Arap rehaveti
Kudüs konusu gündeme gelince Zarrab Davası ve Man Adası'na dolar havale etme konusu ikinci plana düştü...
İki konu da neredeyse unutulmak üzere...
Okurum Coşkun Telciler "Kudüs sorunu sanki AKP'yi kurtarmak için gündeme getirildi" diye not göndermiş...
Ya Lozan konusunun güncellenmesi...
"O da bu maksatla gündeme taşındı" diye yazmış...
Yaygın kanaat böyle...
* * *
Dikkat ettiniz mi, yandaş medya gazeteleri ve televizyonları Lozan uzmanlarından geçilmiyor..
Ahmaklığı meziyet edinmişler; Lozan güncellenebilir diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temellerini tartışmaya açmaya kalkıyorlar.
* * *
ABD'ye ve İsrail'e ilişkin politikamız, posta koymaktan ve efelenmekten öteye gitmiyor...
Suriye'ye de aynı şeyi yapmıştık, efelenmiştik, "Geliriz haa..." demiştik, yatsı namazını Şam'da kılacağımızı bile söylemiştik, ne oldu...
Kudüs konusunda da bu olacak, bağırıp çağıracağız, sonuç alamayacağız...
Esasen nasıl bir sonuç beklediğimizi de bilmiyoruz ya...
* * *
Konuyu sahiplenen, ciddiye alan ve peşimizden gelen kaç İslam ülkesi var...
Arap, rehaveti seçiyor; bir, Uzak Doğu'daki Müslüman Endonezya'nın hassasiyetine ve Kudüs'ü sahiplenmesine bakın, bir de Kudüs konusunda medyasını yazmaktan çizmekten yasaklayan Vehhabiler'e...
Diğer Arap ülkeleri gibi Suudi Arabistan da vurdumduymazlık içinde...
* * *
Biz de böyle bir İslam dünyasına lokomotif olmaya kalkıyoruz...
Dünya gülüyordur halimize...
* * *
Bu ironiye bir türlü soytarılıktan kopamayan Arap ülkelerinin yol açtığını bile anlayamıyoruz!
AKP iktidarı ise gündem değiştirme uzmanlığıyla (!) soytarılığı perdelemeye çalışıyor......
Yaptığı nafiledir dostlar, nafile!
* * *
Bundan sonra ne olur ona da bakalım; BM, AB, Türkiye ve Arap ülkeleri birlikte ya da tek tek, Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesine karşı çıkmayı sürdürürse Trump zelil duruma düşer...
O deli bile bunu yapmadı
Trump haddini bilmez, deli dolu bir başkan...
Orta Doğu bölgesinde İsrail'in başkentini değiştirecek kadar, kendini güçlü gören bir baskıcı tip; Araplar sarı çıyan diyor...
Duyulmuş, görülmüş şey değil; bir ülkenin başı bir başka ülkeye kıyafet biçiyor...
Avrupa'yı tir tir titreten Hitler bile bunu yapmadı, işgal ettiği ülkelerin başkentlerini değiştirmeye kalkmadı; Trump, Hitler delisini de geçti!
* * *
Böyle delilikler yapmayı sürdürürse bir dahaki başkanlık seçimine kadar Cumhuriyetçi Parti dahil Amerika'nın bütün kurum ve kuruluşları yozlaşır, taşların yerleri değişir, ülke tanınmaz hale gelir...
İnşâllah!
Tezattan kurtulmalıyız
Sert ve tehdit dolu dış politikaya ilişkin söylemlerimizi diplomatik ifadeler saymak mümkün değil...
Herhangi bir ülkeyle aramızda hasıl olan en ufacık ihtilafı masada çözmek yerine gümbür gümbür bağırarak ve kabadayılık taslayarak sonuçlandırmaya kalkmamız, gördüğünüz gibi hayır getirmiyor...
* * *
Tamam, İsrail terörist devlet, o halde neden ilişkimizi sürdürüyoruz... Neden "Sen yoluna ben yoluma" diyemiyoruz...
Terörist bir devletle ilişkileri sürdürmek zorunda mıyız?
"Ekonomik ve ticari nedenlerden dolayı evet, sürdürmek zorundayız" diyecekler... O zaman lafımıza dikkat etmeli, kabadayılık yapmak ve ağzımızı bozmak yerine diplomatik davranmalıyız...
Madem öyle, işte böyle
ABD, terör çetelerini gırtlaklarına kadar silaha boğarak vurucu güç haline getirip Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye düşürünce AKP iktidarını da Rusya ile daha yakın ve sıcak, hatta askeri birlikteliği de kapsayan bir ortama itti...
Hem NATO yoluyla ABD müttefikliği, hem Rusya ile yakınlaşma dünyada nasıl bir algı yaratır bilemiyorum ama çok konuşulur bir durumu gündeme getirir diye düşünüyorum...
Madem öyle, işte böyle demek diplomatik bir tavır mıdır, onu da kestiremiyorum...