Asgari ücret kararında işçinin adı yok
2021 yılı evli olmayan ve çocuksuz bir kişini asgari ücreti brüt 3.577,50 TL, Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil net 2.825,90 TL olarak belirlendi. 500 lira artırıldı. 2020 yılında asgari ücret 2324,70 TL idi. Artış yüzde 21,5 oldu. İşverene maliyeti ise 4203,56 lira oldu. Bunun 1645,97 TL'si vergi ve kesintilere gidiyor. Vergi ve kesintilerin işveren maliyetleri içindeki payı yüzde 39,16'dır.
Asgari ücret üstünden alınan vergiler, daha yüksek vergi dilimine takıldığı için yıl sonuna doğru yükseliyor. Bu yüzde oranı da artıyor.
1. Asgari geçim indirimi yapılıyor ve buda işçiye işveren tarafından ödeniyor. Türkiye şartlarında asgari ücretten yalnızca sosyal ve işsizlik kesintileri yapılmalı ve kalan ücret tamamıyla vergi dışı tutulmalıdır. İstihdam üzerinde yüksek vergi yükü, kayıt dışı istihdamın artmasına neden oluyor. Çünkü ortalama yüzde 40'lar dolayında olan istihdam yükünü bazı işverenler riske değer görüyor. Bazıları da işçi ile bölüşüyor.
Eğer bu yük AB ortalaması olan yüzde 28'e indirilirse, işveren risk almaya değmez görecektir ve kayıt dışı istihdam da azalacaktır. Devlet daha çok kişiden kesinti yaparak, düşürülen istihdam üzerindeki gelirlerini telafi etmiş olacaktır.
2. Türkiye fiili işsiz sayısı 8,5 milyona yükseldi. 2021'de eğer işçi çıkarmak serbest hale gelirse işsiz sayısı 10 milyonu geçer. Çünkü pandemi nedeniyle kapanan işyerleri var. Ayrıca pandemiye ilave olarak iki neden daha var... Birisi... ekonomide son iki yıldır istikrarın bozulması... İkincisi… 5 milyon Suriyelinin kaçak çalışması ve halkın işini elinden almasıdır.
Beş milyon yabancıyı beslemek zorunda olan hiçbir ülkenin ekonomik kalkınma şansı yoktur. Devlet vatandaşından esirgediği desteği Suriyelilere veriyor… Söz gelimi İçişleri Bakanlığı Göç idaresi Başkanlığı Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı, Suriyelilere yönelik mesleki eğitim programı düzenledi.
3. Bakan, asgari ücret artışında enflasyonu üstünde artış yaptığını açıkladı. Gerçekte TÜİK'in açıkladığı TÜFE oranı işçiye uymuyor. İşçinin enflasyonu, yada mutfak enflasyonu dediğimiz enflasyon daha yüksektir. Bunun nedeni TÜİK'in ayrı bir geçinme endeksi hazırlamıyor olmasından ileri geliyor.
Kasım ayında, yıllık TÜFE 14.03 oldu. Yıllık Gıda enflasyonu ise yüzde 21,08 oldu. TÜİK'in harcama sepeti içinde gıdanın payı yüzde 22,77'dir. Bu durumda gıdanın yıllık enflasyona katkısı 4,80 puandır. Oysaki gerçek hayatta işçiler aldıkları ücretin en az yüzde 45'ını gıda için ayırmak zorundadır. Bu oranı esas alırsak, gıdanın enflasyon içindeki payı yüzde 8,43'e yükselir. Arada 3,63 puan fark var. Bu farkın yarısı TÜFE'ye yansıyor. Yarısı gıdanın harcama sepeti içindeki payı düşük gösterildiği için yansımıyor. Demek ki eğer geçinme endeksi hazırlansaydı yalnızca gıdadan dolayı, enflasyon 15,83' e çıkmış olacaktı.
4. Dünya da ücretler dolar veya Euro ile karşılaştırılyor. Yeni asgari ücret 380 dolardır. Uluslararası sermayenin ucuz emek diye gittiği Çin'de bile ücret seviyesi 400 doları geçti.
Avrupa'da brüt asgari ücret 2020 yılında, piyasa ekonomisine 30 yıl önce geçmiş Macaristan'da 487, Romanya'da 466 euro, üç- beş yıl önce dış borçlarında temerrüt'e düşen komşumuz Yunanistan'da 758 Euro'dur. Bizde 2021 için brüt ücret 394 Euro'ya çıkarıldı.
5. Asgari ücretin beklentilerin altında çıkmasının nedeni, asgari ücret masasındaki tarafların yanlış olması ve işçinin hakkını aramıyor olmasıdır.
Asgari ücret açıklanırken, hükümetle, işveren sendikaları aynı paralelde konuştu. Çünkü hükümette aynı zamanda işverendir. Türk-İş temsilcisi muhalefet şerhi koyduğunu açıkladı. Ama kim bakar... Gerçekte hükümetten tek kişi, ilgili bakanın hakem olarak bulunması gerekiyor.
İşçide hakkına sahip çıkmıyor. Çünkü 100 işçiden 13,3'ü sendikalıdır. Hükümetler ve işverenler güçlü sendika istemiyor. İşçinin bilinç sahibi olması, sendikalı olması ve tek bir konfederasyon olarak örgütlenmesi gerekiyor.