Araba alma ev al!..
Başbakan Erdoğan halka araba değil de ev almalarını söyledi. Başbakanın bu konuşması tipik bir Türk felsefesini ifade ediyor. “Ahirette iman, dünyada mekân” diyen bir millet için evin ne kadar önemli olduğunu siz düşünün. Bu söz vatandaşlar arasında büyük ilgi gördü.
Son dönemde otoparkçılara 500 TL bahşiş vererek adını duyuran müteahhit Ali Ağaoğlu da hemen atladı:
“Başbakanın bu sözünün altına imza atıyorum!”
Ağaoğlu sanki müteahhit değil, noter.
Çok değil birkaç yıl önce paranın konuta değil de ticarete yatırılması gerektiğini, Yahudileri örnek göstererek söyleyen başbakan global krizin en kritik noktasında neden böyle bir şey dedi? 70 milyonluk Türkiye’nin 5’te ikisinin asgari ücretle çalıştığı, geri kalanının da yarısına yakınının açlık sınırında yaşadığı bir ülkede kim, nasıl ev alabilir?..
Bu sosyal çelişkiyi bir kenara bırakarak olaya iktisadi açıdan baktığımızda yine ortaya ters bir durum çıkıyor.
Başbakan’ın bu sözü Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin politikası ile çatışıyor.
Başbakan “Kriz bu defa teğet bile geçmeyecek” derken, bakanları Ali Babacan, “Otobandan çıktık, tek şeritli toprak yola girdik” diye çok ciddi bir uyarı yapıyor.Yine ekonomi yönetiminin gözde ismi Mehmet Şimşek de globalleşme nedeniyle krizden etkilenebileceğimizi ifade ediyor.
Bu, kriz konusunda bir çelişki.
Gelelim konut konusundaki çelişkiye.
Bankacılık sektörü, bütün dünyada küçülmesine rağmen Türkiye’de rekor seviyede büyümüştür. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi kredi kartı ve tüketici kredilerindeki patlama, ikincisi ise konut kredilerinde rekor artış.
İstatistikler Türkiye’de satılan her 10 evden 8’inin kredi ile alındığını gösteriyor.
Bu durum Amerika’daki krizin ana kaynağıdır. Amerika’da 10 yıl önce başlayan kredi ile ev alma çılgınlığı 2008’de dünyaya büyük bir felaket getirmişti. Mortgage krizi, süper güç Amerika’nın felaketin eşiğine gelmesine neden oldu. İşte bu akıbetten korkan Merkez Bankası ve BDDK bankalara büyük baskı uygulayarak konut kredilerinde frene basmıştır. Bugün BDDK halen bankalar üzerinde büyük bir baskı uygulamaktadır. BDDK bu baskıyı “Kimse ev almasın” diye yapmıyor; vatandaş büyük bir hüsrana uğramasın diye yapıyor.. Başbakan vatandaşa ev önerirken nasıl bir finansal çözüm ile bunu gerçekleştireceği formülünü açıklamadı.
Başbakan’ın konuşmasında haklı yön de var. O da otomobil ithalatındaki aşırı artış. Türkiye ithal otomobile milyar dolarlar ödüyor. Yerli otomobil gerçekleştirilmesini de isteyen Başbakan’ın bu sözünün altına maalesef Türk işadamlarından imza atan olmadı.
Oysa başbakan bu konuda çok haklıydı.
Bu da şunu gösteriyor: Türkiye’de iş adamı işine gelenin altına imza atıyor.
Kriz ve konut piyasası
Başbakan’ın konut alın önerisi ile umutlanan inşaat sektöründe maalesef hızlı bir daralma var. Özellikle site tarzı projelerde satışlar durma noktasına geldi. Bankaların BDDK baskısıyla kredi faizlerini yükseltmesi konut satışlarında ciddi anlamda azalmaya neden oldu. Özellikle şu kriz ortamında kredi değil de kendi parasıyla ev alacak vatandaşlar için oldukça cazip fırsatlar olacak.
Tabii ki bu fırsat, memur ve asgari ücretli için değil, parayı bulan için.