Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Anomi ve epistemik çöküş!

Bir sahte bilinç sahibi şahıs lüks arabasıyla, görünür ışıkları açık halde geçiş üstünlüğü bulunan ambulansa seyri sırasında yol vermiyor, ambulansın farklı şeridi kullanmak istediği esnada yine tehlikeli bir şekilde şerit değiştirerek ambulansın önüne geçip rutin hızına devam ediyor.

Bu insanın değil, insanlığın öldüğünü gösteren bir durumdur. Sorumsuzluğun, saygısızlığın zirveye insanlığın dibe vurduğunu gösteren bir olgudur.

İşin ilginç yanı bu tür olaylar münferit bir durumda değildir. Aynı gün bir başka haber de medyaya şöyle düşmüş; "Makas attı, öldürdü, kaçtı." Ayrıntısında ise bir şahsın kullandığı otomobil, makas atan otomobil sürücüsünün sıkıştırması sonucu kontrolden çıkarak bariyerlere çarpıyor. Sözüm ona kazada şu kadar insan ölüyor.

Otobanda "işkenceci fuhuş taciri olarak ünlenen" çetenin lideri "kötü bir iş mi yaptık ki" diye bağırmış. "Otobanda hizmet veriyoruz hizmeti ayağa götürüyoruz" diye kendisini savunuyor.

Dahası baba katili evlatlar, evlat katili babalar, eşlerini onlarca yerinden bıçaklayan eski ya da yeni kocalar her gün haberlere konu oluyor.

İntiharların, cinayetlerin, tecavüzlerin, boşanmaların ve şiddetin bu kadar bol olduğu bir zamana belki de dünya daha önce hiç tanıklık etmemiştir. İnsana kıymanın bu kadar ucuzladığı bir dönemi belki de insanlık tarihi ilk kez yaşıyor.

İki kişi öldürüp, iki kişiyi ağır yaralayan adam "Çok ses çıkarıyorlardı. Uyardım, tepki gösterince vurdum. Oldu bir kere" diyor.

Bir başkası "Çık dedim, çıkmadı ben de öldürdüm" diyor.

Bütün bu absürd, garip, saçma vakalar insanlara bir şeyler anlatıyor olmalıdır.

Hastalıklı bilinç!

Olanı biteni "mümkün, mümkün olursa, mümkün mümkün olur" diyen Fransız atasözüyle açıklamak da mümkün değildir.

Tam da Durkheim'in dediği gibi "Bugün artık mümkün olanı ve olmayanı, doğruyu ve doğru olmayanı, hangi hak, talep ve özlemlerin meşru olduğunu, hangilerinin sınırı aştığını bilemeyecek bir durumdayız".

Anlamsız kitle cinayetlerinden, anne/baba ve eşe yönelik şiddetteki yoğunluktan, evlat tacizlerinde düşünülmesi dahi mümkün olmayan artışlardan hastalıklı bilinç sorumludur.

Gerçeklikten, akıldan ve insanlıktan kopmanın meydana getirdiği hastalıklı bir bilinçle insanlık karşı karşıya olduğunun farkına varmalıdır.

Bu Michel Foucault'un "epistemik çöküş" dediği bir olguyla insanlığı karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Epistemik çöküş insan bilincinde, akla gelmez sanılan şeylerin başa geldiği ani bir imaj değişimini anlatır.

Demek ki insanlık akla gelmeyenin başa geldiği bir çağı yaşıyor.

Gün geçmiyor ki gün yüzü görmemiş kriminal bir olgu ile toplum yüz yüze gelmiş olmasın.

Duyanı şok eden, şaşırtan, hayretler içinde bırakan olaylar sıradanlaşmıştır.

Bu tam da toplumun bireyle olan sosyal bağının kopması durumudur.

Emile Durkheim, bu durumu kuralsızlık, normsuzluk, ilkesizlik, tutarsızlık anlamına gelen "anomie" kelimesiyle kavramsallaştırır.

Anomi, toplumsal "denge" ve bütünleşmenin bozulduğu durumlarda ortaya çıkan bireysel davranışlardaki kuralsızlık ve normsuzluk durumudur.

Gelinen yeni aşamada kurallar ve normlar işlev yapamaz hale gelir. Toplumun değerler hiyerarşisi alt üst olur.

Birey her türlü edime uygun hale gelir.

Günümüz bilgi toplumları bireylerin karşılıklı bağımlılık ve dayanışma duygusunu ve kamu ahlakını zayıflatarak kurallı yaşama dayanan toplumsal bütünleşmeyi sarsar. Bu tür insanlarının geleneksel filtreleri ya yoktur ya da yeterince etkili değildir. Bu insanların tercihlerini değerler değil güdüler yönetir.

Tatminsizlik illetine yakalanmaların, yaygınlaşan boşanmaların, eşi görülmemiş cinayetlerin, sapkın intiharların en önemli nedenleri arasında gelenekleri, kuralları ve ruhu öldüren bu dijital ilişkiler vardır!

Anomi ve epistemik çöküşle mücadele toplum sağlığı bakımından zorunlu hale gelmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları