Asıl Kılıçdaroğlu'nun ezberi yanlıştır
Rahmetli Özal’ın, siyasette 4 eğilimi, liberal, muhafazakâr ve milliyetçi grubu bir çatı altında topladığı iddia ediliyor... Aslında Özal, “Üç ayağı birleştirdik” diyordu. Sol, sağ ve muhafazakar.
Gerçekte birkaç, sol olarak bilinen insanı milletvekili yapmakla, solu birleştirdim demesi yalnızca bir taktiktir. Eğer solu birleştirdi ise, 1983 seçimlerinde Halkçı Parti’nin aldığı yüzde 30.46 oranındaki oyu kim
verdi? Bu oylar, sol oylar değil mi? Eğer bakarsanız, bugün AKP’de daha çok solcu, daha çok Marksist bilinen insan var.
Hatta AKP’de ANAP’tan daha çok Liberal var. Aslında Liberal dediğiniz, az sayıda ve tabanı olmayan bir grubu ifade ediyor. Eğer Liberal taban olsaydı, “Liberal parti” oy alırdı. Kaldı ki dün AKP’ye akıl veren liberaller bugün Yeni CHP’ye akıl veriyor.
Milliyetçi olanlara gelince... MP’nin veto edilmesi ile Milliyetçiler daha çok ANAP’a oy vermiştir. Seçime giren Milliyetçi Demokrasi Partisi, ihtilalin kurduğu bir parti olarak görülmüştür.
Sonuçta Özal’ın tabanı, ihtilal ortamının zorunlu olarak bir araya getirdiği sağ, muhafazakar ve Türk-İslam sentezi içinde olanlardır. Bu da bir çizgidir. Ancak Özal’ın belirgin çizgisi iktisat politikalarında olmuştur. Dışa açılma ve özelleştirme çizgisi Özal’ın çizgisidir.
AKP’nin çizgisi bellidir. Ne etti etti, İmam Hatip Okullarını yeniden açtı.
YCHP’nin çizgisi ise, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan sonra artık belli değil..
YCHP her gün bir tarafa açılıyor. Kılıçdaroğlu sabah söylediğini akşam tekzip ediyor. Kılıçdaroğlu’nun tek çizgisi, CHP’nin geçmişini karalamak şeklinde oluyor.
En son, rahmetli Adnan Menderes’in mezarını ziyaret ederken de aynı şekilde davrandı... “Ezber bozmaya geldim” dedi.
Eğer böyle bir laf etmeseydi, insani değerleri ön plana çıkararak gittiğini söyleseydi, herkes mutlu olurdu. Oysa ki “Ezber bozmaya geldim” diyerek, “Türkiye’nin barışa ihtiyacı var” diyerek,
l Zımnen, partisinin geçmişte yanlış yaptığını, barışı bozan bir parti olduğunu söylemiştir. CHP’yi istemeyen kesimlerin ve özellikle AKP’nin ekmeğine yağ sürmüştür. Mamafih bu sözden sonra, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “CHP Menderes’in asılmasına alkış tutmuştur” diye beyanda bulundu.
l Menderes’in mezarını ziyaretini siyasi istismar aracı olarak kullanmıştır.
AKP istese de kendisine bu kadar yakın bir destekçi bulamazdı. Kılıçdaroğlu durduk yerde hiç gereği yokken , CHP’de AKP’nin vuracağı bir gedik açıyor.
Aslında bozulması gereken ezber, Kılıçdaroğlu’nun ezberidir. Çünkü CHP, İnönü’den başlayarak, Kılıçdaroğlu’nun suçladığı gibi bir ezber içinde hiç olmamıştır. Menderes’in idamını durdurmak için İsmet İnönü, 17 Eylül 1961, saat 11.00’de Çankaya Köşkü’nde Cemal Gürsel ile görüşmeye gitmiş ve bizzat idamın durdurulmasını istemiştir. İnönü’nün bu gayreti, daha sonra Aydın Menderes tarafından da kamuoyuna açıklanmıştır.
Dün de Baykal, bu konu ile ilgili konuşmuş ve “O dönem CHP’nin sorumlu temsilcileri bu idamın çok büyük yanlışlıklara yol açacağını, siyasi hayatımıza kan bulaştıracak tehlikeli bir geleneği başlatacağını kaygıyla tespit etmişler ve ısrarla bu konuda güç sahibi olanlara yazıyla başvurarak, bu durumu önlemeye gayret etmişlerdir. İdamların yanlış olduğu bugün tespit edilmemiştir. Başından beri yanlıştır. Bilinmelidir ki Adnan Menderes’i CHP idam ettirmemiştir, Menderes CHP’ye rağmen idam edilmiştir. Bu tarihi bir gerçektir. CHP’nin idamda özel bir sorumluluğu yoktur. Elbette bu toplumun bir parçası olarak hepimiz ülkemizde bir Başbakanın idam edilmesinden dolayı üzüntü duyarız ve bu üzüntüden üzerimize düşen payı da alırız. Ama özel olarak CHP’nin bu idamdan sorumlu olduğu kanaatinin ortaya çıkması sakıncalı ve yanlıştır. Tarihi gerçeklere aykırıdır” demiştir.
Söylediği lafın nereye gideceğini bilmeyen bir genel başkanla YCHP nereye kadar gider? CHP tabanı ve delege böyle bir genel başkana ne kadar dayanır? Bundan sonra Kılıçdaroğlu yazılı konuşursa daha iyi olacaktır. Yoksa bu gidişle “Kılıçdaroğlu’’nun gafları için internette yer kalmayacaktır.