindir ki ötekilerden kopuş kolaylaşıyor.

AKP iktidarlarının uygulama süreçlerini bizzat yaşayarak, toplum olarak çok büyük gözlemlere ve tecrübelere şahit olduk. Dindar görünen hacı hoca taifesinin aslında göründüğü gibi olmadığını yaşadığımız yüzlerce olaydan görüp işiterek anladık.

FETÖ olayı en büyük tecrübelerimizden biri oldu. Sadece soruların çalınması değil, başlı başına kumpaslar, dinin büyük günahlarının ne kadar kolay işlenebileceğinin örnekleri oldular. Sonra AKP iktidarı, siyasal kadrolarıyla birlikte, ne kadar acımasız, ne kadar haksız, hukuksuz davranabileceklerini örnekleriyle hepimize gösterdi.

En çarpıcı örneğini şimdi şu an yaşıyoruz. Ortada apaçık yasalar olmasına rağmen, iktidar, yasayı arkadan dolanıp hile ve hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi''ne hâkim atıyor.

Peki, Allah ne diyor?

"Kuşkusuz Allah görevi liyakatli olana vermenizi, insanlar arasında hakem olduğunuz zaman da adaletle hüküm vermenizi emreder. Varlığınızı sürdürmenizin yegâne şartıdır bu."(Nisa Sûresi, Ayet: 58.)

Bunun böyle olduğunu bilen tarikat şeyhleri dahil, Cumhuriyeti dinsizlikle suçlayan hoca taifesiyle, pek muhterem din görevlileri ve dahi, muhafazakâr, mütedeyyin insanlar ne yapıyor?

Yanlışı, önce "elleriyle, değilse dilleriyle o da değilse buğz ederek" düzeltiyorlar mı?

İşte tarihin gelmiş geçmiş göreceği en büyük Epistemolojik kopuş budur.

Bir de şeriat istiyorlar.

Ne olacak şeriat?

İnsan kalitesinde bu ahlak, bu kişilik yapısı, bu karakter ve davranış biçimi sürerken şeriat gelse ne olacak? Onları, Kur''an''ın kendisi düzeltemiyor ki şeriat düzeltsin!

Kaldı ki, şeriat gelse daha kötü. Hiçbirini eleştirmek, hatalarını söylemek, ihanetleri ortaya dökmek, kesinlikle mümkün olmaz. Azıcık demokrasimiz, az biraz laikliğimiz olmasa hepimizin ağzına bant yapıştırır, gıkı çıkanı "şeriatın kestiği parmak acımaz" deyip, besmeleyle zindana tıkarlar.

Bunlara sormak lazım: Siz, Maun suresindeki gibi namazı dosdoğru kılanlardan oldunuz da, yahut Nisa 58''deki gibi davrandınız da, laiklik veya Cumhuriyet sizi idama mı mahkûm etti? Tam tersine, Cumhuriyetin istediği şey, hukukun üstünlüğü ilkesi gereği ayetlerin istediklerinin ta kendisidir.

Adaletle hükmetmek ve liyakatli atamalar yapmak.

Epistemolojik kopuş mu arıyorsunuz? İşte buraya kadar anlattıklarımız, o kopuşun gerçekliğidir.

Yazarın Diğer Yazıları